Paylaş
Borusan’ın sürdürülebilirlik yolculuğundan ve stratejisinden kısaca bahsedebilir misiniz?
Kuruluşumuzdan bu yana kurucumuz Asım Kocabıyık’ın da belirtmiş olduğu üzere memleketimize olan gönül borcunu ödemek için çalışmış olan bir gurubuz. Topluma ve çevreye değer yaratmak bizim için çok değerliydi. Bunu bir çatı perspektif altında şekillendirdik. Bunun üç ana perspektifi var. İklim, insan ve inovasyon…
İklim tarafında düşük karbonlu, düşük emisyonlu ekonomilere geçmek. Burada önemli bir diğer başlık da döngüsel ekonomiden faydalanılıyor olması. İnsan tarafında bir başlığımız yetenek yönetimi bir diğeri eşitlik, çeşitlilik, kapsayıcılık yaklaşımını benimsemek. Bunu da Borusan Eşittir Platformu altında yapıyoruz. Faaliyetlerimizi yürütürken iş güvenliği sağlığı ve çalışanlarımızın mutluluğunu önemseyen bir yaklaşımı önemsiyoruz. İnovasyon bacağında da hem düşük karbon emisyonuna hem döngüsel iş modellerine geçişte inovasyonun gücünden faydalanmak istiyoruz.
KARBON NÖTR HEDEFİ
Bahsettiğimiz alanları söylerken çabuk geçiyoruz ama çok geniş alanlar ve Borusan Holding büyük bir grup. Bu anlamda 2030 yılı için koyduğumuz bir hedef var mı?
İklim tarafında karbon nötr olmayı hedefliyoruz. Su tüketimimizi yüzde 50 oranında azaltmayı hedefliyor ve suyun geri kazanımını da yüzde 100 yapmak istiyoruz. Bir diğer önemli başlık plastik ve kâğıt tüketimini sıfırlamak ve tamamen dijital iş modellerine geçmek.
İnsan tarafında hedefimiz yetenek yönetiminde en çok tercih edilen ilk 10 işveren arasında olmak. Kadın çalışan sayımızı yüzde 30, kadın lider sayımızı yüzde 40’a çıkarmak hedeflerimiz arasında.
Örneğin 2022 yılında emisyonlarımızı azaltmayı hedeflemiştik. 275 bin ton emisyon salınımı yaptık. Hedefimiz 279 bini geçmemek şeklindeydi. Altında kaldık grup şirketlerimizin güzel çabalarıyla. Dolayısıyla hedeflerimiz doğrultusunda 2030’a sağlam adımlarla ilerliyoruz.
Nursel Ölmez Ateş
Tüm bunlar geleceğin daha iyi olması, öncelikle insanın daha iyi şartlarda yaşaması için yaptığınız işler. Peki insan odağında fayda sağlayacak ne tür işler yapıyorsunuz?
İnsan odağında Borusan Eşittir Çatısı altında yaptığımız çalışmalar kadının ekonomiye daha fazla katılmasını sağlamak, istihdam sağlamak ve kadınlarımız için liderlik programları tasarlamak şeklinde. Tüm grup şirketlerimizin kendi iş alanlarına yönelik işe alım programları var. Örneğin Borusan Otomotiv Grubu. Otomotivde servis ve satış sonrası tarafta kadın çok görmezsiniz. Geçtiğimiz yıl ‘Anahtar Kadında’ adlı bir proje yaptık ve bu proje sayesinde kız çocuklarımıza ve kadınlarımıza mesleki yeterlilik kazandırarak servislerde satış sonrası alanlarda çalışmasını sağladık. BMW grup tarafından da ödül alan bir proje oldu. Vinç operatörü dediğimiz zaman akla kadın gelmez. Burada da yine kadınlarımıza mesleki yeterlilik kazandırarak vinç operatörü olmalarını sağladık. Borusan Eşitlik Okulu’yla gençlerde toplumsal cinsiyet eşitliği kavramını oluşturmak, mesleğin cinsiyetinin olmadığına yönelik bir farkındalık programı yaptık. Toptalent ile Borusan liderlerimiz toplumsal cinsiyet eşitliği kavramını anlattılar. Buradan mezun olanlara da sertifikalarını veriyoruz. Daha evvelden bir benzerini Borusan Teknoloji Okulu adı altında yapmıştık.
ÜÇ PROJEYE DESTEK
Sürdürülebilir Fayda Programı’nın ilk bölümü nasıl geçti, ne gibi ilerlemeler var?
Borusan Sürdürülebilir Fayda Programı’nda ilk dönemin başlığını eşitsizliklerin azaltılması ve iklim kriziyle mücadele şeklinde belirlemiştik. Proje sahiplerine maddi destekler, mentorluk, konu uzmanlarıyla onları bir araya getirmek ve projenin şekillenmesine destek olduk. Geçtiğimiz yıl üç fikri destekledik.
Projelerden bir tanesi, Marmara Bölgesi’ndeki müsilajla mücadeleye yönelik bir projeydi. Tükenmekte olan bir deniz canlısı olan pinanın Marmara bölgesindeki varlığının tespit edilmesi ve restorasyon korunmasına çalışmaların yapılması üzerineydi.
Bir diğer projemiz, iklim krizi ile mücadelede çocuklara farkındalık yaratmak, çocuk temelli iklim krizini anlatmaya yönelik bir kitap ve mini film şeklindeydi. Burada yaratıcı iki arkadaşımızla çalıştık. Onlar da hem iklim krizi ve bu alandaki kavramları çocuklara korku vermeden umut aşılayarak ve özellikle ebeveynlerine sorumluluk yükleyerek nasıl anlatılıra yönelik bir proje geliştirildi.
Son olarak Sağır Hak Kadın Platformu’yla yapmış olduğumuz bir proje vardı. Orada da işitme engelli kadınların toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadın haklarına yönelik sınırlı bilgi sahibi olduklarına dikkat çekiyorlardı. Onların da bireysel, insani, kadın temelli haklarına yönelik farkındalık yaratabilecekleri, farklı illerde seminerler organize ediyorlardı. Biz de bu anlamda onlara destek olduk. İnsana dokunan çıktılar üretmiş olduk. Başarılı bir birinci dönem geçirdik.
‘BİRLİKTE İYİLEŞİYORUZ’
Bundan sonraki dönemde programı hangi başlıklarda sürdüreceksiniz?
Projenin birinci dönemini yürütürken maalesef şubat ayında önemli bir felaketle karşı karşıya kaldık. O yüzden ikinci dönemin başlığını deprem bölgesine yönelttik ve ihtiyaçların giderilmesine yönelik belirledik. Temel başlıkları bölgenin kalkındırılması, iş olanaklarının yaratılması, eğitim imkânlarının geliştirilmesine yönelik. Bölgede depremin yaratmış olduğu bu yıkımların sonrasındaki iklim sorunları var. Özellikle asbest gibi zararlı kimyasalların yaratmış olduğu etkiler var. Odak alanlarımızı belirledik ve ‘birlikte iyileşiyoruz’ dedik. Bölge insanının bu ihtiyaçların ve çözümlerin neler olacağına dair çok değerli içgörüleri var. Lansman toplantısı sırasında bunları görme fırsatımız oldu.
Deprem felaketi sonrasında neler yaptınız, nasıl aksiyon aldınız?
İlk etapta arama kurtarma ekiplerimizi bölgeye sevk ettik. Arama kurtarma çalışmalarına Borusanlıların aktif katılımını sağladık. AFAD’a 10 milyon TL’lik bağış yaptık. Okyanus Gönüllü Borusanlılar önemli miktarda maddi destek sağladı. Her gün en az bir tır sadece gönüllülerimizin sağlamış olduğu ihtiyaçlarla farklı deprem bölgelerine gitti. Ebru Baybara Demir’in önderliğinde bir gönül mutfağı vardı. O bölgeye ve mutfağa düzenli olarak erzak gönderdik. Gönüllülerimiz mutfakta, yemeklerin deprem bölgesine dağıtım ve lojistiği sürecinde çalıştı. Akut dönem bizim için ‘kalıcı yardımlarımızı nasıl şekillendiririz ve neler yaparız’ sorusuyla bizi bir noktaya getirmiş oldu.
KÜLTÜR MERKEZİ
O dönemde yaptıklarınızı konuştuk ama deprem bölgesindeki yaralar çok çabuk kapanacak gibi değil. Oradaki acılar hala yaşanmaya devam ediyor. İnsanların hala ihtiyaçları var. Uzun vadede ne tür destekler sağlamayı planlıyorsunuz?
Krizin ilk günleri geçtikten sonra tüm şirketlerimizin liderleriyle bir araya gelerek bir çalıştay organize ettik ve uzun vadede yapacağımız yardımları kategorize ettik. Bunlardan biri kalıcı yaşama, barınmaya yönelik ihtiyaçların giderilmesiydi. Konteyner kentlerin kurulumu için İSO ile Ahbap’la, DEİK ile 200 konteyner bağışı yaptık. Bir diğeri okul eğitim başlığı oldu. Tercihimiz çelik konstrüksiyon okul inşaatı yapmak yönünde. Bölge insanının, çocuklarının, gençlerinin kendilerini iyi hissetmesine yönelik faaliyetler organize etmek. Sinemasal Akademi ile Borusan Kampüsü oluşturduk. 5-17 yaş çocuklarla bir araya geliyor, oyunlar oynuyor, filmler izliyoruz. Drama atölyeleri yapıyoruz. Ayrıca orada bir kütüphane de oluşturduk. Sınava hazırlanan çocuklara ders veriyoruz. İlk etapta 28 haftalık bir proje olarak düşünmüştük kampüsün varlığını. Fakat ihtiyaç olduğu sürece devam edeceğiz gibi gözüküyor. Bununla beraber Borusan Hikaye Evi projemiz var. Burada da pedagoglar ve eğitmenler eşliğinde çocuklarla hikaye anlatımı üzerinden onların psikolojik durumlarına destek olacak aktiviteler yapıyoruz.
Hatay’da bir kültür sanat merkezi yapmakla ilgili de bir projemiz var. İlk günden bugüne toplam 200 milyonluk bir bütçe ayırmıştık. Bu 200 milyonun neredeyse yüzde 90’ını harcadık. Fakat bundan sonra ek kaynaklar, ilave bütçeler ayırarak bölgeye destek olmaya devam edeceğiz.
Paylaş