Paylaş
Birer günlük Kolombiya, Meksika, Küba ve araya sokuşturulan “Ekmek Arası Guatemala” ziyaretlerinin sebeb-i hikmeti başlangıçta pek anlaşılamadı.
Varlıklarını Uzun Boylu Sevgi İnsanı’na adayan ve bazı istemezler tarafından yandaş medya diye kategorize edilen kanat, olayı derhal “açılım” lafına bağladı. Seri ziyaretlere “Latin Amerika Açılımı” gibi yakışıklı bir sıfat buldu.
* * *
Biz “açılım” sözcüğünü, bir yeniliğin başlangıcı anlamında kullanıyorduk. O yüzden bunun “Latin Amerika tipine” hemen uyum göstermedik.
Anlamak için; medyamızın Hasan Cemal, Güneri Cıvaoğlu, Ertuğrul Özkök gibi usta siyaset analizcilerinin yazılarına saldırdık.
Akif Beki gibi stajyer analizcilerin en parlağını da onlara katık yaptık. Üç günde dört ülkeyi kapsayan açılımdan kendimize göre manalar çıkardık. Eğer yanlış anlamışsak Allah günah yazmasın.
LATİN AMERİKA AÇILIMI
Bence Latin Amerika gezisinin en önemli sonuçlarından biri “dil meselesinin” aşılmasıydı. Ziyaret, ülkeler arası ilişkilerde “ortak bir dil kullanmanın” şart olmadığını gösterdi ki bu diplomatik iletişimde bir ilktir.
Misal, Uzun Boylu Sevgi İnsanı Havana’da karşılaştığı bir hanımefendi ile parmaklarını kullanarak ilişki kurdu.
Sağ elinin başparmağı ile serçe parmağını birleştirip, açıkta kalan diğer üç parmağını Kübalı Hanım’ın gözüne doğru tuttu. Bu hareketi ile en az üç çocuk yapın, mesajı vermek istedi.
Yanında bulunan İspanyolca tercümanı olayı derhal dillendirip “Ekselansları size üç çocuk yapmanızı tavsiye ediyor” demeseydi, olay belki de yanlış anlaşılacaktı.
Gazete fotoğraflarından da gördük ki kadının yüzüne yerleşen gülümseme, verilen parmak mesajını “sempatik” bulduğu şeklindeydi.
* * *
Küba Devlet Başkanı Raul Castro ile yapılan birebir görüşme de fevkalade başarılı geçti. Uzun Boylu Sevgi İnsanı, silahla yapılan bir devrimin “devrimden sayılmayacağını” anlatıp Fidel’in kardeşine demokrasi dersi verdi.
Tercüman marifetiyle. Kendisini dinleyenler de demokrasiden nasiplendi.
Ben orada değildim. Akif Beki’nin yalancısıyım. O da Uzun Boylu Sevgi İnsanı’ndan uçakta duymuş.
Bizim sevgi dolu liderimiz, iyi bir devrimin nasıl yapılacağını anlatırken Raul Castro’nun gözü, geçmişe dalıp gidiyormuş.
BİZ NİYE AKIL EDEMEDİK?
İhtimal ki Raul Castro devrimin başlangıç günlerini, çıktıkları Sierra Maestra dağlarında nasıl süründüklerini düşünüyordu. Madımak, kuzukulağı, şevketibostan türünden otları yemekten bütün gerillalar cırcır olmuştu. Devrimi sandıkta yapmayı akıl etselerdi belki bu eziyetler çekilmeyecekti. Havana görüşmeler çok iyi geçti.
Uzun Boylu Sevgi İnsanı şahadet parmağı ile orta parmağını bir tutup, Castro’nun gözüne sallayarak “Havana’da en az iki cami yaptırmak istediklerini” belli etti.
Raul Castro’nun “Amerika’yı Kristof Kolomb değil bizimkiler buldu” tezinden haberi vardı. Dolayısı ile yaşadıkları kıtanın, emperyalist bir güç tarafından keşfedilmediğini öğrendiğinde çok memnun olmuştu.
Bizden gelen “iki cami” teklifine içinden “Bir camimiz eksikti” demedi, kısmetse olur mealinde bir vücut hareketi yaptı.
* * *
Meksika’daki görüşmelerin eksenini “Ortak İnsan Enerjisi Projesi” teşkil etti. Mexico City ile Ankara arasında kurulabilecek bir Meksika Dalgası Hattı ile bu sağlanabilirdi.
Çılgın projeyi geliştirmek için bir de ön komisyon kurulması düşünüldü. Bu komisyonun çalışması Ankara’da kesilen kurban ile başlatılabilirdi.
Kolombiya’daki temasların konusu gizli tutulsa da bazı bilgiler medyaya sızdı. Dönüş uçağında “Uyuşturucunun genç dimağlar üzerindeki zararlı etkileri” konusunda Kolombiya’ya ayar çekildiği konuşuldu.
Ayrıca Galatasaray’ın eski kalecisi Mondragon’dan uzun zamandır haber alınamıyordu. Mondragon ile yapılan yüz yüze görüşme diplomatik hanemize başarı olarak kaydedildi.
Paylaş