Paylaş
Bodrum Torba Kavşağı ile Muğla’nın arası 105 kilometre..
Avram Bey Yokuşu’nu inip Muğla tabelasını takip edersen doğruca Yatağan yolundasın..
Bodrum’dan gelirken Milas girişindeki yokuşa adını veren Avram Galanti, doğma büyüme Bodrumlu ünlü bir tarihçi.. Abdülhamid’in de Mustafa Kemal’in de çok saydığı bir tarihçi olarak hâlâ pek çok çalışmasının ötesine geçilemedi..
İşte bu Avram Galanti, motor çağını ileri yaşlarda yaşamış.. Sezgili bir insan olarak “trafiğin canavar olduğunu” daha o yıllarda keşfetmiş..
Ne zaman Bodrum’dan çıkıp Milas’a gelse, ölümünden sonra adıyla anılan yokuşun başında hususi otomobilinden iner, şoförü arabayla gönderdikten sonra yokuşu yürüyerek tamamlarmış..
Böyle bir tedbir yürüyüşü sırasında, bir avare kamyoncu gelip yokuşu yürüyerek inen Avram Galanti’yi altına alıvermiş.. Adamcağız oracıkta can verirken, o bayırın adı da “Avram Bey Yokuşu” olmuş..
***
Avram Bey Yokuşu eskisi gibi başıboş.. Kaygan bir yolda tam gaz yapıp, savrula savrula inen sürücüler kendilerini Allah’a emanet ederken, büyüklerimiz tedbiri yokuşun bittiği yerde almış..
Yol düzleşiyor.. Sekiz yüz metre de üç ışık birden yol kesiyor.. Her seferinde 50 saniye.. Tali yoldan gelebilecek traktörleri de hesaba katmak (!) lazım.. O üç ışıktan sonrası kolay..
Araba otomatikse gaza da kendin basma.. Bir tuğla koy pedalın üzerine, sen bağdaş kur.. Araba kendi gitsin..
YENİ YOL DUBLE OLDU
Milas ile Yatağan arasındaki yol, dağ üstü olup, kıvrım kıvrımdı ve bir saatte ancak geçit verirdi..
Milletin adamı “Seyrek Bıyıklı Asabi Şahsiyet” buraya da atmış imzasını.. O yol otoban kıvamında duble olmuş.. Taş çatlasa yarım saatte aşıyorsun Hayber Geçidi misali dağları..
Televizyonda Oğuz Haktanır’ı karşısına dikip “Elimde anket sonuçları var.. Oy oranım bu hafta yüzde 57 olmuş..” diyen Resmi Cumhurbaşkanı Adayımız’ın Muğla’da ne işi var, çözmüş değilim..
Genel seçimde zaten buradan oy alamadı..
Partisinin il teşkilatı marifetiyle, kavga edilebilecek adam bulunamadığından, bir billboard fotoğrafına savaş açılmıştı..
Billboarddaki afiş epilasyon üzerineydi.. Yeni istenmeyen kıllarla mücadele kapsamında bir reklam afişi.. Afişteki kadının etekleri dizinin dört parmak üzerinde duruyordu..
Kadın da oturduğu yerde ayaklarını havaya diktiğinden afişi gören onu debeleniyor sanabilirdi.. Halbuki kadın debelenmiyordu.. Bacaklarını kıldan arındırdığı için sevincinden havayı tepikliyordu..
Ampul Partisi bu mutluluk billboardını “iffetsiz” bulduğundan mücadelesini bu noktada başlattı.. Kadın debelenmekten vazgeçmedi ama etek boyu bir karış uzatılarak, gıyabında iffetine sahip çıkıldı..
Sonuç mu? Muğlalılar, Ampul Partisi’ne değil de Altı Kazık Partisi’ne oy verdiler..
***
Resmi Cumhurbaşkanı Adayımız’ın seçime üç gün kala Muğla’ya geleceğini duyan biri ne düşünür?
Doğal olarak aklına çok sıkı çalıştıkları ve bu seçimde rövanşı alacakları gelir.. Nitekim beni de kışkırtan bu oldu.. Bodrum gibi güzellikler aleminde avarelik ederken, kalkıp “Göreceğim vardır..” diye Muğla yoluna düştüm..
Muğlalılar sakin, hatta mitingi sallamıyorlar bile..
Lakin “milletin adamının” peşine düşüp taaa buralara gelen polis ordusu çok heyecanlı..
Dağları taşları “Milletin adamı” sloganı ile dolduran Resmi Cumhurbaşkanı Adayımız’ı milletten korumak için teşkilatın yarısını seferber etmenin bin meali olmalı..
KONTROL NOKTALARI
Yatağan’dan Muğla’ya giden 26 kilometrelik yolda üç kez “trafik görünümlü” kontrol noktasına girdik..
Yolu kesen polisler araçların sürücülerine ve yolcularına bakıp “tipi kayık” biri arıyorlar.. O da olmadı tipi aşırı uyumlu bir paralel.. Araçta dikkat çekici bir hal yoksa; sürücü de yolcular da “sapı silik” kıvamındaysa devam et..
Değilse şöyle sola geç.. Bir iyice kurcalayalım sizi..
Muğla’yı sorarsanız 36 derece sıcaklığın yarattığı mahmurlukta.. Ayakta uyuyor mu, uyurken yürüyor mu belli değil..
Ne kadar kebapçı, pizzacı, pideci, cafe neyim varsa polis doldurmuş.. Polise kumanya olarak dağıtılan malzemeye burun kıvıranlar, nefeslerini buralarda köreltiyor..
Resmi Cumhurbaşkanı Adayımızın şahsi korumaları, yani Başbakanlık’a bağlı resmi polisler taaa Ankara’dan gelmiş.. Hepsi atletik, hepsi yapılı ve kıyafetçe çok şıklar..
“Milletin adamını” icabında milletten korumak için Ankara’dan bir alay da sivil gelmiş.. Bunlar da genç, yapılı ve yakışıklı adamlar..
Altlarında çoğunlukla kot pantolon var.. Gömlekler ve tişörtler mevsime uygun.. Ne var ki makinalı tüfek hacmindeki koca koca tabancaları saklanmıyor.. Sahibi namına “Ben polisim” diye adeta naralanıyor..
Onlar yer içerken Muğla’daki gıda sektörüne bağlı olarak çalışanlar çok dikkatli.. “Neme lazım..” deyip saygıda kusur edilmiyor..
Gayr-ı Resmi Cumhurbaşkanı Adayımız Ekmel İhsanoğlu haklı galiba.. “Polis devletlerine özgü” bir sinmişlik hali bu ama dillendiren yok..
***
Milletin adamının konuşacağı yer polis bariyerleriyle çevrilmiş.. Muğla’nın ki yetmediğinden meydana bakan yolu Burdur’dan getirilenler kesmiş.. Üzerlerinde “Burdur Polisi” yazmasından bildim..
Şimdilik bariyerlerin arkasında dikilip meydana girmek için bekleşenlerin sayısı, polislerin onda biri kadar.. Çoğu yetmiş yaş üzeri.. Perişan kılıklı adamlar.. Çoğunun gözü polislerden çoğunun beğenmediği kumanyalarda..
Genç polislerden biri birkaç adama, iki sokum ekmek ile bir plastik bardak ayran verdi.. Adamlardaki sevinci görecektiniz.. Bir köşeye çekilip, ekmek lokmalarına ayrana bana bana yemeye başladılar..
Saat beşe geliyordu.. Resmi Cumhurbaşkanı Adayımız’ın konuşacağı saat 17.30 olarak ilân edilmesine rağmen ortada ne dinleyici var ne de partililer..
Sadece üzerinde milletin adamının fotoğrafı olan bir esnaf cipi “Erdoğanım.. Erdoganım..” diye kendini tekrarlayan bir pop şarkısını bağırtarak, Şimdilik beklemedeyiz..
(Bu yazının devamı var)
Paylaş