Paylaş
Tiryakiler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı ve EBSO Meclis Başkanı Mehmet Tiryaki, fabrikayı dolaşırken bir fotoğrafın önünde durdu. En zor doğa koşullarında yarışların yapıldığı dünyaca ünlü Dakar rallisinde çekilmiş bir fotoğraftı bu. Çölde şaha kalkmış bir kamyon, kum tepelerini aşmaya çalışıyordu. Aracın üzerinde yer alan isimlerden biri İzmir’de sanayide yakından bilinen bir marka, TİRSAN’dı. Tiryaki, otomotiv sektörü için büyük prestij olan bu yarışlara katılan Rus Kamaz kamyonlarının dünya birinciliği, ikinciliği ve dördüncülüğü olduğunu ve bu araçların yapımında kullanılan şaftların tamamının TİRSAN tarafından üretildiğini söyledi. Motorun gücünü tekerleklere aktaran şaft, bir aracın can damarı. Motorla diferansiyel arasındaki bağlantının kopmaması için, her türlü yol koşullarına uygun sağlam şaftlar aracın emniyeti açısından büyük önem taşıyor.
Volkswagen, Iveco, Ford gibi dünya devleri, TİRSAN Kardan’ın Manisa Organize Sanayi Bölgesi’ndeki fabrikalarında üretilen şaftları kullanıyorlar. Ama, Mehmet Tiryaki ve Genel Müdür Cihanser Ertunç İçin bu şirketlere yapılan satıştan çok, rakipleri olan dünya devlerinin ürünleri yerine TİRSAN şaftlarını tercih etmeleri önemli. Son olarak Volkswagen, Amorok markasıyla ürettiği hafif ticari aracı için, dünyanın en büyüğü Amerikan DANA yerine TİRSAN’ın ürünlerini tercih etmiş. Böylece yıllık 140 bin adet siparişle TİRSAN şaftlarının, Volkswagen’in Almanya ve Arjantin’deki fabrikalarına yolculuğu başlamış.
Teknoloji kazandırdı
Genel Müdür Ertunç bu gelişmeyi, “Dünya devlerine kafa tutuyoruz. DANA gibi dünyanın her yerinde fabrikaları olan bir Amerikan firmasının siparişlerini elinden alıyoruz” diyerek gururla anlatırken, TİRSAN’ın sahibi Tiryaki bu zaferi şöyle yorumluyor:
“Volkswagen ihaleye çıktığında dünyada bu işi iyi yapan bütün firmaları çağırıyor. Bizi de rakibimiz DANA’yla birlikte davet ettiler. Kazanan biz olduk. Bizim için önemli olan, 100 yıllık geçmişi bulunan firmalardan bu işi kapabilmek. Fiyatın iyi olmasından çok, teknolojik üstünlüğümüzle bu siparişleri aldık. Böyle üstünlükleri olan bir şaftı üretebilmemizin bize verdiği güven ise her şeyden önemli. Bu özgüven kazanılınca Volkswagen’e de satış yapılıyor, bir başkasına da... Her global müşteri bir diğer global müşteriye referans oluyor.”
Rusya’ya fabrika kurdu
Bu yıl 152 milyon TL olan cirosunu yaklaşık yüzde 50 artırarak 250 milyon TL’ye çıkarmayı hedefleyen TİRSAN KARDAN, senelik 500 bin adet olan şaft üretimini de ikiye katlamaya hazırlanıyor. Üretiminin yüzde 65’ini ihraç edecek firmanın bir başka büyük projesi ise Iveco Daily ile yaptığı anlaşma. TİRSAN bu dünya devi için de yılda 125 bin şaft üretecek. Şaft dışında yılda 600 ile 700 bin adet üretimi yapılan parçaların 500 bin adedi ise Amerika’ya, bir başka yedek parça devi Meritor’a gidiyor. Mehmet Tiryaki, bir yıl önce Rusya’da kurdukları şaft fabrikasındaki işlerin iyi gittiğini, oranın da parlak bir geleceği olduğunu söyleyerek, “Eğer bu işteki başarılarımızla özgüvenimizi kazanamasaydık Rusya’ya fabrika kurmayı hayal bile edemezdik. Özgüven her yerde çok önemli. Sanayide de önemli, kişilikte de” diyor.
Sıçrama noktasında
Otomotiv’in tarihçesi, 1960’larda montaj sanayi talimatnamesi ve yurt dışıdan ithal yerine içeride üretmeyi amaçlayan ithal ikamesi politikasıyla başladı. İlk yerli otomobil Anadol’un 1964’te üretimi ve BMC’nin kuruluşu otomotivin ilk temel taşları oldu. Aradan geçen 40 yılda altyapı çok gelişti. Tiryaki, Türk otomotiv yan sanayi için güzel günlerin daha yeni geldiğini belirterek, “Türk otomotiv yan sanayi artık kopya eden değil, taklit edilen bir sanayi haline geldi. Biz Amorok işini aldıysak, rakibimizden daha iyi bir ürünü teklif edebildiğimiz için aldık. Bu Türk otomotiv yan sanayi için de önemli. Türk otomotiv yan sanayinin sıçrama noktası yeni geldi. Çünkü artık özgüvenimizi kazandık” diye konuşuyor.
Yedek parça çarşısından doğan sanayiciler
Yıllardır Basmane’de koca bir çukur halinde bekleyen eski İzmir Otobüs Garajı ile Bitpazarı arasındaki yedek parça dükkanları birçok sanayicinin doğum yeri olmuş. İnci Holding’in kurucusu Cevdet İnci, CMS Jant ve Cevher Döküm’ün kurucuları enişte kayınbirader Tonguç Ösen ve Hüseyin Özyavuz, Beşer Balata’nın sahibi Sebahattin Beşer bunlardan bazıları. TİRSAN’ın kurucusu İsmail Tiryaki de çarşının sakinlerinden biriymiş. Kütahya Simav’da 1946’da tamirciliğe başladığında, baba mesleği çiftçi olmadığı için babası, “Bu adam olmaz” diyerek çok kızmış. Önce tamirhane sonra yanına yedek parça dükkanı derken Simav’a sığamayan İsmail Tiryaki, 1950’de İzmir’in yolunu tutmuş. Yerli malı civatanın bile üretilemediği o yıllarda bugünkü Tanık Otel’in altındaki dükkanda Japon malı yedek parçalar satılırmış. Ama o yıllar Japon mallarının en kalitesiz olduğu yıllar. Lisede her gün derslerden sonra dükkana gelen Mehmet Tiryaki’ye babası, “Bunları biz neden burada yapamıyoruz” diye sormaya başlar. Sonra önce bazı bölümleri dökümcülere fason yaptırılarak başlayan üretim denemeleri giderek imalata dönüşür. Ardından 1970’li yıllarda 1. Sanayi Sitesi’nde bir torna atölyesi gelir. O yıllarda bir komşularının, “İki tornayla sanayici mi olunur” sözleri İsmail Tiryaki’yi çok üzer. Türkiye’de kimsenin ihracatın ne olduğunu bilmediği o yıllarda, “Ben malın en iyisini yaparım, hem de dünyaya satarım” diyerek işe koyulur. Bu vizyon ilk ihracatını 1982’de yapan, bugün ise dünya devlerinin lokmasını ağzından almaya başlayan bir sanayi kuruluşunu yaratır.
100 yıllık şirket yok
Ege Bölgesi Sanayi Odası Meclis Başkanlığı görevini de sürdüren Mehmet Tiryaki, Osmanlı’dan beri ihracatın merkezi olan İzmir’de 100 yıllık firma olmamasından yakınıyor. Tiryaki, “Vehbi Koç anılarında yazar. Cumhuriyetin ilk yıllarında İzmir’de Balcızade Hakkı Bey varmış. O zaman Türkiye’nin toplam ihracatının yüzde 25’ini tek başına yaparmış. Vehbi Bey, Hakkı Bey’in o dönemde kendisinden daha zengin olduğunu söylüyor ve o yıllarda ”İstanbul yansa İzmir yapar” diyor. O dönemde İzmir’in gücünün ne kadar fazla olduğunu görüyoruz. Düşünün, Koç’tan bile daha zengin olan bir aile bugün ortada yok” diyor. EBSO’ya kuruluşundan beri 25 bin firma kaydolmuş. Bugün bunlardan sadece 4 bin 900’ü faal. Firmaların varlıklarını devam ettirememelerinde maymun iştahlılığın da payı olduğun söyleyen Tiryaki, “Kendi işlerinde uzmanlaşıp Avrupa’daki gibi 100, 200 yıllık firmalar olacaklarına herkes her işi yapmaya kalkınca sonuç hüsran oluyor. Biz uzmanlık olarak şaft üretimini seçip buna yoğunlaştığımız için dünya markası olduk. Ege en azından zeytinyağında dünya markası çıkarması gerekirdi” diye hayıflanıyor.
Paylaş