Paylaş
ULUSLARARASI fuarlar bir dünya çarşısıdır. Dünyanın dört bir yanından gelen ürünler bu çarşıdaki mağazaların vitrinlerinde sergilenir. Alıcılar ülkeden ülkeye dolaşma yerine bu fuarlara gelen satıcılarla buluşarak hem yeni ürünleri tanıma hem de yeni iş fırsatları yaratma şansını yakalar. Türkiye’de pek çok firma bu fuarlarda tanışıp başlattıkları işbirliklerinin sonradan ortaklıklarla dönüşmesiyle uluslararası bir dev haline gelmiştir.
Her ne kadar internet çağında artık fuarlara gerek kalmadığı tartışmaları son yıllarda başlasa da yüz yüze sıcak ilişkilerde sağlanan verimin yerini hiçbir sanal ürün bugüne kadar bulamadı. Alıcıyla satıcıların birbirlerinin gözlerinin içine bakabilmeleri, birbirlerine dokunuşları, birlikte bir fincan kahve, bir kadeh şarabın yarattığı güveni hiçbir bilgisayar programı başaramaz. İşte bu nedenlerle yeni fuar alanı ile İzmir’de yeni bir geleceğin temeli atılmış oldu.
Ancak fuar alanlarını yapmakla iş bitmiyor. Önemli olan her türlü modern altyapıya sahip olacak bu alanın uluslararası bir marka haline gelebilmesi. Örneğin, San Fransisco’da düzenlenen elektronik fuarı bütün dünyanın dört gözle beklediği bir fuardır. Elektronikte, bilgisayar sektöründe yeni geliştirilen ürünler piyasaya çıkmadan önce ilk kez burada dünyaya tanıtılır. Dünyanın dört bir yanından birkaç bin gazetecinin izlediği bu fuarlarda ürüne gösterilen ilgi, o markanın uluslararası piyasalardaki başarısıyla ilgili ilk ipuçlarını verir.
Bir başka örnek Barselona. Geçen hafta Barselona’daki Telekom fuarında akıllı telefon firmalarının teknoloji yarışı vardı ve uluslararası basın oradaydı. Orada tanıtılan her yeni ürünü, dev şirketlerin CEO’larının sektörün geleceğiyle ilgili verdikleri her yeni mesajı bütün dünya anında öğrendi.
Frankfurt da fuarlar kentidir. Almanya’da Frankfurt’taki sergi salonlarında tekstil, moda, kitap başta olmak üzere her yıl düzenlenen yüzlerce fuarda bu kent arı kovanına döner. Bırakın şehrin içini yakın kentlerdeki otellerde yer bulmak bile imkansız hale gelir. Evlerini sadece fuara gelen ziyaretçilere kiralanmak üzere dizayn etmiş çok sayıda ev sahibi vardır.
Berlin’de her yıl bu aylarda yapılan turizm fuarı ise dünya turizminde yılın en önemli göstergesidir. O yıl turizmde hangi ülkenin, hangi kentin yükseleceği Berlin Turizm Fuarı’nda yapılan anlaşmalar ve rezervasyonlarla kendini gösterir.
İzmir’in yeni fuarcılık merkezinin de bazı sektörlerde uluslararası bir üne kavuşması gerekir. Halen mermercilikte dünyanın ikinci en büyük fuarı olması İzmir için önemli bir deneyim. Herhalde bu birikimi yeni sektörlerle geliştirmek için çalışmalar yapılıyordur.
Aslında dünyada yeni teknolojiler ve yaşam biçimlerine dayalı pek çok yeni sektör geliştiği için İzmir’in kendine farklı bir kulvar yaratma şansı var. Örneğin, dünyanın en büyük iyi yaşam ve sağlık fuarı ya da yaşlanan dünya nüfusu için özel ürünlerin üretildiği ‘olgunluk çağı’ fuarı, gen bilimleri veya biomedikal gibi farklı temalarla İzmir fuarcılıkta yeni bir kulvar yaratabilir.
Bu başarılırsa böylesine büyük bir yatırım uluslararası kimlikle taçlanmış olur.
Her selam verene el uzatmayın
BİR arkadaşım başına gelen ilginç bir gasp yöntemini anlattı. Her zaman hepimizin başına gelebileceği için bilmekte yarar var.
Olay, Hilton-Swissotel arasındaki hatta meydana geliyor. Arkadaşım bir sabah toplantıya giderken karşıdan yüzüne çok dikkatli tanıdık gibi bakan biri gelir. Tam yanından geçerken de, “Abi nasılsın” diyerek elini uzatır. Arkadaş tanıyamamış ama yıllarca birçok kişiyle tanışıp çalıştığı için ayıp olmasın diye selamını alıp yoluna devam etmek ister. Ama adam elini bırakmayıp, “Abi tanıyamadın galiba güvenlikten Ahmet” demiş. Arkadaşım yine, “Kusura bakma hatırlayamadım” diyerek yürümek isteğinde adam bu defa, “Abi hapisten yeni çıktım. Yürüyerek geldim daha yemek bile yemedim” dediğinde arkadaşım
durumu anlayıp, “Geçmiş olsun, toplantıya yetişeceğim” deyip
yürümek istediğinde adam birden “...me toplantını. Hapisten çıktım açım diyorum” diyerek tehditkar bir şekilde elini bırakmamış. Durumun ciddileştiğini anlayan arkadaş, “Tamam sana bir şeyler vereyim” bahanesiyle elini kurtarıp, tesadüfen cebinden çıkan 20 lirayı verip hemen uzaklaşmış.
Ve bütün bu olaylar sadece bir-iki dakika içerisinde olup bitmiş.
Olay aslında gasp. Ama arkadaşım başına kötü bir şey gelmemesi için parayı kendi çıkarıp verdiği için adam suçlu gibi görünmüyor. Hukukçular böyle olayları nasıl yorumlar bilemem ama şahıs başka kurbanlar için oraları mesken tutmuş olabilir.
Yarın öbür gün kaldırımdan yürürken karşıdan 1.75-80 boylarında iri yapılı, kumral, açık tenli, açık renk gözlü, 35-40 yaş civarlarında biri sizi çok iyi tanıyormuş gibi elini uzatırsa sakın ‘ayıp olmasın’ diye elinizi kaptırmayın. İzmirli beyefendiler ve Emniyet’in dikkatine.
Paylaş