Paylaş
İzmir şanslı bir kent olduğu için Çeşme’den Foça’ya, Özdere’den, Karaburun’a, Çandarlı’ya dört bir çevrede ister beş yıldızlı otelde, ister pansiyon veya kiralık yazlıkta her keseye göre tatil imkanı var.
Ancak yazlık demek bahçede, terasta dışarıda yaşamak demek. İşte, tam bu noktada genel bir sorun olduğu için, yazdıklarına tümüyle katıldığım bir okurumdan gelen mektubu aynen yayınlıyorum:
“Kışın Alsancak’ta yazın Çeşme’de yaşıyorum. Çeşme de çok sayıda yazlık site var. Site demek, toplu yaşanan yer demek. Bunu algılayamayan, empati - adap - edep yoksunu şahıslar, Alaçatı’da bile bu sezon gündeme gelen 75 desibel uygulaması varken, sanki şahsi villasında tek başına oturur gibi, açıyor müziği sonuna kadar, siz de o müziği dinlemeye mahkum oluyorsunuz. Çıkarıyor televizyonu terasa, bangır bangır, sanki o maçı siz de dinlemeye mecburmuşsunuz gibi... Yan yana ikiz evde, kendi deniz manzarası önüne değil de sizin deniz manzaranızın önüne limoni selvi ağaçlarını dikmeyi kendine hak biliyor. Dayıyor mangalı sizden tarafa. Duman içinde oturmaya mahkum ediyor sizi.”
Evet yukarıdaki mektupta görüldüğü gibi, yazlık sitelerde herkesin dinlenme hakkına saygı göstermek en önemli konulardan biri. Biraz dikkatle yazı zehir etmemek mümkün. Farkına varmadan da olsa bazıları yanlış yapabilir.
Kanımca yayın organlarında, sosyal medyada yazlık adabı ne kadar çok dillendirilirse, tatilcilerin kendilerine çeki düzen vermeleri sağlanabilir. Şimdiden huzurlu bir tatil dileğiyle.
Alışverişe seçim molası
SEÇİM kararı, döviz piyasalarındaki olağanüstü dalgalanmalar, tüketicileri kabuklarına çekti. Zorunlular dışındaki alışverişler genellikle seçim sonrasına ertelendi. Bu durum bomboş sokaklarda esnafın dükkan önünde oturduğu Kemeraltı’nda, vitrinleri pırıltılı, ama içerileri boş AVM mağazalarında hemen fark ediliyor.
Ev, araba gibi büyük ödeme isteyen alımlarda bu sakinlik daha fazla. İnsanlar kredili alımlardan kaçınıyor. Seçim sonrası ekonominin küçülüp kazançların azalmasından ve işsiz kalmaktan korkuluyor, borçla alım planları erteleniyor.
Bütün bunların üzerine özel sektörün nisanda 9 milyar dolar, mayısta 11 milyar dolarlık dış borç geri ödemesi gelince döviz piyasaları da karıştı. Dış piyasalarda borçlanmanın maliyeti artınca firmalar yeni kredi yerine piyasadan döviz toplayarak borç kapamaya başladı. Zaten izlenen faiz politikaları ve açıklamalar nedeniyle sıkıntıda olan döviz piyasasında kurlar birden patladı.
Neyse ki, önümüzdeki haziran - eylül arası geri ödeme bu kadar çok değil. Aylık 5 ile 6 milyar dolarla geçecek. Ancak, ekimde yine 8 milyar dolar ve aralıkta da 6.4 milyar dolar geri ödeme var.
Piyasalara güven gelse bu rakamlar sorun olmaz. Ama güven kazanılmazsa Ege Sanayici ve İşadamları Derneği (ESİAD) Başkanı’nın dediği gibi iş dünyasının önünü görme kabiliyeti azalmaya devam edecek. Bu da yatırımların ertelenmesine, işsizliğin artmasına yol açacak. Umarım yerel seçimlerin ekonomiye hasarı bu kadar şiddetli olmaz.
Paylaş