Paylaş
BÖLGENİN SANAYİ DEVİYİZ
Türkiye Ekonomik ve Politik Araştırmalar Vakfı Direktörü Prof. Güven Sak, bu durumu şu sözlerle açıklıyor:
Türkiye, içinde bulunduğu bölgenin imalat sanayi ihracatının neredeyse 3’te 1’ini tek başına gerçekleştiren bir sanayi ülkesi. Ortadoğu, Orta Asya ve Kuzey Afrika’da Türkiye bir sanayi devi. Rusya dâhil pek çok Ortadoğu ülkesinde imalat sanayi ihracatının toplam ihracat içindeki payı yüzde 20’lerde. Türkiye’de ise aynı İsrail gibi yüzde 80’lere ulaşıyor.
Türkiye bir sanayi ülkesi olduğundan başkalarına mal satmadan zenginliğini koruyamaz. Rusya ve Ortadoğulular doğal kaynak satarak zenginliklerine zenginlik katabilirler. O nedenle Ortadoğu ülkelerinde ve Rusya’da demokrasi ve hukukun üstünlüğü milletleri zenginleştirmek için çok önemli olmayabilir. Türkiye için demokrasi ve hukukun üstünlüğü olmadan zenginleşmek mümkün değildir. Sanayi ve sürekli yenilenme gereği bunu gerektirir. Demokrasi ve hukukun üstünlüğü Türkiye için kişi başına gelirde 10 binden 25 bine çıkarken daha da fazla gereklidir. Türkiye bir Ortadoğu ülkesi olamaz.
Türkiye yapısı gereği cari açık veren bir ülke. O nedenle dış kaynağa ihtiyacı var. Yabancı yatırımın güvenip gelmesi için de demokrasi, hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı şart.
GÜNEY KORE EĞİTİMLE SIÇRADI
Bunlar geçtiğimiz yüzyılın artıları. Ama eksileri de var. Örneğin, bundan 40-50 yıl önce ekonomik olarak Türkiye ile aynı seviyede olan Güney Kore bugün dünyanın en gelişmiş ülkeleri arasında. TV dizilerini ilgiyle seyredenlerin ülkenin yaşam tarzı hakkında fikir sahibi oldukları Güney Kore bugüne gelmek için işe büyük bir eğitim seferberliğiyle başladı. Nitelikli insan gücüne yatırım yaparak ileri teknolojiden otomobile her alanda yaratıcı üretim yapabilen bugünkü nesli yarattı.
DEPREM VE YEŞİL DÖNÜŞÜM FIRSAT
Türkiye ise maalesef bölgesel koşullarında etkisiyle eğitime, kültür ve başka sosyal alanlara çok daha fazla kaynak ayırabilecekken güvenlik gibi başka alanlara harcamak zorunda kaldı. Sonuçta Türkiye de bir yere geldi ama Güney Kore olamadı.
Ancak altyapı sağlam. Politikalar doğru belirlenip kaynaklar doğru yönlendirilirse Türkiye ikinci yüzyılında parlayan yıldız olabilir. Depreme hazırlık ve iklim krizine karşı yeşil mutabakat için yapılacak dönüşümlerin bu hamleler için fırsat olabileceği belirtiliyor.
Paylaş