Paylaş
Dünden devam efendim. Bu güne değin başladığı her işi başarıyla tamamlayan ve yapan genç başkan büyük bir aşkla evlenmiş Ayşe Çolakoğlu ile. Uzun yıllar tanıdığım için Ayşe’ye olan sevdasını ben de biliyorum. İzmir’in köklü ailelerinde Müjde-Kemal Çolakoğlu’ nun kızı Ayşe. Tanışmalarına gelince , ekranların en güzel gülen yüzü Saba Tümer’in annesinin vefatı sırasında oldu. Saba’nın rahmetli annesi Ayşe’nin teyzesiydi. Baş sağlığı için eve gelen Mahmut Özgener, 18 yaşında Ayşe’yi görünce yıldırım aşka tutulur. Ailece de görüşüp, tanışırlar zaten. Öyle ki, Ayşe’nin anne ve babasının nikahını, başkanın dedesi Osman Kibar kıymıştır. Anne Bige hanım, 35 yaşına gelen biricik oğlu Mahmut’un, 18 yaşında Ayşe ile evlenmesi konusunda müthiş gayret gösterir. Zaten onların da yaşadıkları büyük aşk, Allah nazardan saklasın, aynı hız ve güzellikte devam ediyor.
Soslu kalamar yemeği
Mutfak işlerini çok iyi biliyor. Mükemmel bir aşçı. Başkan olmadan önce harika yemekler yaparmış. Özellikle deniz ürünleri ve makarna çeşitleri. Denize çıkmayı sevdiğinden, yakaladıklarını konuklarına kendisi pişiriyor. İşte Futbol Federasyonu’nun genç ve yakışıklı başkanından kalamar yemeği; “Soğanı rendeleyip zeytinyağında öldürüyorum. Yarım kaşık salça ile karıştırıyorum. Dilimlenmiş kalamarı içine atıyorum. Üzerine su ekliyorum. Defne yaprağı, pul biber, bir kadeh kırmızı şarap, biraz tuz ve karabiber. Kısık ateşte su çekilinceye kadar pişiriyorum.” Bu arada karısı Ayşe’nin zeytinyağlı enginarına bayılıyor. Pek düzenli beslenmiyor. Yemek ayrımı yapmıyor. Ama kolesterolü yüksek olduğundan kırmızı etten kaçıyor. Ağırlık balık ve deniz ürünlerinde. Başkan olmadan önce saat 19.00’da yemek işi bitermiş. Ama İstanbul’da, federasyondan 20.30’dan aşağıya çıkamadığından ve yalnız yemeyi sevmediğinden, arkadaş gurubuyla da uzun sürüyormuş akşam yemekleri. Favori restoranları arasında İstanbul’da Sunset, Topaz, Kıyı, Balıkçı Kahraman, Papermoon, Borsa, Zuma, Poyrazköy’ de Balıkçı Poyraz geliyor. İzmir’de ise bir İzmir Klasiği Deniz, Sipari Balık, İzmir’de gidilecek yerlerin sınırlı olduğundan yakınıyor.“Bir misafiriniz geldiğinde getirecek bir İtalyan, Fransız ya da Cin restoran yok. Ama iğneyi de kendimize batırmamız gerekir. Hafta arası İzmir’de kimse dışarıya çıkmadığından açılan her restoran iki-üç ay sonra kapanıyor. Ama Çeşme’de öyle değil. İzmirli kışın sokağa çıkmayı sevmiyor” diyor.
POLiTİKADA ANLAMLI MESAJ
Stres ve sıkıntıdan nasıl arınıyorsun? diye sorduğumda “Sabahları klasik müzik dinliyorum. Kışları ailem ile Çeşme kaçamakları ve deniz, balık tutmak beni rahatlatıyor. Bir de evde Ayşe ile bol film izliyoruz. Özellikle de Lost dizisi. Ama finali hayal kırıklığına uğrattı” diyor Başkan. Kitap okumayı ise çok seviyor. Şu an Hasan Cemal’in ‘Türkiye’nin Asker Sorunu’nu ve Hanefi Avcı’ nın ‘Haliç’de Yaşayan Simonlar’ kitaplarını okuyor. Yoğunluktan işleriyle ortağı ilgileniyor. Şimdilerde Doğuş Otomotiv ile bir yatırıma girmişler. Peki diyorum, geçtiğimiz dönem İzmir Belediye Başkanlığına aday gösterildiniz, ileride siyasete atılacak mısınız?. Bu konuda çok dolmuş. Belki de ilk kez dobra konuşuyor. “Aslında bana böyle bir teklif gelmedi. Açıklık getireyim. Siyaseti bulunduğum görev gereği konuşmak istemiyorum. Ama dürüst olmak gerekiyor. İzmir iyi yönetilmiyor. Siyaset yapma konusunda da rahmetli dedem Osman Kibar ve babam Esin Özgener’in siyasi geçmişinden dolayı, 30 yaşından beri teklifler geliyor. Sayın Tansu Çiller zamanında Doğru Yol İzmir İl Başkanlığı teklifi geldi. Ama rahmetli annem ağlayarak, bu teklifi kabul etmememi istedi. Belki onunda etkisi var. Fakat ileride de siyasetle uğraşmayacağım anlamına gelmez tabi.” Bense bu vizyonla, ileri de Mahmut’u İzmir Belediye Başkanı olarak görmek istediğimi söylüyorum.
Rekabet seviyeli olmalı
Gençliğinde eğlence ve gece yaşamını çok severdi başkan. Özellikle de “eller havaya” tarzı eğlenceye bayılırdı. Ama evlendikten sonra bitirmiş. “Şimdi şık bir restoranda ya da evde dostlarla yemek güzel” diyor. “Spor centilmenlik gerektirir” diyorum eski bir atlet olarak. Başkan da
“Hah, çok doğru. Futboldaki terör ve şiddet, üzerinde çok durulmalı. Senin Ercüment Ağabey (Yılmaz) ile yaptığın röportajda da okudum. Ama bizim bu konuda gücümüz yok. Devletin işi. Mevcut Şiddet Yasası’nın değişmesi gerekir. İnşallah biran önce çıkar. Ligler başladı, üzgünüm. Bu yasa çıkmazsa şiddet daha da artacaktır. Bu arada Lig iyi başladı. Anadolu takımları önemli yatırımlar yaptılar ve devam ediyorlar. Tabi federasyonun verdiği paranın artması önemli rol oynadı. Artık finale iki büyük kalmıyor. Sürprizler yaşanıyor. Rekabet fazlalaştı. Ama tabi bu rekabetin de seviyeli olması gerekir. Hakem hataları her zaman olur ve olacaktır da. Biz, bize düşen görevi bu büyük aile içinde elimizden geldiğince yapıyoruz” diyor. Biraz daha özele giriyorum. Ayşe’ye bu kez soruyorum “Nasıl bir baba Mahmut?”
“Bizimle olduğu sırada (burada biraz kırgınlık var ama gülüyor) harika bir baba. Yumuşak. Fakat çocuklarla ben ilgilendiğimden, onun yokluğunu hissettirmemek adına kimi zaman kötü polis oluyorum. Ben de yumuşağım. Ama birinin otorite kurması gerek. Bana kalıyor. Fakat otorite babaya aittir. Federasyon Başkanı olmasını hiç arzu etmedim. Çünkü bunların olacağını biliyordum. Nitekim aile hayatımız kalmadı. Sevgimiz, saygımız sonsuz ama çocuklarım baba özlemi çekiyor” diyor iç çekerek.
TV izlemeyi sevmiyor
Herkesin imrendiği bir aşk ve evlilik onların ki. Gurur duyuyor Ayşe Özgener kocasıyla. Ama yalnızlıktan, mutsuzluktan yakınıyor haklı olarak. Koç Üniversitesi psikoloji mezunu Ayşe’nin müthiş projeleri var. Çocukların psikolojisi üzerine. Ama izin konusunda tereddütlü. Hoş, Mahmut “Karıcığım ne istiyorsan yap” diyor. Bu sözler daha çok sinirlendiriyor Ayşe’yi. İnsanları çok seven, eşinin anlattıklarını hayranlıkla dinleyen Mahmut, bana göre de bu yoğunluk içinde Ayşe’nin nasıl olsa fırsatının olamayacağını düşünerek laf olsun diye veriyor bu izni. Çok şık, ağırlık spor giyinen Ayşe’ye karşın Mahmut takım elbise giymek zorunda. Tatil günlerinde şort ve blue jean ise vazgeçemedikleri. Kıyafetlerini 20 yıldır Zegna’ dan alan Başkan, eşi ile birlikte seçimi yapıyor. Hayatta vazgeçemedikleri arasında ailesi, bayrağı, ezanı, iletişim araçları ve işi geliyor. Klasik müzik, Lounch, Türkçe Pop Müzik çok seviyor. Eşi sevdiği için Tarkan’ı beğeniyor(kahkahalar). Ama kendisinin favorisi Ajda Pekkan, Sezen Aksu, Serdar Ortac, Kenan Doğulu ve gençliğinin favorisi Cenk Eren. Cenk Eren’in Çeşme CeCe Bar’daki günlerinde çok anılarının olduğunu söylüyor. Haber ve spor kanallarının dışında pek TV izlemiyor. O nedenle hemen karısına taş atıyor. ”İzmire geldiğim zaman iki gün kalıyorum. Ayşe’nin dizileri oluyor. Kayınvalde Müjde Hanım’da dizi sever. Benle kayınpeder Kemal Bey o sıra da spor izliyoruz” diyor (kahkahalar). Ayşe’nin favorileri şık kıyafetlerden dolayı ‘Aşk-ı Memnu’, ‘Yaprak Dükümü’ ama artık yalnızca ‘Aşk ve Ceza’ var. İzlememesine rağmen, başkanın da tüm bunlardan haberi var. Ama magazinden nefret ediyor. Karı-koca arasında kıskançlık pek yok. Bunda aralarındaki saygının rolü çok. Keşkeleri var. Ama hatasını kabullenip gereğini de yapmış. Sevginin gücüne çok inanıyor. Onun için sevgi mutluluğun anahtarı, saygı, huzur, düzenli bir yaşamın sırrı.
Stat konusunda umutsuz
Özelden, son günlerin hayli popüler bir konusuna geçiyorum. İzmir takımlarının oynayabileceği bir stat olmaması niye? diyorum. Hayli dertli ve üzüntülü ve de kızgın. Sanki “basmayın yarama” der gibi, başlıyor konuşmaya; “Ben bu konuyu defalarca dile getirdim. Utanıyorum artık. Çünkü sonuç kocaman bir hiç. Hatta ben bu konuyu bu kadar açık yüreklilikle dile getiriyorum diye kızanlar bile var. Röportajın başında Cevat Durak’a biliyorsun övgüler gönderdim. Ama kendisi bana iletilenler doğrultusunda, benle ilgili ve benim bu konudaki düşüncelerimle ilgili hiç de hoş olmayan söylemlerde bulunmuş. Şoke oldum.”Yukarılarla konuşuyor” demiş. Bir açıklık getireyim. Futbol Federasyonu stat yapmaz, yapamaz. Destek verir ve yardım eder. Kaynak aktarmaz. Potansiyel olarak İzmir’in gerisinde olan Konya, Kayseri, Rize, Trabzon, Antalya’da stat projeleri gerçekleşti. Kimse de bizden para istemedi. Ortak bir çalışmaya girildi. İzmir’i dile getirmemin nedeni İzmirli olmamdan kaynaklanıyor. Bu kente hep iyi şeyler yakıştırıyorum. Ayrıca futbolun bir şehrin ekonomisinde, gelişmesinde ne kadar etkili olduğunu biliyorum. Ne kadar destek olsak da Büyükşehir Belediyesi ve şehir bu konuda yetersiz. Ben de artık UMUTSUZUM”
Bir karısına bir İzmir’e aşık
12 yıllık evliler. İstanbul’da bekar hayatı yaşamak biraz ağrına gidiyor. Ama çocuklarının okul durumu ve Ayşe’nin isteksizliği nedeniyle İstanbul’a yerleşmeye pek sıcak bakmıyor başkan. “Ama arada ben kalıyorum ve ikiye bölünmüş durumdayım” diyor Ayşe. Tam bir İzmir aşıklısı olan Mahmut Özgener de zaten İstanbul’un çok kozmopolit bir kent olduğunu söylüyor. “Dünyanın neresine gidersem gideyim İzmir yaşanılacak tek yer. Zaten bir İzmirli de İzmir dışında başka bir yer de yaşayamaz. Bir gün siyasete soyunursam zaten İzmir aşkından soyunurum” diyerek son noktayı koyuyor.
Paylaş