Paylaş
Hemen çok yakın bir tanıdığımdan örnek vereyim. Mavişehir’de kiralık oturduğu evden deprem riski nedeniyle çıkma kararı alan tanıdığım bulup buluşturup güven içinde oturabileceğini düşündüğü bir ev satın aldı. En son deprem yönetmeliklerine uygun, yaşı genç bir daire. Daireyi satın almadan önce konuştuğu evde oturan kiracı kontrat süresi dolunca çıkacağını söylediği için içi rahattı.
ALDIĞI EVE OTURAMIYOR
Ama süre dolduğunda kiracı, “Bu ay, öbür ay” diye oyalamaya başladı. Niyetin iyi olmadığını anlayan yakınım mahkemelerle uğraşacağına kiracıya tutacağı yeni evin birkaç aylık kirasını ve taşınma masraflarını ödemeyi teklif etti. “Tamam” deyip birkaç ayda öyle oyaladılar. Sonra bir gün kiracının avukat olan oğlu arayıp, “Evden çıkmıyoruz ne yaparsanız yapın” dedi.
Şimdi 6 ay sonraya tarih verilen mahkeme günü bekleniyor. Yakınımın başka evi olmadığı için mahkeme eninde sonunda ev sahibi lehine karar verecek. Ama o arada tapunun sahibi olsa bile mülkü adeta kiracıda olduğu için kendi evinde oturamayan mal sahibi başka ev için ödediği kiralar, kiracı çıkmadığı için evin alınması için çekilen kredilerin geri ödemesinde bütçe planlarının bozulması gibi pek çok sorunla uğraşmaya başladı.
YABANCILAR FİYAT YÜKSELTİYOR
Buna benzer yüzlerce, binlerce örnek olduğu için kimse artık evini kiraya vermek istemiyor. Son zamanlarda 5-10 milyon TL’nin üzerinde mevduatların yüzde 40-45’leri bulan faizlerin getirileri de özellikle yatırım amaçlı ev alanlara cazip geliyor. Böyle yatırımcılar kiracıyla uğraşacağına parmağını oynatmadan bankadaki hesabının kabarmasını tercih ettiği için kiralama yerine satışı tercih ediyor.
Rusya’dan, Ukrayna’dan, İran’dan gelenler de son zamanlarda İzmir’i tercih ettiği için evler değerlerinin çok üstünde satılabiliyor. O nedenle ‘kiralık’ tabelalarının yerini ‘satılık daire, satılık ev’ ilanları almaya başladı.
İzmir son yılların en fazla göç alan kentlerinden biri. Özellikle Kahramanmaraş, Hatay bölgesi depremlerinden sonra İstanbul’da riskli bölgelerde oturanlar daha güvenli semtlere, şehirlere ve yapılara göç etmeye başladı. Bunların bir bölümü de doğal olarak İzmir’e geliyor. Ancak evdeki hesap çarşıya uymuyor. Hem kiralık ev bulmakta zorlanıyor, hem de hiç tahmin etmedikleri oranlarda yüksek fiyatlarla karşılaşıyorlar.
ÜNİVERSİTELER AÇILDIĞI ZAMAN
İzmir’in dört bir yanında gökdelen projeleri yükselse de arz–talepte bir dengesizlik olduğundan fiyatlar yüksekten seyrediyor. Yaz sonunda üniversiteler açıldığında bu sorun daha da büyüyecek. Gerek deprem riski, gerekse yaşanabilecek huzur dolu bir İzmir için kentsel dönüşüm projelerinin en hızlı şekilde yürütülmesi şarttı, artık elzem oldu.
Paylaş