Paylaş
Hiç çekinmeden “Türkiye tarihinde böyle talan görmedi” diyormuş İzmir’deki en eski AKP’lilerden biri. O konuştukça “Yerin kulağı var aman başına bir şey gelmesin. Bu arada bizim de başımız yanmasın” diyerek konuyu değiştirmeye çalışıyorlarmış komşuları ama nafile. Ankara’ya verip, veriştiren kişi Abdullah Gül, Babacan gibi AKP’lileri seviyormuş ve büyük bir özgüvenle lafını esirgemiyormuş.
Kuruluşundan beri AKP’ye en üst düzeyde destek verenlerin bile kafasının çok karışık olduğu bir seçime gidiyoruz. Ama oy verseler bir türlü, vermeseler bir türlü. Bir yandan bugünkü yönetime ve Başkanlık sistemi için diretenlere ders vermek istiyorlar, bunun da yolu iktidar partisinin oylarının ciddi bir şekilde düşmesi. Böylece seçimlerden sonra hesap sorulup, AKP’nin kendi içinde büyük bir değişime zorlanabileceği düşünülüyor.
Ama öte yandan “Ya iktidar elden giderse sonrası ne olur?” kaygısı zihinlerini kemiriyor. “Cumhurbaşkanı bile tehlikeyi gördü. Her gittiği yerde, koalisyon hükümetinin ülkeyi yoksulluğa, sefalete götüreceğini söylüyor. “ diyorlar. İktidarı muhaliflerden oluşacak bir koalisyon hükümetine kaptırmak demek AKP’liler için gerek özel, gerek iş hayatında yıllardır kurulan dengelerin alt üst olması, her an yeni hükümet yanlılarının hışmına uğrama ihtimalinin ortaya çıkması demek.
Yani tam bir “Kırk katır mı? Kırk satır mı?” durumu var.
CHP mi , HDP mi?
Gelelim muhalefet cephesine. CHP’nin iktidar olursa, ekonomi yönetimini Türkiye’yi 2001 krizinden çıkaran Kemal Derviş’e vereceğini açıklaması büyük bir güven verdi. Özellikle iş dünyası çok rahatladı. Geçmiş seçimlerde AKP’yi alternatifsiz gördüğü için mecburen oy verenler şimdi gönül rahatlığıyla CHP’ye oy verebilecek. “Zaten Türkiye’yi Avrupa Birliği’yle, ABD ile kavgalı hale düşüren dünyadan izole eden AKP yönetiminin ülkeyi bundan sonra nereye götüreceği belli değil. CHP ise Kemal Derviş gibi dünyada saygınlığı olan Türkiye’ye kredi akışını sağlayabilecek biriye çalışacak. Sadece bu bile oy vermeye yeter” diyorlar.
Ama zihinlerdeki o soru CHP’ye oy vereceklerin de aklını kemiriyor; “Ya HDP barajı geçemezse. Barajı geçemeyecek HDP’nin oyları AKP’ye geçtiğinde başkanlık sisteminin yolu açılırsa?”. Şu anda pek çok kişi bu açmazın içine sıkışıp kalmış durumda. HDP’yi sadece Selahattin Demirtaş’tan ibaret görmeyenler PKK’yı, İmralı’yı, Kandil’i düşündüklerinde oy verip kendi elleriyle yeni maceralara yol açacaklar endişesini taşıyorlar. Diğer yandan HDP barajı geçemezse neler olacağını da düşünmek bile istemiyorlar.
Yani tam “Kırk katır mı ? Kırk satır mı?” durumu.
Ama en kötüsü de insanların gönül rahatlığı içinde istediklerine oy verme yerine “Şu olursa bu olur hesaplarıyla” kendilerini istemedikleri birilerine oy verme mecburiyetinde hissetmeleri. Böyle bir seçime özgür seçim denemez.
Ama yüzde 10 barajı olmasa bu sıkıntıların hiç biri olmazdı. Benim oyum barajı indirip seçmeni özgürlüğüne kavuşturacaklara.
Paylaş