Paylaş
“Gazı keserlerse kessinler, biz de tezek yakarık!”Bakalım hükümet adamları bu ilham verici fikre sahip çıkıp “He kurban yakarık!” mı diyecek. Yoksa ellerini yukarıya açıp “Al Allah’ım kulunu, sen zapt eyle delini” diye duaya mı duracak?Tezek önerisi ciddiye alınmayan Erzurumlu için sorun yok. “Yakmazsan yakma, sen donarsın men değil” deyip İstanbullu gelini uyaran dadaş gibi işin içinden çıkar.
* * *
İstanbul’un güzel kızlarından biri Erzurum’a gelin gelmiş. Ortama alıştıktan sonra misafirlik için dışarıya çıkacağı tutmuş. Süslenip püslenmiş. Boynunda tilki kürkü olan şık mantosunu giyip çıkmış.Çarşının bir yerinde peşine bir delikanlı takılmış ve “Abla boynunda gulik var” diye seslenmiş. Gulik dediği tilki. İstanbullu gelin aldırmayınca “Boynunda gulik var” uyarısını tekrarlamış.Laf atıldığını sanıp sinirlenen gelin, oğlanı “Çek git başımdan, yoksa seni polise veririm” diye terslemiş. Oğlan da tehdidi omuz silkerek karşılamış:“Eyi eyi. Boynunu kırtarsa kırtsın (ısırsın). Mene ne?”
TEZEK NE OLA?
İstanbul’un gelini ile Erzurum’un yiğidini kendi haline bırakıp tezek meselesine gelelim.Yeni kuşaklar Google’a koşturmadan tarifi biz verelim. Tezek, büyükbaş hayvanın dışkısından yapılan bir yerel yakıttır. Mübarek sığır hacetini görür, malını doğaya bırakır.Köylü kızları onu toplar bir yerde biriktirir. Yazın sıcağında o dışkıyı saman kırtıkları ile karıştırıp, kare şeklinde tablet haline getirirler. Yan yana dizip güneşte kurumaya bırakırlar.Kuruduktan sonra bir yerde depolanan ve adına tezek denen nesneyi ocakta, tandırda yakarlar. Hem ısınır hem de üzerinde yemeklerini pişirirler.Osmanlı’nın son demlerinde Van’daki okullar kışa girerken yakıtsız kalmış. Vali hazretleri İstanbul’daki “Maarif Nezareti Celilesine” resmi bir yazı göndererek “yakacak parası” istemiş. Yakacak olarak da bölgede kömür bulunmadığından “tezek alınacağı” bilgisini, gönderdiği resmi yazıya eklemiş. İstanbul’daki nezaret kalemi tezeği bilemediğinden cevabi bir yazı yazmış.“Tezek nedir, bölgedeki miktarı ne kadardır? Enerji kalorisi kaçtır?”
* * *
Bunları bilecek ki şehre ne kadar yakacak parası göndereceğine karar verecek. İstanbul’un Anadolu gerçeklerinden bu kadar habersiz olması Vali Bey’in canını sıkmış. Postaneye koşup, bizzat telgraf makinesinin karşısına geçmiş ve İstanbul’a hak ettiği cevabı vermiş.“Tezek b..tur. Miktarı çoktur. Kalorisi yoktur.”
RUS POLİTİKASI
Bu yaşanmış fıkrayı, birkaç gün önce ebediyete intikal eden Hasar Pulur ustamız yeri geldikçe yazardı. Erzurum’un genci tezeği aklımıza düşürdü, bu vesile ile Hasar Pulur’u da anmış olduk.Ayrıca feraset sahibi olduğumuzdan bu işlere, İstanbul’dan bakmak başka, Erzurum’dan bakmak başka demeye de getirdik.Bu bizim Rusya ile ilk papaz olmamız değil. Birinci Dünya Savaşı’ndan önce aramızda başlayan soğuk harp de “dış politikamıza” eksen olmuştu.İttihatçıların sadrazamı Talat Paşa şaka yollu olarak “Bizim dış politikamız yoktur. Rus elçisi ne derse tersini yaparız” deyip bize neyin ayar verdiğini söylemiştir.Aynı Rusya, Kurtuluş Savaşı yıllarında bir numaralı müttefikimiz oldu. Taksim’in orta yerine diktiğimiz anıtın Harbiye’ye bakan cephesinde Atatürk, İnönü ve Çakmak ayakta, yan yana dururlar. Hemen arkalarında biri sivil diğeri üniformalı iki kişi görülür. Bunlar İkinci Dünya Savaşı’nın ünlü mareşali Varoşilov ile Kurtuluş Savaşı yıllarını Ankara’da geçiren diplomat Frunze’dir.
* * *
Kars ve Ardahan’a durduk yerde müşteri olan Stalin’in berbat ettiği ilişkileri Kosigin düzeltti, düzeltmek için de bize demir-çelik ve alüminyum tesislerini hediye olarak verdi.Doksanlı yıllardan sonra da can ciğer kuzu sarması olduk. Şimdi evlilik yoluyla bağlandığımız binlerce Rus gelinimiz var. Daha onlara kaynanalık yüzümüzü göstermedik.Putin’e karşı elimizdeki tek silah tarla domatesi değildir. Bizi “Rus gelinlere karşı kaynana gücünü” kullanmaya mecbur etmesinler.
Paylaş