Devir sahip olma değil, kiralama devri

Dünya değişiyor, hem de hızla, baş döndürücü bir şekilde. Son teknolojiyle birlikte hem hayatımız kolaylaşıyor, hem de bilgiye erişimimiz çok daha kolay ve hızlı bir hale geliyor. Önceleri satın aldığımız herhangi bir 'şey'in mutlak sahibi olmayı isterken, artık kiralamayı tercih ediyoruz. Evet... Yeni bir jenerasyon geliyor ve artık birçok şeyi sahip olmaktan öte sadece kiralayacağımız bir devire adım atıyoruz.

Haberin Devamı

Çok değil, 15-20 sene öncesine kadar filmleri, MP3'leri satın alır, sanatçıların albümlerinin çıkışını bekleyerek bir dükkana gidip satın alma yoluna giderdik. Ancak Spotify ve Apple Music gibi müzik platformları bakış açımızı tamamen değiştirmeye başladı. Spotify, uygun bir ücret ile kullanıcılardan aylık bir ücret karşılığında tüm müzik arşivini kullanıcıya sunuyordu. Bunun ilk etapta yerleşmesi kolay olmadı; ancak müzik parçalarına tek tek para verip dinlemektense uygun ücreti ödeyerek tüm arşivin elinin altında olma fikri ağır basmaya başladı. Ve bugün gelinen noktada Spotify'in milyonlarca üyesi bulunuyor. Apple Music'in de Spotify'dan geri kalır yanı yok. 

Benzer şekilde televizyonlar da son teknolojiye uydu, akıllandı. Akıllı televizyonlar, bildiğimiz standart yayıncılığı değiştirmeye başladı. İnternet üzerinden dizi, film izlemeye başladık. Derken Netflix ortaya çıktı; Spotify'da olduğu gibi aylık bir ücret karşılığında hem bu platformun özel yapımlarını izleyebiliyoruz, hem de tek tek yapımları satın almak zorunda kalmıyoruz. Aylık ücret ödendiği sürece tüm arşiv kullanıcıların elinin altında. Netflix, bu başarıyı yakalayınca Amazon, Disney başta olmak üzere pek çok dev şirket bu alana yatırım yapmaya başladı; internete özel proje geliştirmeye başladılar. Digitürk de benzer şekilde filmleri satın almak yerine kiralama yolunu izleyicisine sunuyor.

Haberin Devamı

Ancak kiralama akımı bununla sınırlı kalmayacak elbette. Adobe'un 999 dolara verdiği bir yazılımı düşünün. Şirket, kullanıcılardaki bu tutum değişikliğinin satışlarına olumlu yansıması için özel bir çalışma yürütüyor ve bu fiyat yerin aylık 19.99 dolar karşılığında söz konusu yazılımını kullandırmaya başlıyor. Hem de yazılımın sürekli güncel kalma garantisiyle. Kullanıcının en büyük kozu ise istediği zaman bu abonelikten çıkabilmesi. Yani bir şeye sahip olmayan kullanıcı, o yazılıma veya platforma kendini bağımlı hissetmiyor ve tercihini daha rahat bir şekilde değiştirebiliyor ve maliyet kullanıcılar için çok daha düşük. 

Haberin Devamı

Aynı şekilde Nike'ın da benzeri bir pilot çalışması bulunuyor. Şirket, 6-9 yaş aralığındaki çocuklar için satın alınan ayakkabılara aylık abonelik uygulaması getiriyor. Yani çocuğunuz için alacağınız ayakkabıya 20 dolar veriyorsunuz, ama bu ayakkabıyı Nike her sene çocuğunuz büyüdükçe ya da ayakkabı eskidikçe değiştiriyor. İyi fikir gibi görünüyor. 

Peki kiralama yöntemi şirketlerin satış hacmini nasıl etkiliyor? Adobe'un 999 dolara verdiği yazılımdan elde ettiği gelir ilk etapta elbette kiralama yöntemine göre yüksek kalıyor. Ancak abone sayısının artması ve düzenli ödemelerin yapılması da bu şirketlerin kısa vadede değil, uzun vadede kârlı hale geleceğini ortaya koyuyor. 

Haberin Devamı

Aynı şekilde operatörlerin şimdilik kurum çalışanlarına telefon kiralama dönemini başlattığını da biliyoruz. 

Evet dünya, artık sahip olmak değil, kiralamak istiyor ve yakın gelecekte arabalarımız dahil pek çok şeyi sadece kiralayacağız. Bu bize özgürlük sağlarken, tercihimizi değiştirdiğimizde bunun maliyeti bize çok daha düşük seviyede olacak. 

Şimdi size soruyorum: Bir yazılıma 500 dolar para vererek sahip olmak mı istersiniz yoksa 19 dolara kiralamak mı? Seçim sizin...

Yazarın Tüm Yazıları