Paylaş
Deney yapar ve elde ettiğim sonuçların nedenlerini bulmaya çalışırım” demiş. Ampulde kullanılan filamenti buluncaya kadar tam 1600 değişik maddeyi incelemiş ve deney yapmış. Bunların arasında Hindistan cevizi lifinden balık oltasına, hatta arkadaşının sakalından kopardığı bir kıl parçasına kadar akla gelebilecek her madde varmış. Sonunda fosilleşmiş bir bambu, ilk lambanın filamenti olmuş. Edison 1879 yılı yılbaşı akşamı, ABD’de New Jersey’deki laboratuvarında ilk ışığı yakarak dünyada elektrik çağını başlatan büyük buluşunu göstermiş.
Ege Üniversitesi’nin yeni Ar-Ge merkezinin hizmete girmesiyle ilgili haberi okurken, aklıma araştırmalarını tam 40 bin sayfa el yazması notlarında toplayan Edison’un hikayesi geldi. Araştırmalar, yeni icatlar ve buluşlar dünyanın, ülkelerin, kentlerin kaderini değiştiren olaylardır. Türkiye’nin milli gelirinden Ar-Ge’ye ayırdığı pay hala gelişmiş ülke ortalamalarının çok altında olsa bile, İzmir’de son yıllarda özellikle üniversitelerde bu alanda yapılan yatırımlar umut verici. Ege Üniversitesi’nin açtığı yaşam bilimleri ve sağlık alanı başta olmak üzere katma değeri yüksek ürünler geliştirme amaçlı Mercan Ar-Ge merkezi bir süre önce Dokuz Eylül Üniversitesi’nin açtığı uluslararası bidomediçine ve Genome Enstitüsü gibi merkezler çok önemli gelişmeler.
Yine de dev şirketlerin cep telefonu kamerasının sadece merceğini geliştirmek için 800 mühendis çalıştırdığı bir dünyada yaşıyoruz. O nedenle Türkiye’deki yatırımlar henüz kuluçka devresinde gibi görünüyor. Her şeye rağmen adımların hızlanması önemli.
Kopan parmakları yapan makine
Nitekim teknolojik gelişmelerden yararlanma isteğinde Türk insanının hayli ön sıralarda olduğu dikkat çekiyor. Örneğin dünya sanayinde yeni bir devrim olarak kabul edilen üç boyutlu yazıcı (3D) teknolojisinin yayılma hızında Türkiye’nin hayli hızlı olduğu belirtiliyor. Bozulan çamaşır makinesinin dişlisinin kopyasının evdeki bir üç boyutlu yazıcı ile yeniden yapılabileceği, kopan parmakların yenilerinin üç boyutlu yazıcı ile yeniden üretilebildiği, kısaca akla gelen her ürünün yeniden ve sadece birkaç bin dolarlık makinelerle yapılabildiği yeni bir döneme girdi dünya.
Zaten girişimci bir ruha sahip Türk insanı bu teknolojiyi hemen benimsemiş ve pek çok ülkeye göre 3 D ile yapılan işlerin sayısı hızla artmaya başlamış. Ancak bu teknolojinin esas kullanımında önemli olan tasarım ve ürün geliştirmek.
Sağlık alanında çok sayıda üniversite ve hastanesi ile özel bir yeri olan İzmir, 3D gibi teknolojileri fırsata çevirip geliştireceği tasarımlarla neden sağlık alanında dünyada yeni bir çekim merkezi haline gelmesin...
Paylaş