Paylaş
İki farklı üniversiteden iki bilim adamı ortak bir çalışma yapmışlar. “Milli paranoyamızın karşılığı nedir” sorusuna bilimsel bir cevap aramışlar.
58 ilden, ortak demografik yapımıza denk gelen 1.509 kişiyi dikkatle sorguya çekmişler. Aldıkları cevaplara göre bizim ahalinin yüzde 85’i yabancıya hiç güvenmiyor. Bu her on kişiden sekiz buçuğu diye de ifade edilebilir.
Lakin insan kısmı kebap gibi buçuklu tarif edilmeyeceğinden biz onu “Her yirmi kişiden on yedisi” diye düzeltelim.
* * *
Günlük hayatımızda “Babana bile güvenme” nasihatini sık duyarız. Bu deyiş midesiyle düşünen ahalimizin dilinden düşmez. Bunun siyasal düzlemdeki karşılığı “Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur” şeklindedir.
Kanaat önderlerimiz, siyasetçilerimiz, akil adam geçinenlerimiz bunu her fırsatta destekler. Bunu anlatan çok da atasözümüz vardır.
Ne var ki her konuda birbirinden 180 derece farklı özdeyiş icat eden atalarımızı şahit göstermek bana pek akıllıca gözükmüyor.
HER TELDEN ÇALAN ATALAR
“Eğri otur doğru söyle” diyen de bizim atamız, “Vardığın ev körünse, gözünü yum öyle otur” deyip araziye uyma tavsiyesi veren de bizim atamız.
Bereket versin bizim ahali atalarının lafını dinleme konusunda pek gevşek.
“Dayınla dağı gez, emminle bağı gezme” deyip akraba içinde ayrım yapan, evladın ana tarafıyla baba tarafını birbirine düşürmeyi planlayan ataya uyulsa “kardeş kavgası için” bahaneye ihtiyacımız olmazdı.
İşine geldiğinde “Bir elin nesi var, iki elin sesi var” diyerek birlik ve beraberliğin altını çizen atalarımız, işine gelmediğinde “İki koçbaşı bir kazanda kaynamaz” veya “İki babalı çocuk takkesiz gezer” gibi laflar düzüp bireyselliği tavsiye etmiş.
O halde ne yapacağız? “Sözüne güvenilmez” ataların sulbünden gelmiş olduğumuzdan boş lafa kulak asmayıp gerçeklere bakacağız.
Elimizdeki araştırma da böyle bir gerçek işte.
İki seçme akademisyenimiz Profesör Dr. Ersin Kalaycıoğlu ile Profesör Dr. Ali Çarkoğlu’nun ortak çalışmasına göre insanımızın yüzde 75’i yabancıların bizden yararlanmak için fırsat kollayan insanlar olduğuna inanıyor.
* * *
Bizden önce kırk ülke daha benzer araştırmalar yapmış. Bu ülkeler “yedi iklim on dört âlem” dediğimiz dünya milletlerinin en gelişmişlerinden. Bizim insanımızın güvensizlik beyan ederken, onlar başka türlü konuşuyor.
Norveç’in yüzde 73’ü, Danimarka milletinin yüzde 77’si “Biz yabancılara güveniriz arkadaş” diyorlar.
Bu oran, elli küsur yıldır bizimle hasmane hayat yaşayan Kıbrıs Rum Kesimi’nde bile yüzde 69 olarak çıkıyor. Bizim yüzde 85’imiz ise “Onlara kulak asma” deyip içe dönmeyi tavsiye ediyor.
KENDİME GÖRE MAZERETİM VAR
Dış dünyaya açılmakta geç kalan, içine kapalı toplumların ortak refleksi budur. Kore savaşında ilk kez düşmandan esir almışlar. Mao’nun iki askerini yakalayıp getirmişler. Koca tugayın eratı “Komünist tutmuşlar, nasıl bir şey biz de görek” deyip seyrine koşmuş.
Bir yanımız yabancıya güvensiz, öbür yanımız bilmezlikten kaynaklanan merak içinde. Bize benzemeye çalışan yabancıları seyrederken ağzımız açık kalıyor. Yabancı gelinli damatlı dizilerin reyting rekoru kırması bundandır.
Araştırmanın sonuçlarını bu reflekslerimizle birlikte değerlendirirsek “sıfır sorunlu” veya “çok hasımlı” politikaların nasıl ortaya çıktığı daha iyi anlaşılır.
Ben yine de bu araştırmaya kuşku ile bakıyorum. Sebebi de araştırmayı yapan iki akademisyenimizin akademik unvanıdır.
Sabancı Üniversitesi Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi’nden Profesör Dr. Ersin Kalaycıoğlu ile Koç Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı ve Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim görevlisi Profesör Dr. Ali Çarkoğlu.
Unvanlarını oku oku bitiremiyorsun. Bu kadar uzun unvanı olanların lafına “bizden de olsalar” güvenemem arkadaş!
Paylaş