Ulaştırma Bakanı’nın adını bilmeyen sanatçı olur mu

Cenk Eren, objektife Büyük Sahra Bölgesi’nde yaşayan Tuareg Kavimi’ne özgü giysiler ve makyajla poz verdi.

Bu kimliğe bağlı olarak sanat dünyasına savaş açtığını söyleyen Eren, ‘20 yıldır hep sessiz sakin oldum. O yüzden de çok şey kaybettim. Biraz da savaş baltalarını çıkarmak istedim ve bunu bu fotoğraflarla başlattım’ dedi.

Kelebek’le buluşmasında bambaşka bir kimliğe bürünen Cenk Eren, artık çok güçlendiğini söylüyor. 20 yıllık sanat hayatı sonunda kendisini artık ‘Türkiye’deki en iyi erkek vokallerden biri’ olarak tanımladığını anlatan Eren, ‘Şimdi ben neredeyim, beni zamanında sahneye çağırmayanlar nerede, bir bakmak gerek. Ben ilahi adalete çok inanırım’ diyor.

İşte ünlü şarkıcının Kelebek’e özel pozları ve sanat dünyasına yönelik çarpıcı açıklamaları.

- Yıllardır sahnedesin ama ilk defa seni böyle farklı bir fotoğraf çalışmasıyla görüyoruz. Gerçekten müthiş olmuşsun...

İnsanlar delirdiğimi falan düşünmesin, ben sadece kendimi bu şekilde görmek istedim. Benim uzun zamandır Tuareg Kavimi’ne karşı bir ilgim var. Onların yaşam biçimleri, hayattaki duruşları, giysileri hep ilgimi çekmiştir.

Tuaregler, Cezayir ve Fas’ta Berberi boyundan gelen bir ırk. Afrika çöllerinde yaşayan göçebe ve savaşan bir kavim. Ancak bunlar Kuzey Afrikalı ve Berberiler’den farklı, kendilerine özgü bir yaşamları olan gururlu bir ırk. Büyük Sahra bölgesinde yaşıyorlar.

Bu kavimin en ilginç özelliği ise soyun kadından çocuğa geçmesi ve Afrika’nın en özgür kadınlarının Tuareg kadınları olması. Dolayısıyla böyle bir Tuareg erkeği olsam nasıl olur dedim ve bu şekilde poz verdim.

- Yüzündeki dövmeler de çok ilginç. Mesela akrep dövmesi var... Bunun bir anlamı var mı?

Akrep çok ürkütücü olsa da bana çok onurlu bir hayvan geliyor. Nedense, ben de biraz ürkütücü olmak istedim. Bunca yıldır sanat dünyasının içinde hep sakin, sessiz oldum. O yüzden de çok şey kaybettim. Biraz da savaş baltalarını çıkarmak istedim ve bunu bu fotoğraflarla başlatmış oldum.

Sanat dünyasına savaş açıyorum. Çünkü bu piyasada savaşarak bir şeyler başarabiliyorsun. Çok efendi olduğun zaman, gelen giden bir tane vuruyor, seni düşürüyor. Dolayısıyla resimlere bakan, çok sataşmasın bana.

SAHNEYE SÜRMELİ ÇIKABİLİRİM

- Sürmeler de çok yakışmış...

Ben de çok beğendim. Yüz yapımın kemikli oluşu, sakalımın, bıyığımın olması, bununla birlikte bir de sürme hoş oldu açıkçası. Belki bir gün, sürmeli bir gözle sahneye çıkabilirim. Benim için hiçbir sakıncası yok. Sahne üzerinde her şeyin yapılmasından yanayım. Kimbilir belki yeni bir akım başlatmış olurum.

Çünkü sekiz yıl önce sahnede giydiklerimi, insanlar şimdi giyiyor. İki yıldır erkek şarkıcılara bakın, vücut yapıp, göğsü açık tişörtler, gömlekler giyerek sahneye çıkmaya başladı. Oysa ben, o kıyafetleri tam sekiz yıl önce giyiyordum.

Ama son dönemlerde Kenan’ın kıyafetleri konuşulur oldu. Sanırım bu işler biraz medyatik olmaktan geçiyor. Çok sevgilisi olduğu için, onun daha haber değeri olabilir.

- Yüzünde bir de Arapça yazı var. Ne yazıyor orada?

Reis yazıyor. Benim biraz reislik tarafım vardır. Bir de başka unvan kalmadı. Herkes her şeyi kaptı. Megastar, İmparator, Prens gibi ünvanları birçok sanatçımız aldı. Bana da kala kala reis kaldı. Her şeyim var, bir tek unvanım yoktu. Ben de kendi kendime ‘reis’ olmaya karar verdim. Bundan sonra benim adım sahnelerin reisi... O yüzden de hoşluk olsun diye yüzüme Arapça reis yazdırdım.

- Böyle bir kılığa bürünmek, gizliden mesajlar vermek kızgınlık ifadesi mi?

Evet bir kızgınlık ifadesi. İşimde hep hırslıydım ama bir o kadar iyi niyetliydim. Bu camiada nedendir bilinmez, bir kabullenmeme durumu var.

Kim olursan ol, eğer işinde iyiysen ve işini iyi yapıyorsan hep önünü kapatıyorlar. Konuşuyorum olmuyor, anlatıyorum olmuyor, olmuyordu. Dolayısıyla işime dört elle sarıldım, bu noktaya geldim.

BELDEN AŞAĞI ÇOK VURDULAR

- 20 yıldır sahnelerdesin, şarkı söylüyorsun. Hangi olay ya da kim kırdı seni?

Yıllar önce bir kulübe, dönemin en popüler şarkıcısı olan Burak Kut’u dinlemeye gitmiştim. Beni sahneye davet etsin diye gözünün içine bakmıştım. Fakat beni görmezlikten gelmişti.

Yine hiç unutamayacağım başka bir olay, bir yılbaşı programının ardından yapılan fotoğraf çekiminde, 7-8 tane popüler sanatçı, beni kenara itmişlerdi. Bu kadar hırs, acımasızlık doğru mu? Belki ben de yapmışımdır. Yaptımsa da bilinçsizce, cahillikle yapmışımdır. Fakat bu acımasızlığı yapan insanlar var ve var olmaya da devam edecek. Bu insanların zulümünden kurtulmanın tek çıkar yolu, işinizde iyi olmaktır. Tıpkı benim yaptığım gibi.

- Peki ya özel hayatın... Seni hiç bir kadınla görmüyoruz. Dolayısıyla bu durum insanların kafasında bir takım soru işaretlerine neden oluyor?

Neden? Ben mecbur muyum kiminle nerede, ne yaptığımı, kiminle sevgili olduğumu açıklamaya ya da göstermeye? Tabii ki sevgilim oluyor. Ve onunla da çok rahat geziyorum, dolaşıyorum. Sadece koluma takıp, ‘İşte bu benim sevgilim’ demiyorum, fotoğraf çektirmiyorum. Benim böyle bir derdim yok. Her albümü çıkanın sevgilisi oluyor, gömlek değiştirir gibi sevgili değiştiriyorlar. Buna 20 kişi örnek verebilirim. Şimdi onların yaptığı mı doğru, benimki mi?

- Tamam ama cinsel tercihin konusundaki iddialar için neler söyleyeceksin...

Eğer benim yanımda sevgilimi görmüyorlarsa, bu tuhaflık mıdır? Bu düşüncelerin önüne geçmek için her gün birisiyle gezip, tozmak mı gerekiyor? Açıkçası çok da umurumda değil... Ben neyi, nasıl yaşadığımı biliyorum. ‘Aman insanlar benim hakkımda yanlış düşünecek’ diye bir derdim, stresim, korkum yok.

Onun için benim özel hayatım ve yatak odamda yaptıklarım sadece beni ilgilendirir ve beni bağlar. Ben bu dedikoduya çok kızmış olsaydım, her gün yanıma birisini takıp, gezerdim. Yapmadığıma göre, demek ki umursamıyorum.

Ne acı değil mi, benim hakkımda bu iddiayı atanları ve dedikoduyu umursamamam. Yıllarca hep beni belden aşağı vurdular. Baktılar ki vurdukları şey yok ortada, vazgeçtiler... Şimdi bir sessizlik var. Herhalde plan proje yapıyorlar. Ama yine de korkmuyorum. Çiğ yemedim ki, karnım ağrısın. Dolayısıyla kimse beni yaralayamadı, yaralayamaz da.

BURUN KIVIRANLAR ALKIŞLIYOR

- Nükhet Duru’yla beraber kulvar mı değiştirdin?

Ben zaten iyi kulvardaydım. Millet beni başka yere çekiyordu. Şimdi de kulvarımda koşuyorum. Sadece yanımda güçlü bir isim, Nükhet Duru var. Nükhet’le de beraberliğimiz devam ediyor. Sürekli ayrıldığımız yolunda haberler çıkıyor. Böyle bir şey yok. Başından itibaren birlikteliğimizi bozmak isteyenler var.

- Kendi başına bir şeyler yapamayacağını anladığı için Nükhet Duru’yla ikili oldu diyenler de var?

Böyle bir şey olabilir mi? Benim Allah’a şükür hálá sesim ve sahnem var. Kendi başıma da bir şeyler yapabilirim. Güzel bir şey ortaya çıkıyorsa, illa ki buna bir kulp mu takmak gerek?

- Sana zamanında burun kıvıranların şimdi tavırlarında bir değişiklik var mı?

Olmaz mı? Yüzüme bakarak, utanmadan, ‘Bir gün çok güzel yerlere geleceksin diye ben sana demiştim’ diyenler o kadar çok ki... Altı, yedi yıl önce burun kıvırıp da, ‘Aman bundan bir şey olmaz’ diyen, şimdi ‘Ben demiştim sana’ diyor. Bunlar balık hafızalı. Bir de beni en çok üzen ve sinirlendiren bir başka konu da sanat camiasının vurdumduymazlığı...

- Hangi konuda?

Bir ülke için sanat çok önemlidir. Ama bunu yaparken biraz da ülkenle ilgili şeyleri bilmen gerek. ‘Bana ne Ulaştırma Bakanı’nın adından?.Ben işimi iyi şekilde yapıyorum’ demeyeceksin. Ulaştırma Bakanı’nın adını bilmiyorsan, Aydın Menderes’i, Adnan Menderes’in kardeşi zannediyorsan, bu ülkenin Cumhuriyet Bayramı’nın tarihini bilmiyorsan, liderlerini bilmiyorsan vay sana! Bunları bilmeden, ‘Ben işimi en iyi şekilde yapıyorum’ demek olmaz, ayıptır. Bazı şeylere sırtını çeviremezsin. Haberleri izlerken, ‘Cumartesi Anneleri’ ne demek diye aval aval bakarsan, bana ne senin güzel şarkıcılığından, iyi oyunculuğundan! Sen oy verirken parti programını okumuyorsan, Ahmet güzel konuştu diye oy veriyorsan yazıklar olsun sana.

İngilizce biliyorum demek yetmez

Seren Serengil’den özür dilerim. Onu severim, beni affetsin ama Aydın Menderes’e, Adnan Menderes’in kardeşi diyorsa, olmaz. ‘Kolejde okudum, piyano çalıyor, İngilizce biliyorum’ diyor. Önemli meziyetler bunlar. Ama büyüdüğün ülkenin dününü ve bugününü de bileceksin. Bilmiyorsan da cevap vermeyeceksin. Kopenhag kriterlerini, AB uyum yasasını bileceksin.

Sabahları yemek tarifi veren ilk erkek olacağım

Yeni albümümü aralık, ocak ayında piyasaya çıkaracağım. Buradan Kayahan Bey’e çok teşekkür ediyorum. Hayalimde, idealimde onunla tanışmak vardı ve Allah bunu bana nasip etti. Kendisiyle günlerdir telefonla konuşuyoruz.

Ondan şarkı alıp almamam hiç önemli değil. O bir bilge. O konuşuyor, ben de onu dinliyorum. Geçtiğimiz günlerde yaptığımız bir konuşmada bana, ‘Senin duruşun güzel’ dedi. O kadar mutlu oldum ki. Bu bana yetti.

Bunun dışında Nazan Öncel’le güzel bir dostluğum oldu. O yüzden içim içime sığmıyor ya... Nazan da bana güzel şeyler anlatıyor. Ama ondan yeni albümümde çok güzel bir şarkı olacak.

Yapımcım Şahin Özer bana, ben de ona çok inanıyor ve güveniyorum. Güzel bir şey yapmak, illa tiraj anlamına gelmiyor. Ben kaliteli bir iş yapıyorum.

Bu arada Nükhet, kasım ya da aralık ayında Yunanistan’da sahneşye çıkacak. O aylarda ben de burada albümün çalışmasını sürdüreceğim, belki tek başıma da sahneye çıkabilirim. Bu konuda henüz bir karar vermedim. Ama Nükhet’le ayrılmadık.

Hayatımdaki bir başka gelişme de, bir TV kanalıyla yemek programı üzerine yaptığım görüşmeler. Amerika seyahatim sırasında orada canlı yayınlanan, müzikli, söyleşili bir yemek programı izlemiştim.

O programı burada uygulamayı düşünüyoruz. Yani sabah kuşağında yemek tarifi veren ilk erkek ben olacağım.

Sayın Başbakanım diye telefon geliyor

Başbakanımız Tayyip Erdoğan Fransa ziyareti sırasında da oradaki Türk vatandaşlarına, ‘Bir derdiniz olduğunda beni arayabilirsiniz’ diyerek hem kendi telefon numarasını, hem de Ulaştırma Bakanı’nınkini vermişti. Ben de o sıralarda Antalya’da bir işteydim. Telefonumu açtığımda inanılmaz bir telefon ve mesaj trafiği yaşadım. Her mesaj ‘Sayın Başbakanım’ diye başlıyor, her çalan telefonu açtığımda karşımdaki kişi, ‘Sayın Başbakanım’ diyordu.

Önce birileri şaka yapıyor zannettim. Çünkü Sayın Başbakanımızın verdiği cep telefonu numarası ile benim cep telefonumun son numarası arasında sadece bir numara fark ediyor. Bu da kafiyeli bir rakam. Dolayısıyla insanlar ya yazarken numarayı yanlış yazmışlar ya da çevirirken heyecandan yanlış çevirdikleri için sürekli benim numaram arandı. Dikkat ettim de, hiç kötü bir mesaj yoktu. Hálá aranıyorum, galiba numaramı değiştireceğim.
Yazarın Tüm Yazıları