Başını kolla beyim başını! Dökerler gözünün yaşını!

AMPUL Partisi’nin büyük adamlarından Bülent Arınç ile İstanbul Milletvekili Süreyya Sırrı Önder arasındaki atışmayı zevkle izliyorum.

Haberin Devamı

İki tarafın da birinciye gelen lafı “Haddini bil haddini”...
Ağızdan çıkan laflara bakıldığında, ikisinden biri “hadsiz” ama bu hangisi bilmiyorum. Karşılıklı atışmada lafın ucu nereye kadar gider onu da bilmiyorum. Hatta kim haklı kim haksız onu da bilmediğim gibi sorunun cevabı beni zerrece ilgilendirmiyor.
Sadece sonucu önceden belli bir boks maçını izler gibi hallerini izliyorum. Tadını çıkarmaya bakıyorum.

* * *

Süreyya Sırrı’yı siyaset öncesinden de tanırım, eksisini-artısını bilirim ama Bülent Arınç’ı tam çözebilmiş değilim. Yüz yüze gelmediğim için izlenimlerim gazetelere düşen laflarından, ekranlara düşen görüntüsünden.
Biri damdan düşer gibi “Bülent Arınç kimdir?” diye sorsa ilk aklıma gelen cevap “Ampul Partisi’nin Ağlayan Adamı” olur.
Ressam Bruno Amadio’nun minibüs tipi dolmuşların arka penceresine kadar tırmanan “Ağlayan Çocuk” tablosunu bilirsiniz. İşte Bülent Arınç’ın ikide bir ağlayan görüntüsü de “siyaseten” o tablo gibi kitsch (kiç) oldu.
Yazının burasında “Kitsch ne emmi?” diye meraklananlara “Sanat eserinin kalitesiz taklidi” cevabını verip, devam edelim.

Haberin Devamı

ARKADAŞLARIN TERCİHİ

Bülent Arınç’ın başı hep öne doğru eğik durur. Bunun “organik mağduriyet alameti” olup olmadığını hep merak etmişimdir.
Tam “Organik mağdur budur işte” derken Bülent Bey öyle olmadık bir laf edip milletin sinir sistemine düğüm atar ki, “ağlayan adam” görüntüsü silinip gider, yerini “dövüşken adama” bırakır.
Başının öne eğik durması belki de küçük yaşta yetim kalmasının fizyolojik mirasıdır. Yahut kafasında biriken özgün fikirler ağırlık yaptığından başı öne doğru eğik duruyordur.
Süreyya Sırrı ise tam tersine görüntü verir, kısa boyuna rağmen hep dikine duran bir adamdır. Kendisinden uzun boylu biriyle tartışıyormuş da lafı tükendiğinde aşağıdan yukarıya kafa atacakmış gibi bakar.
Lafını doğrudan “çat” diye söyler. Sinemada da öyleydi, siyaseten de öyle oldu, kıvırdığını görmedim.
Parti namına, hükümet namına televizyon kameralarının karşısına dikilen Bülent Arınç’ın ise net olduğunu pek görmedim. Her zaman ağzının kenarında “Arkadaşların tercihi” lafı vardır.
Kendisi ne derse desin, işin sonu “tercih sahibi arkadaşlara” havale edilir.

* * *

Haberin Devamı

Bülent Bey iki vitesli siyasetçilerdendir. Birinci vites kendisini, parti arkadaşlarının ilerisine götürür. İkinci vites ise gerisin geriye, hatta başladığı yerin de gerisine getirir.
Gezi olaylarındaki ilk çıkışı “demokratlaşma tedavisi gören” bir siyasetçi kıvamındaydı. Nasıl yumuşak yumuşak konuştuysa artık ”Uzun Boylu Sevgi İnsanına” taaa ziyaret için gittiği Fas’ta ayar verdi, sinir etti.
Nitekim ilk Bakanlar Kurulu toplantısında bu yüzden niza çıktı. Yediği fırçayı sindiremeyen Bülent Bey’in istifa beyanı ile toplantıdan çıktığını yazamasak da biliyoruz.
Devrin Çankaya Adamı araya girmeseydi, dışarıda “önlerinde ağlayacak gazetecileri” bulana kadar da dönmeyecekti.

Haberin Devamı

GERİ VİTES VERİMLİ

Bülent Arınç Beyefendi ile ”Uzun Boylu Sevgi İnsanı” arasında çıkan her niza daima tatlıya bağlanıyor. Belli ki “Uzun Boylu Sevgi İnsanı” eski arkadaşının gazını almasını iyi biliyor.
Bülent Arınç’ın her geri dönüşü bir öncekinden daha verimli oluyor. Nizanın çıktığı yerden, bir şey olmamış gibi başlıyor. Üstelik Ampul Partisi’ni yeniden kurmuşlar gibisinden bir heyecanla.
Dili bazen hırçın olabiliyor. Bunun sebebi de partinin diğer sözcüleri gibi kendine “laf söyleme sanatçısı” diye bakmasından. Bu kadarı kadı kızında da olur.
Süreyya Sırrı ise kontrollüdür. Sokak kültürüyle büyüdüğü halde sokak çocuğu gibi değil, yurtdışından aldığı bursla okumuş gibi davranır. Laf ustası olması da özelliklerinin cabasıdır.

* * *

Haberin Devamı

Özetlersek... Birincinin yedeğinde gölge oyunu Karagöz’den beslenen “Çakma Gandi” türü espriler var. Diğerinin torbasında ise Beynelmilel filminin taş gibi replikleri. Kavgayı sonunda kimin kazanacağı bellidir.
Sonu bildiğimden çok sempatik bulduğum Bülent Bey’i “Başını kolla başını, dökerler gözünün yaşını” diye uyarmak isterim.

Yazarın Tüm Yazıları