Paylaş
Gelecekle ilgili umut dolu hayaller kurmak insanlara dayanma gücü verir. Şair “Umut fakirin ekmeği, ye Memet ye” diye boşuna dememiştir. Umut bittiği anda mücadele gücü de biter.
Son zamanlarda özellikle gençlerde umutsuzluk yaygın. Bunda, ailelerinin eline bakmadan geçinebilecekleri bir iş bulamamanın payı büyük. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre 14 - 25 yaş arası gençlerde işsizlik oranının yüzde 26.7’ye yükseldi. Neredeyse her 3 gençten biri işsiz...
EN KÖTÜSÜ UMUTSUZ KALMAK
Ancak, işsizlikten daha da kötü olan umudunu kaybetmiş gençlerin bu durumun hep böyle süreceğini sanması. Eşi bebek bekleyen genç bir işçiyle sohbet ediyordum. 20 yıl sonrasını düşünüp “Doğacak kızım büyüdüğünde nasıl iş bulacak” diye soruyordu. Halbuki neredeyse her 10 yılda bir tekrarlanan iç ya da dış kaynaklı krizleri bilse sanırım daha rahat olurdu. Bazıları daha uzun olsa da hiçbir kriz sonsuza kadar sürmüyor. En karanlık dönemler bile aşılıyor. Dengeler şu ya da bu şekilde yeniden oluşuyor, yüzler gülmeye başlıyor. Hele kökleri 600 yıllık bir imparatorluğa ve onun kurumlarına dayanan Türkiye gibi bir ülke, kolay kolay yeni yetme Ortadoğu ve Afrika ülkelerinin durumuna düşmez. O nedenle geçmişten örnekler vererek gençlere yeni umutlar aşılamak gerek.
Hızır uğradığı yerlere bereket verir inancıyla, kışın bitip yazın başladığı 5 Mayıs gecesi cüzdanların ağzı açık bırakıldı. Ev, araba isteyenler, Hıdırellez gecesi gül kokusunu takip ederek buluşacak Hızır ile İlyas’ın yardım edeceği inancıyla, dileklerinin küçük bir modelini yapıp gül ağacının altına bıraktı. Dün akşam İzmir’de yeni umutlar yeşerdi...
Umutsuz yaşanmıyor. Tüm dileklerin gerçekleşmesi dileğiyle...
Çiğdem ye, ama kabuğunu atma
BAHARLA birlikte Kordon sefaları başladı. Büyükşehir İzmirlileri denizle buluşturma projeleriyle Güzelyalı’dan, Bayraklı, Bostanlı’ya kadar İzmir Körfezi’nin çevresini Kordon gibi yaptı. Her gün binlerce kişi nefes almak, eğlenmek, spor yapmak için bu alanlara akıyor.
Bir de banklara oturup çiğdem çıtlatanlar var. Geçmiş yıllarda Büyükşehir Belediyesi, Kordon’u kabuklardan kurtarmak için kampanya yapmıştı. Gönüllüler torbalar dağıtıp çiğdem yiyenleri kabuklarını yere değil çöpe atmaları uyarısında bulunmuştu. Ne yazık ki, temizliğiyle ünlü İzmir’in nüfus profili göçlerle değiştikçe böyle olumsuzluklar ortaya çıkıyor.
İZMİR KÜLTÜRÜ BİTER
Ancak, gelenler İzmir’i kendilerine benzeteceklerine İzmir onları kendine benzetmeli. Nasıl Almanya’daki Türkler para cezası ödeyecekleri korkusuyla parklara, caddelere bir tek çöp atamıyor, yediklerinin kabuklarını arabalarının camından dışarı atamıyorsa, İzmir’e gelenler de bu kentin kültürüne uyum sağlamayı öğrenmeli.
Tabii, bu uyumu sağlamada en etkili önlemleri alabilecek kurum Büyükşehir Belediyesi... Aman bu büyük göç dalgası altında çok geç kalmadan gerekli stratejiler geliştirilsin. Yoksa İstanbul gibi oluruz. İzmir’de, İzmir kültürü kalmaz...
Paylaş