Paylaş
Beşiktaş Başkanı Fikret Orman’ın “yurt dışından bir takım satın almak” konusunda söyledikleri umut verici ancak ilk değil.Bunu ilk kez Galatasaray’ın eski başkanlarından Alp Yalman, telaffuz etmişti. Yurt dışından bir amatör takım satın alınacaktı. Türkiye’den toplanan yetenekli çocuklar o takımda oynarken, yurt dışındaki çocuklarımız da bünyeye katılacaktı. Onlardan devşirilenler de Türkiye liglerine salınacaktı.
***
Aklımda kaldığı kadarıyla bu projenin “yurt dışı faslı” gerçekleşmedi. Galatasaray sonra üçüncü ligden bir takım aldı. Onu model olarak kullanmaya çalıştı. Derken hepsinden vaz geçti. Taşradan getirdiğimiz topçulara alırken milyonlarca Euro saçmak, satarken de üste para vermek daha ekonomik (!) gelmişti.O yüzdendir ki ne zaman “yurt dışından takım” projesi duysam, içimden “Ya Allahım sabirin” diye geçiririm.
AKIL iYi AMMA
Seksen milyon, Suriye ve Iraklı mültecisiyle birlikte belki de doksan milyonluk Türkiye’den plânlı programlı çalışmalarla futbolcu yetiştiremeyeceğimiz belli.On beş bine yakın diplomalı (!) teknik direktörümüz var, üç beş yüz tanesini ayır, geriye kalanları tribün amigosu olarak kullan.“Yetiştirme potansiyelimiz” olmadığından genlerimize kazınmış “yağmalama yeteneğimizi” kullanıyoruz. Almanya’nın, Hollanda’nın, Belçika’nın, Fransa’nın alt liglerinde yeni filizlenen hangi Türk çocuğu varsa, yolup memlekete getiriyoruz. Daha gelişmeden, pişmeden, olgunlaşmadan getirdiğimiz o çocukları “acımasız ligimizin vahşi koşulları içinde” önce kendimize benzetiyoruz. Alt yapıda ne öğrendilerse unutturuyoruz.Batı’dan aldıkları profesyonellik adabının yerine de alaturkalığımızı, laubaliliğimizi, adam sendeciliğimizi koyuyoruz. O çocuklar soba üzerine bırakılmış kartopu hızıyla eriyip gidiyorlar.Ertesi sene elimizde orak, yenilerini biçmeye gidiyoruz.
***
Niye oynamadığımızı kimsenin anlamadığı Katar milli maçında ilk ay yıldızlı golünü atan Cenk Tosun’un Türkiye’ye getirildiği ilk yılı hatırlıyorum.Gaziantep’te ligin ikinci yarısı siftah yapmıştı ve on kadar gol atmıştı. “Hah!” demiştim kendi kendime. “Nihayet Hakan Şükür ile rekabet edebilecek bir golcü bulduk.”Meğer ahır sekisinde oturup saray türküsü söylemişiz. O Cenk Tosun’u bir yıl içinde Anadolu aslından çıkma fabrika ayarlarına döndürdüler. Oğlan futbolu unuttu.Yine de adamsızlıktan göze batıyordu. O sayede “elimizde bulunsun” aklı ile Beşiktaş’a getirildi. Şenol Hoca çocuğa yeniden hayat verdi.
RUHi HAZIRLIK
Bir iki faydasız transfere ödenecek para ile yurt dışından takım alınabilir, yıllık bütçesi döndürülebilir. Beşiktaş’ın bu konudaki niyeti önemlidir. Ancak alacakları takımı bizimkilere emanet edeceklerse iş başlamadan biter.Bunun birinciye gelen şartı bu. Yurt dışındaki takımı “adam yetiştirmesini ve geliştirmesini” bilenlere teslim edeceksin. Böyle bir takımı sadece dışarıda yaşayan Türk çocukları için kullanmak yetmez. Türkiye’de gelecek gördüğün çocukları o ülkeye götürüp geliştirmek lazım. “İleride oynatmak üzere” bünyeye kattığın genç futbolcular için de Avrupa’da böyle bir platforma sahip olmak iyidir. Giderler, dünya görürler, futbol için çok lazım olan zihinsel gelişmelerini de tamamlarlar.
***
Dünya üçüncüsü olduk, Avrupa arenasına futbolcu çıkaramadık. Galatasaray UEFA şampiyonu olduğunda da dışarıya adam sattık. Tamamına yakını alay konusu olup geri döndüler.Dünya çapında bir golcü olan Metin Oktay davul zurna ile gittiği Palermo’da altı ay zor dayandı. O dönemin tanıkları her gece yatağında ağladığını anlatırlar. Hakan Şükür İtalya’da lahmacuna aş ermekten top oynayamadı.Bizim takımların yurt dışında bir futbol ayağı olmasını bu yüzden de önemsiyorum. Bizimkileri ruhsal açıdan da Avrupa’ya hazırlar.Doğmamış çocuğa don biçer gibi olduk ama “neyse” deyip hayır temenni edelim. Hele Beşiktaş oralardan bir takım satın alsın da..
Paylaş