Paylaş
Malum gündem ağır meseleler üstünden ilerliyor. Yok korkmayın, nasıl mutlu olunur üzerine ahkam kesen bir yazı değil bu. Bir kalkınma göstergesi olarak mutluluk üzerine bir yazı. Bizim mutsuzluğumuzun sebepleri üzerine bir yazı... Tabii ki verilerle…
Mutluluk bir kalkınma göstergesidir!
2012 yılında Birleşmiş Milletler’in mutluluk kavramını toplumsal gelişme endeksine alma girişimiyle birlikte, başta OECD ve Dünya Bankası olmak üzere pek çok ‘kalkınma’ odaklı kurum artık bir ülkenin gelişmişlik seviyesini sadece ekonomik göstergelerle değil, kişilerin yaşam kalitesi, yani huzur ve mutlulukla da ölçüyor. Bu bağlamda her yıl Mart ayında Dünya Mutluluk Raporu ve Endeksi yayınlanıyor. 2017 raporu geçen hafta çıktı. Oldukça detaylı analizlerle hazırlanmış 188 sayfalık bu rapora şu linkten ulaşabilirsiniz.
155 ülke arasında 69. Sıradayız
Dünya Mutluluk Endeksi, her katılımcı ülkede yaklaşık 3000 kişilik temsili bir örneklemden toplanan verilere dayanıyor. Katılımcılara hayatlarını 10 basamaklı bir merdivende 0 ‘en berbat’ 10 ‘en şahane’ olacak şekilde değerlendirmeleri isteniyor. Veriler 2014-2015 döneminde toplanmış. Merakınızı gidermek için hemen söyleyeyim. Dünyada en mutlu 50 ülke arasında maalesef yokuz! Türkiye 155 ülke arasında mutluluk bakımından 69. sırada yer alıyor. Tabloda bizim etrafımızdaki ülkeleri görebilirsiniz. Norveç, Danimarka, İzlanda, İsviçre, Finlandiya gibi kuzey ülkeleri dünyanın en mutlu insanlarının; Burundi, Tanzanya, Suriye, Rwanda ve Yemen gibi ülkeler de en mutsuz insanların yaşadığı yerler.
Bir ülkedeki mutluluğu belirleyen 6 faktör nedir?
Bu araştırmada benim ilgimi çeken nokta, mutluluğu belirleyen faktörlerin de hesaba katılmış olması. Ülkeler arası mutluluk seviyesi farkını şu 6 faktör açıklıyor: Kişi başı milli gelir, sağlıklı ömür beklentisi, kişisel kararların özgürce alınabilmesi, güven (Devlet ve iş dünyasında yolsuzluğun olmaması şeklinde ölçülmüş), sosyal destek (Sıkıntıya düşünce dayanacak bir kişinin olması şeklinde ölçülmüş), ve yardımseverlik (Son zamanlarda yapılan bağışlarla ölçülmüş). En mutlu 10 ülke bu 6 kategorinin hepsinde en yüksek puanı alıyor. En mutsuz 10 ülke ise her bir kategoride yerlerde sürünüyor.
Para ve sağlık mı özgürlük ve dayanışma mı?
“Türkiye neden dünyadaki en mutlu 50 ülke arasında yok?” sorusuna pek çoğunuz muhtemelen ekonomik gerekçeler gösterecektir ama durum hiç de öyle değil. Fakirlik, tek başına mutsuzluğu açıklamıyor. Hatta raporda benim en çok ilgimi çeken analiz tam da bu tezi test etmiş. Sonuç ilginç. Bir ülkenin ekonomi hatta sağlık alanında yapacağı iyileştirmeden ziyade toplumsal hayatta yapacağı iyileştirmeler o ülkedeki mutluluğu daha çok artırıyor! Yani, insanları özgür bırakıp yurttaşlar arasındaki güven ve dayanışmayı artıran ülkeler, yurttaşlarına ekonomik ve sağlık yatırımı yapan ülkelerden daha fazla mutluluk sağlıyor. Hatta şöyle bir hesap var: Kişilerin dara düştüğünde destek alacağı kişilerin sayısını artırmak, en fakir 3 ülkede kişi başı milli geliri 16 kat artırmaya (Yani 600 dolardan 10 bin dolara çıkartmaya) denk geliyor! Parasız mutluluk mümkün ama başınız derde düştüğünde sırtınızı dayayacağınız biri olmadan multu olunmuyor.
Oturup ince şeyleri düşünmeye başlamanın zamanı!
Yol Ayrımındaki Türkiye kitabımda verilerle gösterdiğim üzere özgürlükten korkuyoruz, birbirimize güvenmiyoruz, bize benzemeyene düşman kesiliyoruz. Öyle olunca da G20 ülkesi olmakla övünüyor ama eğitim becerilerinde, kişi başı milli gelirde ya da mutluluk seviyesinde dünyada ilk 50 ülke arasında yer alamıyoruz. Çünkü bu alanlarda ilerlemek için oturup ince şeyleri düşünmek gerek. Öyle...
Paylaş