Paylaş
ADAMIN adını unuttum.
Ankara’da tanışmıştık.
Kaldığım otelin barında bir de yemek yemiştik.
O günlerde Süper Lig’deki ilk yılını yaşayan Ankaraspor’un etrafında “futbolcu menajeri” olarak geziniyordu.
Arjantinliydi, efsane Maradona’nın yaşıtıydı.
Sadece yaşıtı değil, Maradona’nın şöhret basamağını tırmandığı yıllardaki takım ve sefahat arkadaşıydı.
Kokaine onunla birlikte başlamıştı, yıllar sonra bırakmıştı.
Bırakma başarısı için de “Geçen hafta tam on dört yıl oldu” diye övünmüştü.
Futbolu bıraktıktan sonra bile arkadaşlığı devam ettirdiği Maradona ise bu işi tıbbı yardım alarak sonlandırmıştı.
Tabii sonlandırdıysa. Biz Maradona’nın kendi ifadesinin yalancısıyız.
İŞİNİ BİLMEZSEN..
ANKARA’da ne yaptığını sormuştum.
Ankaraspor’un transfer etmek istediği bir futbolcu ile arkadaşlığından dolayı gelmiş, ortamı sevmiş, altı aydır ülkemizdeymiş.
Futbolcu menajerliğine de burada başlamış.
Dört futbolcu satmış bizim işini bilen (!) kulüplerimize, bir milyon dolardan fazla da komisyon almış.
Bu işin nereden aklına estiğini sordum.
Beşiktaş’ın transfer ettiği Arjantinli Matias Delgado’yu gördükten sonra kafasında bir şimşek çakmış.
Kafada çakan şimşeğin mânâsı şu:
“Bunlar bu kadar iş bilmezse niye olmasın?”
Bunu açık açık da söyledi.
Daha ana yemeğe geçmeden dibine gelinen kırmızı şarap şişesi çenesini açmıştı.
Delgado kendi ülkesinin birinci liginde bile oynamamıştı.
Duyduğuna göre Beşiktaş’tan yedi milyon dolar almıştı.
O zaman bu işi kendisi niye yapmasındı?
Nitekim yaptı da.
Birkaç yıl içinde bizim takımlardan iki milyon dolardan fazla para toplayıp, piyasamızdan çekildi.
HESABI BİLELİM
BİZİM Hürriyet Spor müthiş bir gazetecilik işi yaptı.
Galatasaray’ın eski başkanlarından Adnan Polat’ı dobra dobra konuşturdu.
Adnan Bey futbolumuzun karanlık yüzüne fener tutarken, Galatasaray hakkında kimsenin tartışmadığı, bilmediği şeylerin altını çizdi.
En başta da adını yazmak istemediğim bir başkanın üç buçuk yıllık döneminde harcanan bir milyar dolara yakın paranın hesabını sordu.
O üç buçuk yıllık dönemin muhasebesi içinde efsaneler, krallar, padişahlar, imparatorlar da var.
Sadece bir transferi örnek olarak hatırlatayım.
“Bu çocuk geleceğin Messi’si” demişlerdi.
Getirdikleri yirmi yaşın altındaki bir siyahi bebenin takımına 10 milyon Euro bonservis bedeli vermişlerdi.
Menajerine de çuvalla para.
Oğlan Galatasaray’da oynayamadı.
Gevşek İspanya liginin “gol arsızı olmuş” sıradan bir takımına kiralandı.
Orada bile yedek kulübesi nöbeti bekliyor.
Bizim işini bilmeyen veya çok iyi bilen takımlarımızdan bir milyon Euro’nun üzerinde “komisyon” alan menajerler var.
Sanki Ronaldo’yu, Messi’yi getirmişler de Euro milyoneri olmayı hak etmişler.
Galatasaray’da ne zaman demokratik yapı yerle yeksan edilip, imparatorluk ilân edildiyse girin defterlerine bakın.
Onlarca futbolcunun dağ gibi paralarla alındığını, oynatılmadan ya bedava ya üç otuz paraya yollandığını görürsünüz.
UEFA Kupası’nı alan Galatasaray’ın yıldızlarını kaça sattıysak, daha fazla para ödeyip geri aldık.
4 milyon dolara sattığımız adamı “müşteri memnuniyetsizliğinden” iade etmek istediler.
Satıldı bir kere, demeyip 4,5 milyona geri aldık.
Çıktığı ilk maçta kendi kalesine iki gol atanı da geri getirip başımızın tacı ettik.
Afrika’dan Japonya’ya kadar, adı duyulmamış takımlardan her gelene çuvalla para döktük.
Geriye doğru bir eşelendiğinde Kimbilir neler görülecek.
Bilgiler Dursun Özbek Başkan’ın elinin altında.
Hesabını yaptırsın.
Galatasaray’ın son on beş senede “aracılara” ödediği paraların dökümünü çıkarsın.
Herkese ibret olacak bu bilgileri spor kamuoyu ile paylaşmak bile Dursun Bey için “Başkanlığın hakkını” vermektir.
Ayrıca devlet sırrı değil ya! Galatasaray üyelerinin ve tabanının bunları bire bir bilmeye hakkı var.
Paylaş