Paylaş
Japon basını, Marmaray açılışı ve Sinop Nükleer Santralı imzalarını şu sözlerle yorumladı: “Suriye’deki içsavaş gibi Ortadoğu’daki karmaşanın bertaraf edilmesinde Japonya’nın tek başına sahip olduğu etki gücünün sınırları var. Türkiye’deki tecrübe, diğer Ortadoğu ülkeleri için de referans olacaktır. Türkiye ile olan yakın ilişkililer üzerinden, Japonya’nın Ortadoğu’nun istikrarı ve ekonomik gelişmesinde varlığını arttırması önemli.”
GERİDE bıraktığımız haftanın en önemli olayı İstanbul Boğazı’nın iki yakasını deniz altından birleştiren ve 5 milyar dolara mal olan Marmaray Projesi’ydi. Cumhuriyet Bayramı’nda gerçekleştirilen resmi açılış törenindeki bir kare ise hafızalara kazındı. Tören sırasında Japonya Başbakanı Shinzo Abe de Diyanet İşleri Başkanı’nın dualarına katılıp el açıp ‘amin’ demişti. Japonlara has nezaketle gerçekleştirilen bu hareketin hemen ardından Abe, Başbakan Erdoğan ile birlikte 22 milyar dolarlık Sinop Nükleer Santral Anlaşması’na da imza attı.
Böylece Abe’nin ziyareti toplamda 27 milyar dolarlık bir anlam taşır hale geldi. Fukuşima’daki nükleer santral kazası nedeniyle yapılan eleştirilere sosyal medyadaki espriler de eklendi: ‘Dua boşuna değilmiş’, ‘27 milyar dolarlık amin’ vs.
Peki Türkiye cephesinde bunlar yaşanırken acaba Japonya’dan Abe’nin ziyareti, nükleer anlaşma ve Marmaray nasıl gözüktü?
Japonya’nın yaklaşık 4.5 milyon ile en yüksek tirajlı ekonomi gazatesi Nikkei’nin 31 Ekim tarihli başyazısı tamamen Abe’nin ziyaretine ayrılmıştı. ‘Türkiye Liderler Diplomasisinin İlk Örneği’ başlıklı yazıdan çıkardığım en büyük sonuç şu. Japonya kesinlikle bu ziyareti sadece teknolojide, mühendislikte özetle ekonomide bir başarı olarak görmekle kalmıyor aynı zamanda siyasette de önemli bir kilometre taşı olarak görüyor. Bakın başyazının en can alıcı bölümü aynen şöyle:
“Suriye’deki iç savaş gibi Ortadoğu’daki karmaşanın bertaraf edilmesinde Japonya’nın tek başına sahip olduğu etki gücünün sınırları var. İslam ve demokrasinin uyum içinde olduğu ve ekonomik büyümenin devam ettiği Türkiye’deki tecrübe, diğer Ortadoğu ülkeleri için de referans olacaktır. Türkiye ile olan yakın ilişkiler üzerinden, Japonya’nın Ortadoğu’nun istikrarı ve ekonomik gelişmesinde varlığını arttırması önemli. Abe hükümeti altyapı ihracatını büyüme stratejisinin önemli dayanaklarından biri olarak konumlandırdı. Liderler seviyesinde ilişkileri derinleştirip, şirketlerin sahip olduğu teknolojik güce olan teveccühün diğer projelerin de alınmasını beraberinde getirdiği Türkiye’deki başarıyı, diğer gelişmekte olan ülkelere de yaymalıyız.”
JAPONLAR İÇİN ÇOK ÖNEMLİ
Eskinin yıldızı parlayan büyüme rekorlarına imza atan Japonyası artık çok uzaklarda. Kriz sonrasında ekonomisini toparlamaya çalışan bu dev ülke özellikle yaşlanan nüfusu nedeniyle kendisine yeni çıkış yolları arıyor. Özellikle gelişmekte olan ve ileride gelişme potansiyeli taşıyan pazarlar Japonlar için çok önemli. Türkiye kendileri için tarihsel sürece bakıldığında da aslında önemli bir yol arkadaşı. Bu yüzden de Japonlar özellike Ortadoğu için Türkiye’yi önemli bir anahtar olarak görüyor. Türkiye’deki Marmaray ve nükleer santral projesi anlatıldıktan sonra Abe’nin ziyaretindeki olağanüstü durum başyazıda Japon okurlara şöyle özetlenmiş:
“Meclis açıkken hafta içi mesai günleri arasında Başbakan Abe’nin yurtdışı gezisine çıkması ender görülen bir durum fakat Türkiye Ortadoğu’nun bölgesel gücü ve tarihi olarak da Japonya dostu bir ülke. Türkiye’de arka arkaya alınan dev projelerin, devlet – özel sektör işbirliği ile altyapı ihracatının modeli olmasını temenni ediyoruz.”
KÖPRÜ VESİLE OLDU
Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nü Japonların yaptığını hatırlatan Nikkei gazetesi, Türkiye’nin ekonomik büyümesini destekleyen önemli altyapı projelerinde Japonya’nın üstlendiği rol ve teknolojiye olan güvenin, Japonya’ya karşı dostane duyguları derinleştirip, yeni büyük projelerin kazanılmasına da vesile olduğunu belirtiyor.
ZOR İŞTİ BAŞARDIK
Nikkei’deki yazıda Marmaray projesindeki zorluktan ise şu şekilde bahsediliyor:
“Boğaz derin ve hızlı akıntılara sahip. İnşaatta kutu şeklindeki beton bloklar denize batırılıp dipte birleştirildi. Yabancı rakip firmaların zorlanacağı bu dev projede elde edilen başarı, Japonya’nın tenolojik gücünün de bir göstergesi.”
Özetle, Japonya, Türkiye’deki dev projeleri sadece bugünün ticari başarısı yani vur-kaç olarak görmüyor. Türkiye’yi kendisini Ortadoğu’ya taşıyacak önemli bir aktör olarak görüyor. Peki, dev projeleri Japonlara teslim eden Türkiye’nin bu işten kazancı ne olabilir? Türkiye, Ortadoğu’nun önemli projelerine Japonya ile ortak imza atabilir mi? Bakalım Türk ve Japon liderler ortak bitirilen bir projenin ardından bir gün Ortadoğu’da beraber ‘amin’ diyebilecek mi?
Paylaş