Paylaş
YEREL seçimler için geri sayım sürerken, ardı ardına ortaya çıkmaya başlayan adaylardan hayli heyecanlı bir döneme girdiğimiz anlaşılıyor. Futbolcu Tanju Çolak gibi sürpriz isimlerin bile gündeme gelmesi ise yerel seçimlerin sadece heyecanlı değil, hayli renkli geçeceğini de işaret ediyor. Sekiz yıldan bu yana yaşadığım Urla’da belediye başkanlığı için Çolak’ın adı geçince doğal olarak ilgilendim. Önce, “Ne alaka?” dedim. Urla’ya hayatında birkaç kez turist olarak gelmiş, ne köyünü, ne yolunu, ne de sorunlarını bilen birinin hangi cesaretle böyle bir göreve talip olabildiğini anlayamadım. Ben ki yıllardır yaşamama rağmen, Türkiye’nin yüzölçümü en büyük ilçelerinden olan Urla’nın sorunlarının onda birini bile bildiğimi sanmıyordum.
Bir süre önce Urla’da sohbet ettiğim, aktif olarak siyasette de yer alan AK Parti’li bir arkadaşa, yerel seçimle ilgili çalışmalarının nasıl gittiğini sormuştum. Biraz buruk, bazı siyasi manevralardan duyduğu rahatsızlığı dile getirmişti. AKP’den aday olabileceğini düşündüğüm, Urla’nın yerlisi, yaptığı yatırımlarla esnaflıktan işadamlığına geçen bu genç ve dinamik arkadaşın sözlerine hayli şaşırmıştım. Ne zaman ki Tanju Çolak kendisine Urla Belediye Başkanlığı adaylığı teklif edildiğini açıkladı, o zaman burukluğun nedenini anladım.
Yerli halkın anlattıklarından anladığım kadarıyla Urla’da adayların belirlenmesi, seçimlerin sonucunu tayin eden son hamleler gibi siyasi manevralar ‘Malgaca Pazarı’ denilen tarihi çarşıdaki küçük kahvelerde yapılıyor. Malgaca Pazarı; antikacı dükkanları, kasap, manav, yerel lokanta ve kahveleriyle insanı adeta zaman tünelinde geçmişe götüren ilçenin en güzel yerlerinden biri. Ama o güzelim meydana esnaf neden arabalarını park edip nefes alınmaz hale getirirek üçüncü dünya ülkeleri manzaraları yaratır bir türlü anlayamam. Belediyenin buna neden izin verdiğini ise hiç anlayamam.
Belediye başkan adayları göreve talip olmadan önce bu işin altından kalkıp kalkamayacaklarını anlamalı. Başkanlık kulağa hoş gelen müthiş itibarlı bir makam. Ama sadece makamın keyfini sürmek için aday olunmaz. Eğer göreve geldiğinde belediyenin içindeki ya da partideki yapı bildiğini okur ve başkan kimseye söz geçiremezse o zaman ‘kağıttan belediye başkanı’ olmaktan öteye gidemez. Kağıt üzerindeki başkanlar liderlikten yoksun oldukları için doğru
dürüst hizmet veremez. O nedenle ilk seçimde seçmenler kağıttan başkanları yırtıp atar.
Urla, Türkiye’nin en güzel, en fazla gelecek vaat eden ilçelerinden biri. Bütün partiler burayı ele geçirmek için her türlü kozu kullanacaktır. Bugün Tanju Çolak’a yarın Hülya Avşar’a bile başkanlık teklif ederler. Ama kanımca Urlalılar oy kullanırken şana şöhrete değil, gerçekten hizmet edebilecek, vizyonu geniş adaylara bakacaktır. Eğer Çolak aday gösterilirse, kağıttan başkan olmayacağına, hükümetin desteğiyle Urla’ya yatırım çekip büyük bir köy havasından çıkaracağına Urlalıları ikna edebilirse belki oy toplar. Ama Avrupa gol kralı olduğu için Urlalıların Tanju Çolak’a oy vereceğini pek sanmıyorum, o devirler geride kaldı.
Üzüm rekoltesi İngilizleri üzecek
MANİSA’da, Alaşehir’de, Sarıgöl’de, Denizli’de tüm Ege’nin bağlarında koruklar üzüm olmaya başladı. İlk hasat salkımlar pazar tezgahlarında yerini aldı bile. Ama küresel ısınmanın yarattığı olağanüstü hava değişimlerinden bu yıl üzüm de nasibini aldı. Aşırı yağışlardan büyük zarar gören bağlarda bu yıl üzüm rekoltesinin yüzde 30–40 daha az olması bekleniyor.
Rekoltenin düşük olması üzüm fiyatlarının yükseltecek. Üretici daha az üzüm alacağı için üretimden olan kaybını yüksek fiyatla kapatabilir mi onu piyasa koşulları gösterecek. Ama rekolte düşük olduğu için üzümü daha pahalı alacak tüketicinin zararlı çıkacağı çok açık.
Manisa, İzmir ve Denizli üçgeninde 850 bin dekar alanda bağcılık yapılıyor. 55 bin üretici aile çekirdeksiz kuru üzüm üretiminden geçimini sağlıyor. Türkiye dünyanın altıncı büyük üzüm üreticisi. Kuru üzüm üretim ve ihracatında ise dünya lideri. O nedenle Türkiye’nin önemli bağcılık merkezlerinden Ege’deki üretim miktarı uluslararası piyasalar tarafından da yakından takip ediliyor.
Yaklaşık 150 yıldan bu yana kuru üzüm ihracatı yapan Ege’nin ürünlerinin alıcılarının başında İngiltere geliyor. İngilizlerin ünlü 5 çayları eşliğinde yedikleri kuru pasta, kek, bisküvi ve tatlılarda bol miktarda Ege’nin kuru üzümleri kullanılıyor. Bu yıl rekoltenin düşük olması belki de Türklerden daha fazla İngilizleri üzecek.
Paylaş