Paylaş
En son katliamdan sonra yaşanan vurdum duymazlığa isyan ederken merak ettim: Bu kadar duyarsız, bu kadar merhametsiz olmak doğal mı?
FARELER VE İNSANLAR
Chicago Üniversitesi’nden meslektaşım Peggy Mason ve ekibinin fareler üzerinde yaptığı ilginç bir deney var. Fareler üzerine deney yapılması, insanı daha iyi anlamak için. Dünyanın en önemli bilimsel yayını olan Science’da yayınlanan çalışma “fareler ve insanlar” denklemini değiştirecek nitelikte. Deney çok basit: Araştırmacılar iki fareyi alıp birini dışarıdan kapısı açılabilir şeffaf bir hücreye hapsetmişler, diğerini ise hücrenin etrafında serbest bırakmışlar. Serbest fare hücre hapsindeki fareyi görüyor ama herhangi bir şey yapması gerekmiyor. Araştırmanın ilk bulgusu şu: Hücre hapsinde bir fare olunca serbest gezen farede huzursuzluk ve stres artıyor. Yani hiç tanımadığınız biri de olsa ötekinin acı çekmesine şahit olmak huzur bozuyor. Ama asıl bulgu bu değil...
ACI ÇEKENE YARDIM DOĞAMIZDA VAR!
Araştırmacılar deneyi birkaç defa tekrarlayınca çok daha farklı bir şey oluyor: Serbest fare birkaç tecrübenin ardından, hiçbir ödül ya da öğrenme mekanizması olmadan kapıyı açmayı keşfediyor. Araştırmayı yürüten ekipten Dr. Bartal’ın açıklaması önemli: “Biz bu fareleri hiçbir şekilde kapıyı açmak için eğitmiyoruz. Bu konuda hiçbir ön tecrübeye sahip değiller ve bu kapıyı açmak hiç de kolay değil. Ama ne zaman hücreye bir fare tıksak, dışarıdaki fare önce huzursuz oluyor sonra deneme yanılma yoluyla bıkmadan usanmadan kapıyı açmanın bir yolunu buluyor.”
YARDIM, HİÇBİR BEKLENTİ OLMADAN YARDIM!
Araştırmacılar “Acaba fareler gerçekten karşılıksız bir empati ile mi yoksa hücredeki fareyi çıkartarak kendilerine sosyal bir fayda sağlamak için mi kapıyı açıyor?” sorusuna da yanıt aramış. Bu tezi test etmek için de hücredeki farenin kapısı açıldıktan sonra onu doğrudan deney ortamından uzaklaştırmışlar. Buna rağmen dışarıdaki fare her seferinde yine yardım etmeye, kapıyı açmaya devam etmiş. Sosyal bir fayda ummadan!
RÜŞVET YEMEYEN FARELER!
Araştırmanın devamı çok daha ilginç. Acaba dışarıdaki fareye bir rüşvet verilse o fare yine yardım etmek ister mi? Araştırmacılar bunu ölçmek için yukarıdaki deney ortamına birbirinin aynısı iki kafes koymuşlar. Birinci kafese bir fareyi hapsetmişler, ikinci kafese ise farelerin çok sevdiği çikolata kırıntılarını koymuşlar. Şimdi sorayım: “Sizce dışarıdaki fare hangi kafese yönelmiştir?” Tahmin ettiniz! Serbest fare çikolatayı daha çok tercih etmemiş ve yine gidip hücredeki fareyi kurtarmış. Araştırmacılar dışarıdaki farenin önce çikolatayı yiyip ardından diğer kafesteki fareyi kurtarabileceğini ama bunu yapmadığını ve hatta serbest kalan fare ile çikolatayı paylaştığını biraz da şaşkınlıkla ifade ediyor.
DOĞAL OLUN, ÖTEKİNİN DERDİYLE HEMGAM OLUN!
Özetle, empatinin, ötekine karşılıksız yardımın biyolojik bir temeli var. Biz bu temel üzerine başkalarının acısını görünmez kılan dinsel, ırksal, siyasal duvarlar örersek ancak huzurumuzu kaçırmayı başarırız. Çünkü başkalarının acısını paylaşamayan, sevinci ve huzuru da çoğaltamaz.
Paylaş