Paylaş
Oturup Melo-Emre vak’asının aslını yazmaya çalıştım.. Allah utandırmasın..
ORTA çağdaki savaşlarda, iki ordu karşı karşıya geldiğinde “Yekdir Allah!” deyip birbirlerine doğrudan dalmazlarmış..
Önce kendisini en çok gaza getiren yiğitler ortaya çıkar, karşı tarafın yiğitlerine meydan okurmuş..
Meydan okuma kabul edildi mi ortaya çıkan savaşçılar karşılıklı eşleşip, yeke yek dövüşürlermiş..
Ölümüne bir dövüşme..
İlla ki birinden birinin pekmezi akacak..
Seyredenleri iyice azdırıp, aşka getiren bu dövüşler biter bitmez iki ordu birbirine girermiş.. Artık Allah ne verdiyse..
Galatasaray ile Fenerbahçe arasında yılda iki kez gerçekleşen cenklerin ikinci ayağını Pazar günü seyrettik..
Ev sahibini temsilen Bay Melo, misafiri temsilen Bay Emre cenk-ten önce savaş meydanının orta yerinde eşleşmiş gibiydiler..
***
Önce şu iki cengavere dair birkaç laf edeyim..
Bay Melo aslen Brezilyalı olup; hilkaten gaddar mı gaddar, saldırgan mı saldırgan biridir.. İnsafı, merhameti yoktur..
Fırsat buldu mu acımaz, rakibinin kaval kemiğine “kırmacasına” hamle eder, kurbanını kırılma eşiğine getirip bırakır..
Gol attığında, top çaldığında veya hasmını bir şekilde yere yıktığında zaferini dört ayak üzerinde emekleyip, pitbull cinsi köpek taklidi yaparak kutlar..
Bay Melo’nun temsili olarak havlamasını uzaktan seyreden gergin arkadaşları “Maazallah! Bizim de bir yerimizi kapar..” diye düşündüklerinden o ayağa kalkmadan, tebrik için yanına gitmezler..
KÜÇÜK HÜSAMETTİN
F.BAHÇE’nin şan ve şöhretçe birinciye gelen cengaveri Bay Emre’nin tarzı daha değişiktir..
Saha içi hallerini görenler onu “gaddar futbolcu..” diye tanımlasalar da işin aslı böyle değildir..
Gerçi Bay Emre oyun içinde dellendiğinde sağından solundan kim geçerse münasip yerlerine tekmesini ekleştirir.. Bu hallerinin sebebi “Bir icraat yapayım da ortamlarda namım yürüsün..” fikriyatından değildir..
Şöyle açıklayayım.. Bay Emre’nin boyu biraz kısadır..
Futbola uygun olmayan bu boy kısalığı kafa karıştırır.. Diyelim ki Fener kalesine frikik atılacak.. Futbolcular baraj kurdu.. Bay Emre de baraja girip Alves’in yanına dikildi..
Onu tanımayan biri sahanın içinde “Küçük Hüsamettin taklidi yapan biri var..” zanneder..
İşte Bay Emre’nin futbolda çektiklerinin sebebi bu boy kısalığıdır..
İkili mücadeleye girdiğinde bacakları kısa kaldığından, topa doğru yaptığı her hamle “tekme gibi..” görünür..
O ayağını topa sallar.. Bacak kısa.. Ayak gider, top yerine raki-bin münasebetsiz yerine vurur.. Hakemlerde bunu anlayacak izan olmadığından al sana sarı kart..
***
Bay Emre ayrıca “kazanmaya programlanmış..” bir bünyeye sahiptir.. Oyun içinde arka arkaya yaşanan birkaç küçük başarısızlık onu hırçınlaştırır..
O dakikadan itibaren de “rakibini kıstırıp, güzelleştirmeye..” odaklanır..
Bu duygusallığını bilen hasımları onu sıkça tahrik ederler, provokasyona getirirler..
Nitekim Pazar günü aynen bunlar yaşandı.. Belli ki Bay Melo maçtan evvel plânını Bay Emre’ye göre yapmış.. Kendi kendine “Bunun kafa genleşmeye müsait.. Oyun içinde ben fiştikleyeyim de gerisi Allah kerim..” demiş..
HAYDA BRE YİĞİT
TASARLADIĞI şenaati nasıl icraata geçirdiğini maç içinde gördük..
Maçın beşinci dakikası mıydı ne? Bay Emre basit bir kafa topuna çıkmaya hazırlanıyordu.. Arkasından hışımla gelen Bay Melo yapacağını yaptı..
Sağ dizini, hava topuna çıkan Bay Emre’nin berd-el acuz kemiğine koydu..
Berd-el acuz veya Kocakarı Kemiği.. Buna halk arasında “kuyruk sokumu” da derler..
Bu meret omurga diye bilinen amud-i fukaramızın en dibindeki kemik olup, mabadımızın tam iki parmak üzerine denk gelir.. Yaşlılıkta hava tahmini işine yarar..
Bay Melo’nun diz darbesini bu kemikte hisseden Bay Emre yerden iki karış fazla havalandı ve tepesi üstü düştü.. Ve maalesef hakem bu gaddarca darbeyi görmedi..
Daha doğrusu gördü de hamleyi doğru okuyamadı..
Sebebi de yukarıda arz ettiğim gibi Bay Emre’nin boy kısalığı.. Hava topuna çıkan değerli futbolcumuzun mabat bölgesi Bay Melo’nun ancak dizine kadar geliyordu..
Hal böyle olunca Bay Melo’nun diz darbesi ile havalanan Bay Emre, hakemin gözüne “kendi isteği ile zıplamış..” gibi görüktüğünden hakem faul çalmadı..
Bu mağduriyet üzerine artık sen Bay Emre’yi zaptedebilirsen zaptet.. İki kez Bay Melo’ya çaktı..
Derken Galatasaray’ın “geri pas müdürü..” Eboue’yi sahanın tenha bir yerinde kıstırıp, tepeledi..
Gördüğü birinci sarı kart bunu ıslah etmemiş olacak yeniden Bay Melo’nun peşine düştü.. Bir uçan tekme de ona.. Ve ikinci sarıdan kırmızı..
***
Bay Emre sahadan atılırken Bay Melo dilini seyirciye sarkıtmış, zaferini kutluyordu..
Hakem onu da kaçırdı.. Önce bürokrasi, fikrinden gidip ikinci sarı kartın zaptını tutuyordu.. Fenerli futbolcuların “Bak hocam bak! Manevi şahsiyetimize dil uzatıyor..” şeklindeki uyarılarına kulak asıp, başını kaldırmadı.. Bu hareketi atlamış oldu..
O andan itibaren Bay Melo bir efendileşti, bir efendileşti bu kadar olur..
İş işten geçtikten sonra, yani maç biterken Bay Melo da bir kırmızı kart gördü ama what fayda? Haince hazırlanan plânı tutmuş, Bay Emre göz göre harcanmıştı..
Destandaki gibi.. “İmdi ürek ırtılur..” deyip dilhûn olduk!
Paylaş