Paylaş
Böyle örnekler giderek artıyor. Geçen hafta Hürriyet’in ekonomi sayfalarında yer alan bir yazı, eğitimli, orta ve üst düzey yönetici pozisyonundaki kişiler arasında İzmir modasının hızla yayıldığını gösteriyor. RealtyCo danışmanlık şirketinin başkanı röportajda “Ankara’dan 2, İstanbul’dan 4 holding için İzmir’de yer arıyoruz. İzmir çalışanların en çok yaşamak istedikleri şehir. Son dönemde çok sayıda beyaz yakalı İzmir’e taşındı” demiş.
MAGANDAYIM AMA PARA BENDE
Aslında İzmir’e beyin göçünün hızlanmasına şaşmamak gerek. Artık İstanbul’da beyefendiler değil, lüks arabalarının arkasına ‘Magandayım ama para bende’ diye yazanlar çoğunlukta. Zaten trafikten ve sürekli kavga halinde yaşamaktan İstanbul’un tadını alamaz hale gelmiş aklı başında insanlar, paranın bilgiden, görgüden, kültürden daha değerli olduğu bu kentten kaçmaya çalışıyor.
Bir Avrupa kenti tadındaki İzmir ise herkese güven veriyor. Kimsenin birbirinin giydiğine, yemesine içmesine karışmadığı, insanların kavga değil huzurlu bir şekilde yaşamak isteyenleri İzmir çekiyor. Üstüne üstlük konserden, baleye, resimden, spora modern bir kent yaşamının tüm imkanlar İzmir’de var. Monaco’yu ayağına getiren Karşıyaka gibi bir basketbol takımı, Süper Lig’de giderek daha çok göz dolduran Göztepe var.
En fazla bir saatte Alaçatı, Çeşme, Foça, Urla, Seferihisar, Kuşadası biraz daha gidince Marmaris, Fethiye, Didim, Bodrum gibi insanların bütün bir yıl hayalini kurdukları tatil beldelerinin günü birlik mesafede olması ise İzmir’in bir başka cazip yanı.
Saat başı uçak seferleri ve bu yıl içinde İstanbul’a kara yoluyla bile 3,5 saatte ulaşılabilecek olması ise İzmir’e beyin göçünü teşvik eden bir başka etken.
İZMİR KENDİNE BENZETİR
Ancak, İzmir sadece beyaz yakalı değil, her tür insanın ilgisine çekiyor. İstanbul’un başına geleni yaşamaması için epey çaba gerek. Aslında dışarıdan gelenleri kendine benzetmesiyle ünlü İzmir, magandaları da hizaya getirebilir. Bu da her şeyin para olmadığını, böyle düşünenlerin yalnız kalacağını gösterecek günlük yaşamdaki uygulamalarla olur. Ve tabii ki, yerel yönetimlerin, yoğun göç alan bir kentte izlenmesi gereken politikaları belirleyecek bilimsel çalışmalarıyla.
Paylaş