Paylaş
BILL Clinton’a ABD Başkanlığı’nın yolunu açan vurucu slogan artık tarihe mal olmuş durumda. Clinton rakibi Baba Bush’u, ”Önce ekonomi, seni aptal” diyerek nakavt etmişti. Tarih boyunca savaşların, sosyal ve siyasal olayların, yenilgi ve zaferlerin temelinde mutlaka ekonomi olmuştur.
İzmir’de pazartesi günü Binali Yıldırım, partisinin ilçe belediye adaylarını açıkladığı saatlerde dolar ve euro yeni tarihi rekorlar kırıyordu. Her ne kadar Başbakan’ın tatillerde çiftliğinde kalacak kadar yakın arkadaşı yeni Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci dövizdeki tırmanışı hafife alsa da, bu gidişin sonuçları ağır olabilir.
Her şeyden önce dövizdeki artış hammaddesi yurtdışından ithal edilen birçok mala zam demek. Turizmciler, ihracatçılar görünürde bu durumdan kar eder diye düşünülebilir ama bir de madalyonun öbür yüzü var. Her iki sektörün de kullandığı malzemelere zam geldiği için kur artışından gelen kazançları maliyetlerdeki artışın götüreceği çok açık.
Ama daha da vahim olan, ekonominin yavaş yavaş 2001 krizi öncesi gibi dolarize olmaya başlaması. Gıda sanayicisi bir arkadaşım yakın zamana kadar TL ile satılan ithal unun artık dövizle satılmaya başladığını, son haftalarda ortalama yüzde 10 zam geldiğini söyledi. Fırıncılar bu yükü daha ne kadar taşıyabiliriz diye kıpırdanmaya başlamış.
Sekiz yıl kadar önce bir seçim arifesinde İzmir’de bir erkek kuaföründeki sohbeti köşemde yazmıştım. Kolları dövmeli, havaya dikilmiş saçları jöleli genç son seçimlerde AKP’ye oy verdiğini söylemişti. Bara gidip bira filan içmekten de hoşlandığını söyleyen gence, “Neden?” diye sorduğumda, “Abi bu memlekette iki yıldan beri ekmeğe zam yapılmıyor. Benim için bundan büyük nimet olur mu?” demişti.
Dövizle gelen zam zinciri
DÖVİZDEKİ artış benzinden ekmeğe zam zinciri demek. Piyasa kendi zammını yapmaya başladı bile. Özellikle küçük esnaf ve sanatkarlarda birçok malın fiyatı bir hafta öncesiyle aynı değil. Gerekçe hazır: “Kullandığım malzemeyi bir daha eski fiyatla alamam. Zarar etmemek için zamlı satmak zorundayım.”
Ben, tarihin en büyük ekonomik krizinin ardından iktidara gelen Erdoğan hükümetinin aynı hataları yapacağını düşünmüyorum. Nitekim para çıkışının önünü kesmek için tedbirler aranmaya başladı. Ama acaba geç mi kalındı? Özelikle faiz konusunda. Yıllardan beri isabetli tahminlerine şahit olduğum Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Fatih Özatay’a göre, hükümet bundan sonra faizi yükseltse de istediği sonucu alamaz.
Devlet krizinin ve yolsuzluğun seçimlere etkisinin nasıl olacağını henüz kestirmek mümkün değil. Ancak ekonomik belirsizlik sürerse yerel ve genel seçimlerde iktidarı zorlar. Hükümet bu durumu erken seçimle ve o zamana kadar piyasaları paraya boğarak aşabilir. Bunun faturasının da seçimlerden sonra ödeneceği çok açık.
Paylaş