Paylaş
Her şey el yakıyor, fakat turist kaynıyor
Ben biraz daha mı ne rahatım. Aslında hastalık sevmiyorum. Hastalığın ve negatifliğin, bütün enerjimi aldığına inanıyorum. Bu konuda, kız kardeşlerim daha dayanıklı. Neyse, Allah başımızdan eksik etmesin ama, “Acaba diyorum biz de yaşlanınca hastalık hastası mı olacağız? Hep mi yakınacağız? Hep mi etrafımızda insan isteyeceğiz. Doktorlar (İyisin) dedikleri halde kendimizde hastalık mı arayacağız?”... Sadede geleyim. Biraz kafayı boşaltmak ve de yeğenim Merve’ye, verdiğim sözü yerine getirmek için hafta sonunu Paris ve Disneyland’da geçirdim. Toplam 3 gece, dört gün. İşimi aksatmadan, sizleri köşemden eksik koymadan. Amma, bu günden itibaren, bir hafta yokum sevgili okur. Bilginize... Sevgili Erol Yaraş yazmıştı. ‘İzmir turizm kenti olamaz!’ diye. Ben de aynı görüşteyim. Yazımı size, bu sıcakta, eve kapanmış, yüzlerce sinekten balkonuna çıkamamış, biri olarak da haykırıyorum, “Bu yönetimle bir şey olmaz”... Bu Paris’e 8, Disneyland’a ilk gidişim. Her şey ateş pahası. İki top dondurma bile 12 lira... Yani Özsüt ve Pexsimet’ de yarım kilonun karşılığı. Üstelik de daha lezzetsizi... Ama turist kaynıyor. Marka mağazaların önünde, restoranlarda, metrelerce kuyruk. En çok da Japon, Arap ve zengin Amerikalılar ile İsrailli...
THY Başarılı, Magıc Cırcus Hotel
Sabahın köründe, THY ile uçtuk. Bütün organizasyonu, İzmir’in başarılı tur şirketlerinden, Lady Travel yaptı. Kusursuzdu. Sevgili Özlem ve herkese kocaman teşekkürler. THY da süper. İkramları harika ki, 20 yıl sonra ilk kez ekonomi uçtum ve memnun kaldım. Öyle tefrika halinde yazıp, dizi yapmayacağım. Her geldiğimde, Paris’te farklı yerler keşfediyorum. Sevgili Burak Türeci, Reha Muhtar, Yıldırım Mayruk, Terzi yamağı Barbim, Sema Celebi, İzzet Çapa, Ergun Yıldız ile Paris’in altını, üstüne getirdiğimiz, gün ve geceleri andım. Özellikle Reha, Sema, Mayruk ve Barbi sayesinde bir rehber kadar Paris’i öğrendim. İki gün Disneyland’da Magıc Cırcus Hotel’de kaldık. Harika. Kahvaltısı düzgün. Dört yıldızlı. Çoluk, çocuk kalabilirsiniz. Bir de otelin içinde, Paris’teki, ünlü bir restoran L’etoıle şubesi var. Yemekler iyi ama çok pahalı. İki kişi, bir pizza, bir deniz mahsülleri noddle ve bir şişe şarap ile cola bizim paramızla 140 TL. Burada en ucuz, şarap. Zaten, Paris’te de, en ünlü restoranlarda bile şarap ucuz, Türkiye’ye oranla. Bu arada Dısneyland’a giriş, iki gün, el yakıyor... Bizim paramızla 600 TL. Ama Parkı ve Walt Dısney Stüdyolarını ücretsiz dolaşıyorsunuz. Bu arada, Lady’nin bir hatası... Size ise benim kıyağım olsun. Sarı basın kartı olanlar, önceden rezerv yaparlarsa, ücretsiz. Öğrenci kimliği olanlara ise indirim var.
Rüyalar dünyası
Paris’e 36 km uzaklıktaki, Avrupa kıtasının tek Disney parkı, tabiri caiz ise para basıyor. Bir rüyalar ülkesi. Hayaletler Evi, Mark Twain’in Gemisi, inmek için sabırsızlanacağınız ve bütün vücudunuzun titrediği maden treni, İndiana Jones, Robinson’un Evi, Karayip Korsanları Mağarası, Bebekler turu, Uzaya yolculuk, Korku asansörü ve her gün saat 16.30’da geçit töreni şeklinde, parkın içinde dolaşan Disney karakterleri, doğruya doğru, benim de çok ilgimi çekti ki ben Orlando’yu görmüşüm. Bu arada, gerek Disneyland’da, gerekse Paris’ de, öğle ve akşam yemeklerinizde, mönü seçin, daha hesaplı oluyor. Alakart da kazığı yiyorsunuz. Yine büyükler için tek gün yeterli. İkinci park, daha çok çocuklar için. O nedenle, benim gibi boşuna, para vermeyin. Bu arada, otelinizden, 5 Euro karşılığı, shut ile gidebileceğiniz, 15 dakikalık bir uzaklıktaki La Vallee Vıllage Outlet Shoppıng’e, tam bir gününüzü ayırın. Harika. Newyork, Miami gibi Amerika’daki, şehir dışındaki outletler kadar, şık ve zengin. Burberry, Dıesel, Dolca&Gabbana, Kenzo, Polo Ralp Lauren, Armani, Cavlın Klein gibi 100’e yakın dünya markası var. Üstelik de hayli ucuz. Bir de restoran, bar ve dev bir akvaryum ilginizi çekebilir. Haftanın yedi günü, buranın saatine göre, 22.00’e kadar açık. Kaçırmayın...
Türk guruplarına % 40 indirim
Yaptığınız alışverişlerde, %12 oranında, vergi iadesi alabilmeniz, için en az 175 Euro tutarında, bir alışveriş yapmanız şart... Galeries Lafayette, Printeps ve Benlux, Türk guruplarına % 40 indirim uyguluyor. Cumartesi, sürprizlerle dolu bir şehir olan, Paris’e geldik. Merve’nin, ilk gelişi olduğu için, bir şehir turu attık. Bir tam gün şart... İlk gideceklere, görülmesi gerekli yerleri bir özetleyim;
Eiffel Kulesi, Seine Nehri turu, Notre Dame Katedddrali, Sacre Coer ve Ressamlar Tepesi, her sene ortalama 8 milyon insanın gezdiği, eski kraliyet Sarayı Louvre Müzesi ki, buranın restoranında, sevgili Yıldırım Mayruk, Barbi ve şu an toprak olan ‘Son Tango’nun yıldızı Maria Schrader, yemek yemiştik. Dünya sanat tarihinin, en güzel eserlerini, Da Vinci’nin, ünlü Mona Lisa’sı, tarihi Türk Kütahya çinilerimiz, Yunan ve Roma heykelleri, Fransız kraliyet mücevherleri, bunlardan sadece bir kısmı... Filmlere konu olan, görkemli Fransız kraliyet yaşantısına, asırlarca ev sahipliği yapmış, ünlü Versailles Sarayında, giyotinle öldürülmüş, kraliçe Mari-Antoinette ve Kral 16. Louis’in, orijinal olarak korunmuş yatak odaları da, turunuzun arasında olmalı. Zafer Anıtı, Mechul Asker Anıtı, Opera Binası ve meydanında yer alan, alışveriş merkezi Galerıes Lafayette’nin, en üst katından Paris’i görmelisiniz.
Biraz da eğlence ve alışveriş
Bu arada, 20-30 metre karelik evler, Fransızlar için ideal... 100 metre karelik bir evin kirası, 4500 Euro... Satın almaya kalkarsanız, iyi bir yerde, 3-4 milyon Euro. Disneyland’a, yıllık 7 milyon turist geliyormuş. Paris’te, daha önce kaldığım, Hotel Concorde La Fayette kaldık. Dört yıldızlı, beş yıldız ayarında. Buranın 33. katında, Bar Panorama’dan, Paris bir başka. Otelde kalmasanız da, bir kadeh şarap için de olsa, gidin. Ama rezervasyon şart. Buda Bar, 1001, 2 Plus 2, artık gerilerde kalmış. Plaza Athena’nın Lobisi, hala popüler. Ben gittiğimde, Güzide Duran, minik kızı ve kocası ile Ayşe Hatun Önal da, sevgilisiyle, restoranında yemek yiyorlardı. Yine Plaza Athena’nın bulunduğu ve Paris’in Fashion bulvarı, Avenue Montaigne, dünyanın en top markalarının, mağazalarının bulunduğu bir cadde. Ama çok pahalı... Paris’in kalbi sayılan, Saint Michel, Cafe Flora’nın yer aldığı Saint Germain, irili ufaklı restoran, bar ve herkesin kesesine uygun, alışveriş yapabileceği, midyesi ile meşhur Leon’un ve de Cabarets Lido’nun bulunduğu, meşhur Champs Elyees, her zaman gözde, eğlence ve alışveriş merkezleri. Akşam yemekleriniz için son zamanların en popüler yerler arasında, şehrin en yeni müzelerinden biri olan, Quai Branly’de yer alan, Les Ombres, üstelik de uygun fiyatta yemek yiyebileceğiniz bir yer. Yine, Louvre Sarayı içinde, Le Saut Du Loup Super... Seyirlik ve eğlence için; Lido, Crazy Horse Salooon, Moulin Rouge, Buddha Bar, kaldığımız otelin, karşısında yer alan Le Meridien’in içindeki Le Jazz Etolie, Hustler Clup, Paradis Latin Show, striptist meraklıları için de Hustler’in yanı sıra Pink Paradise...
DiKKAT!
Kepenkler kapalı
Sevgili okur! Bana biraz müsaade. 18-22 Mayıs tarihlerinde, bu dükkanın kepenkleri kapalı. Hayli renkli yerlerden, çok renkli ve de keyif alacağınız yazılarımla, kısmetse, 25 Mayıs Çarşamba buluşmak üzere efendim...
Paylaş