Paylaş
SİSTEM seksen milletvekilli HDP’yi kendinden saymıyor. Zaten biz de içlerindeki işleyişin nasıl olduğunu tam olarak bilmiyoruz. Bildiğimiz şey, orada kararların “Sazcı Başkan” tarafından tek başına alınmadığıdır.
Onu geçelim.
Geriye Ampul Partisi, Altı Kazık Partisi ve Kafaları Tokuştur Partisi kalıyor.
Birincisi, yani Ampul Partisi, on üç senedir iktidar. Tek söz sahibi ise tarafsız(!) Cumhurbaşkanı olarak Ak Saraylı Büyük Usta.
*
Büyük Usta, son kongrede partinin eskilerini tasfiye etti. Taş üstünde taş, omuz üstünde baş bırakmadı. Damatlarıyla, hısımlarıyla, akrabalarıyla, avukatlarıyla kendine göre bir huzur ortamı yarattı.
Tasfiye edilenlerden biri de Başbakanım, tebeşir kolu başkanım Ahmet Davutoğlu oldu.
Operasyon “paralel yapı” narkozuyla gerçekleştiğinden Davutoğlu’nun ruhu bile duymadı. Canı hiç yanmadı. Başbakan, partiden tasfiye edildiğini gazete haberlerinden “acısız bir şekilde” öğrendi.
SEN DÜŞÜRÜRSÜN
Sayın Davutoğlu tasfiye edildi ama yine de yetkileri tamamen bitmiş değil. Özene bezene hazırladığı parti meclisi listesi kuşa çevrilmiş olabilir ama o listenin fotokopileri hâlâ elinin altında.
Sayın Davutoğlu isterse o listenin fotokopilerini parmak kalınlığında kestirip, birbirine ekleyerek uçurtma kuyruğu yapabilir. Kimse de karışamaz.
Ak Saraylı Büyük Usta milletvekili aday listesini bizzat hazırladı ve Yüksek Seçim Kurulu’na götürmeleri için ellerine verdi. Sayın Davutoğlu’nun yanına da Bekir Bozdağ’ı kattı.
Hani Başbakanım, emanetçim Davutoğlu yolda listeyi düşürürse, Bekir Bey arkasını toplayıp sahip çıksın diye. Partinin Bülent Arınç’ın arkasından giden “aşırı ağlamacı kanadı” hemen laf çıkardı.
“Yolda o listeyle oynamasın diye Bekir Bey’i yanına kattı” dediler. Lakin bu dedikodular, başarıyla işleyen “tek seçmenli” parti içi demokrasinin başarısını gölgeleyemedi.
*
Tek seçmenli demokrasimizin diğer ayağı olan Kafaları Tokuştur Partisi içinde de işler farklı değildi. Yalnız kazan başka türlü fokurdadı.
Partinin kurucusu ve ideoloğu olan 27 Mayıs’ın kudretli albayının oğullarında, öteden beri bir Ampul Partisi sevdası seziliyordu. Küçük Oğlan babasının partisi varken öbür taraftan milletvekili bile olmuştu.
Devlet Bey bunu sezdiğinden büyük oğlana her zaman iltifat edip özen göstermişti. Misal, Büyük Oğlan makamına geldiğinde çayını bizzat söylüyordu. Çayın yanında püskeviti kendi eliyle ikram ediyordu.
HAYIRSIZ ÇIKTI
Partinin koli koli püskevitini yiyen Büyük Oğlan siyaseten hayırsız çıktı. Gitti Davutoğlu ile görüştü. O görüşmede artık ne ikram ettilerse “pasta mı yedi börek mi yedi, yediyse ne kadar yedi” orası bilinmiyor, hükümete girdi.
Devlet Bey de haklı olarak adını çizdi. Sadece onunkini değil, o sinirle eline aldığı listeden kendine eğri büğrü gözüken kim varsa adını karaladı. O gerginlikte bigünah Meral Akşener’in adı da “seçim zayiatı” listesine yazıldı.
Tek seçmenli parti içi demokrasimizin üçüncü ayağı olan Altı Kazık Partisi’nde işler böyle yürüdü. Partinin başında dikilen Mülayim Bakışlı Gözlüklü Şahsiyet aday listesini yine kafasına göre yaptı.
Bir önceki listeden firesi vardı. Temsil, Üsküdar’da belediye başkanlığını birkaç oyla kaybeden emekli müftüyü “Müminleri arkasına takıp bizim partiye getirsin” diye aday yaptı.
Sosyal demokrat müftünün gönlü Ampul Partisi’nde çıkmasın mı? Kendini daha fazla tutamadı, ilk ziyaretinde tuttu, Ak Saray’ı övdü.
*
Atilla Kart gibi, Umut Oran gibi partinin çalışkan ve sevilen isimlerini liste dışı bırakan Mülayim Bakışlı Gözlüklü Şahsiyet’in ne yapmak istediğini kimse anlamadı.
Ancak parti içi demokrasi “tek seçmenle” işlediğinden “tek oyluk iradesine” herkes saygı gösterdi.
Bize de üç seçmenli demokrasinin performansına hayranlık duyma şıkkı kaldı. “Ağaca çıkan keçinin dala bakan oğlağı gibi” gururluyuz.
İçimden “Beeeeeeee” diye melemek geliyor.
Paylaş