Paylaş
Özkaynak kârlılığı sistemin matematiğini çalıştırmıyor. Kredi verme imkânımız azalıyor. Bu bankaların kâr etme değil, işlev görüp göremeyeceği tartışması” dedi.
ORTALAMA mevduat faizleri ile ortalama kredi faizleri arasındaki farkın 3.5 puana kadar düştüğünü, bankacılık sektöründe sermaye yeterlilik rasyolarının da gerilediğine dikkat çeken İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali tedbir alınmazsa önümüzdeki dönemde sektör ve ekonomi için riskler doğabileceğine işaret etti.
İş Bankası’nın davetlisi olarak gittiğimiz Londra’da Adnan Bali ile ‘The Banker Dergisi Türkiye’de Yılın Bankası Ödülü’nü almasının hemen ardından görüştük.
KÂR TARTIŞMASI DEĞİL
Türk bankacılık sisteminin yeterlilik rasyosunun 14-13’lü seviyelere geldiğini belirten Adnan Bali, “Risk ağırlıklı varlık yaratarak (kredi vermek suretiyle) bu seviyeler görüldü. Her verdiğiniz kredi, sermaye yeterlilik rasyonuzu aşağı çekiyor. Dört büyük özel bankanın sermaye yeterlik sıralamasında en büyüğü bizimki ama belli bir alana sıkışmış durumda. Ya daha geniş bir faiz marjıyla kredilendirme yapacaksınız ya da faiz dışı gelirlerin payını toplam gelir kompozisyonunda artıracaksınız. Bunun altında asıl şu yatıyor. Yüzde 10’lu seviyelere indirilmiş bir özkaynak kârlılığı sistemin matematiğini çalıştırmıyor. Kredi verme imkanımız azalıyor. Bu bankaların kâr edip etmeme tartışması değil, bankaların işlev görüp göremeyeceği tartışması” diye konuştu.
FAİZ MARJI DÜŞTÜ
Elde ettikleri gelirleri otoritelerce uygun görülen kısmını hissedarlara dağıttıklarını belirten Bali, bunun temettü verimliliği açısından da tatminkar olmadığını söyledi. Adnan Bali özellikle seçimlerden önce faizde indirim tartışmalarının yapıldığını hatırlatmamız üzerine de, “Şu anki mevcut duruma baktığınızda faiz indirimi mümkün görünmüyor. Evet faizler düşmeli. Ama kaynak faizi düşmeden plasman faizi düşmez. 2010’da bu ülkede net faiz marjı yüzde 5.8’di. Bugün 3.5’lerde. Özkaynak karlılığını artırmak için bunu ikame edecek faiz dışı gelirlere ilişkin (net ücret ve hizmet komisyonları) yapılan düzenlemelerle böyle bir imkan vermiyor” değerlendirmesinde bulundu.
İşimizi yapamamak bizi tedirgin ediyor
BANKALARIN piyasa değerlerinin göreceli olarak daha fazla etkilendiğini de belirten Bali sonrasında şunları söyledi: “Elde ettiğiniz gelirlerle sermayedarı tatmin edemediğiniz gibi, kalan kısımla yeni iş de yaratamıyorsunuz. Peki o zaman ülkenin ticari, büyük altyapı finansmanları, hane halkı finansmanları nasıl sağlanacak? Bu sorun aslında şudur: Bankacılık, aracılık yönünü dikkate aldığımızda; haberleşme, savunma, enerji gibi stratejik bir sektördür. Milli bankacılık fonksiyonlarını göremezsek bundan dolayı sıkıntı duyarız. En büyük konu budur. En az enerji, en az savunma kadar stratejik bir sektörüz. İşimizi iyi yapamazsak bundan milli menfaatlerimiz zarar görür. Biz işimizi yapamaz hale gelmekten tedirginiz. Bizim 30 milyar TL özkaynağımız var. Şubelerin hepsini kapatıp, 25 bin çalışanı işten atıp, bu kadar iş geliştirme, istihdam ve altyapıdan vazgeçsek, parayı da banka mevduatı yapsak yıllık karımızdan daha fazlasını elde ederiz.”
Hükümete anlatacaklar
İŞ Bankası Genel Müdürü Adnan Bali’nin “Bankalar çok kazanıyor” söylemine de itirazı var. Bali, “Herhangi bir sektörde yüzde 15-20 olan kâr oranı bankalarda yüzde 10’larda. Yüzde 10’lu seviyelere indirilmiş bir özkaynak kârlılığı, bankacılık sisteminin matematiğini çalıştırmıyor. Kârı vurgulamamın tek nedeni ilave iş yapabilme kapasitesi kazanabilmek. Daha fazla iş yapamadığımız için endişe ediyoruz. Bankacılığın kâr edip edememe sorunu yok, fonksiyon görememe sorunu var“ dedi. Bali Türkiye Bankalar Birliği’nce çalışma yapıldığını ve önümüzdeki günlerde bunun hükümete aktarılacağını söyledi. Bali, Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek ve diğer sorumlularla da görüşeceklerini de belirtti.
Siyaset hevesi olan elbisesini çıkarsın
TOPLUMUN aşırı siyasallaştığına vurgu yapan İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, “Uzun süredir neyin iyi neyin kötü yapıldığını değil, neyin kime yaradığını konuşur hale geldik. Objektif bir zemin değil. Türkiye gerçekten reformist bir duruşla gündemini buna yöneltirse bu kısır döngüden çıkarız. Avrupa Birliği gündemini hakim kılarsak bu ruh halinden de kurtuluruz. Rolü siyasi olmayan insanlar da şu ya da bu şekilde siyasi mesaj verir oldu. Benim rolüm şu; iş dünyasına kaynak sağlayan bir bankanın genel müdürüyüm. Mevduat, kredi, faiz, finansman konuşabilirim vs. vs. Siyasetle ilişkim ancak siyasi istikrar, öngörülebilirlik konularında olur. Siyasetin benim rolümle ilgili olmadığını düşünüyorum. Böyle bir hevesi olan varsa bir zahmet elbisesini çıkaracak. Toplumu da ali fikirlerinden mahrum bırakmayacak” diye konuştu.
Dünyadan ayrışırız
ADNAN Bali, Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından açıklanan “Öncelikli Dönüşüm Programı Eylem Planı”nın çok önemli olduğuna da vurgu yaptı. 25 başlıktaki 1.350 eylem planını, çok değerli bulduğunu anlatan Bali, şöyle konuştu: “Topluma yönelik kendini bağlayan bir taahhüt olmasını ilk açıldığı andan itibaren son derece önemsedim” dedi. Bali, ikinci fırsat olarak da Avrupa Birliği’yle (AB) açılan yeni fasılları gösterdi ve “Biz bu ikisini yapabildiğimiz müddetçe dünyadan ayrışacağız” yorumunu yaptı.
‘Merkez’ siyasi alandan çıkmalı
“MERKEZ Bankası’nın politik karar alanını da içeren konularda sadece teknik bir alanmış gibi karar almasının, Merkez Bankası özerkliği içinde tartışılır buluyorum” diyen Adnan Bali bu konuda şunları söyledi: “Ekonomik büyüme, enflasyon, dış ticaret açığı, cari denge, istihdam gibi ulaşmayı hedeflediği bir çok hedef var. Bunların bir kısmı teknik alanın içine, bir kısmı da siyasi alanın içine girer. Tamamının teknik alan olarak tanımlanması Merkez Bankası özerkliğiyle açıklanamaz. Finansal istikrar komitesinin alanı içine giren bazı başlıkların da çok ciddi siyasal sonuçları var. Bunu nasıl Merkez’in özerkliği içinde tanımlayabiliriz? Görev alanın yeniden tanımlanması lazım. Neresi teknik, neresi siyasi; görev alanının yeniden tanımlanması lazım. Büyüme, istihdam konusunda seçim suretiyle halka bir siyasi manzume sunan bir programın uygulama erki, teknik bir alanın cevaz vermesine bağlanacaksa bu ilişki nasıl yürütülecek. Bunun ciddi teknik ve siyasi bir sorun olduğunu düşünüyorum. Teorik ve pratik olarak bu alanlar yeniden tartışılmalıdır. Ben tartışmanın da bu siyasi alanla teknik alanın birbirine karışmasından kaynaklandığını düşünüyorum. Siyasi alanda sorumluluğu olmayanın siyasi alanda sözü de olmamalı. Aşırı büyüme hevesiyle teknik alanla oynayamadı.”
Rusya’da ‘reel politik’ vurgusu
Adnan Bali, Rusya ile yaşanan krizi yorumlarken Prof. Vamık Volkan’ın şu tespitini hatırlattı: “Reel politik, eninde sonunda mantıksal boyutlara göre yönetilir. Kişilerin bir takım nesnel olmayan yaklaşımlarına sonuna kadar bağlı kalamaz.” Bali, devam etti: “Bazen iç siyasete yönelik mesajlar dış siyaset için de belirleyici olur. İç siyasette işlevini gördükten sonra rafa kalkar. Rusya’da bankamız ve iştirakimiz Şişecam’ın fabirikası var. Şu ana kadar bir sıkıntı yaşamadık. Yine de güvenlik önlemlerini artırdık. Arkadaşlarımız sıkı haberleşme içindeler” dedi.
Koşamıyoruz
ADAN Bali bankacılıkta uygulanan Basel kriterleriyle ilgili önemli noktanın altını çizdi. Bali, “Türkiye, ilave bir prim ödeyerek dünyadan daha pahalıya sermaye yeterlilik rasyosu satın alıyor. Avrupa, Basel’de bankaların sermaye yeterliliğini yüzde 8 civarlarında belirledi. Biz de yüzde 16-17’ye sabitledik. Yaşlı ve koşamayan bir atlet geçilmesin diye, genç atlete ağırlık bağlandı. Bu ağırlıkla şimdi koşamıyoruz. Bu durum ülkenin büyüme hızını istihdamını ve 2023 hedeflerine erişimini belirler” diye konuştu.
Paylaş