Paylaş
İNSANLIK 20 ve 21. Yüzyıl’da ne çekiyorsa enerjiden çekiyor. Verimli kömür alanlarını ele geçirmek için yaşanan çatışmalar, ocaklarda köle olarak çalıştırılan yüz binlerce insan, kazalarda ölen on binler, Ortadoğu’yu cehenneme çeviren petrol savaşları ve son olarak geçen hafta resmi rakamlara göre 301 cana mal olan Soma faciası.
Dünyada toplam 14 trilyon watlık güç harcanıyor. Bunun yüzde 33’ü petrolden, yüzde 25’i kömürden, yüzde 20’si doğalgazdan, yüzde 7’si nükleer enerjiden, yüzde 15’i bioyakıt ve hidroelektrikten, çok az kısmı yüzde 0.5’i de güneşten ve yenilenebilir enerji kaynaklarından geliyor.
Bilim adamları, insanlığın enerji ihtiyacının Türkiye, Hindistan, Çin gibi ülkelerde orta sınıflar yükseldikçe daha da artacağını hesap ediyor. Neyse ki enerji için kömür ocaklarına inme çağının sonuna geliyoruz. Önümüzdeki birkaç on yıl kömür ve petrolden rüzgar, güneş, hidrojen gibi alternatif enerji kaynaklarına hızlı bir geçiş dönemi olacak. Belki 20 yıl sonra, üretim maliyeti diğer enerji kaynaklarına göre çok pahalı hale geleceği için kömür ocakları kapanacak. O zaman kar hırsıyla yeterli güvenlik önlemleri alınmadığı için hayatını kaybeden Soma’daki madencileri, öksüz kalan çocuklarını, sönen ocakları yine hüzünle hatırlayacağız.
Havaya savrulan milyar dolarlar
ASLINDA insan hayatının hiçe sayıldığı bu ülkede enerji savurganlığında rekorlar kırılıyor.
Türkiye’deki 19 milyon konutun yüzde 85’i hala yalıtımsız. Bu binaları ısıtmak ve soğutmak için yüzde 50 daha fazla enerji tüketiliyor ve her yıl 9 milyar 265 milyon dolar havaya savruluyor. Isınabilmek için çok daha soğuk bir iklime sahip Almanya’nın 10 katı enerji tüketiyoruz. Türkiye’de binaların metrekare başına enerji tüketimi yılda 300-350 kilowatt saat arasında değişirken, Almanya’da bu rakam 30-60 kilowatt saat.
Hele bir de Avrupa’nın 2019’dan itibaren uygulamaya geçeceği, bir örneği İzmir Urla’da bulunan ‘Pasif Ev’ uygulaması var ki, bu tür yalıtımla enerjide yüzde 90 tasarruf sağlanıyor.
Gelmiş geçmiş bütün iktidarlar oy kaygısıyla ısı yalıtımlı binaları zorunlu hale getiren uygulamaları geciktirmeselerdi her yıl yaklaşık 10 milyar dolar havaya savrulmazdı. Bu paralarla maden ocaklarında en ileri teknolojiyle emniyet sağlanır, alternatif enerji kaynaklarında çok daha fazla yol alınmış olurdu.
Bu ülkenin başına ne geldiyse halkın kendi elleriyle seçtiği kötü yöneticilerden geldi. Soma faciası bunun son örneğiydi. “Belki ders olur” diyecektim ama geçen haftadan beri yaşananlar yeni facialara hazır olmamız gerektiğini gösteriyor.
Paylaş