Paylaş
YIL 2012. AYLARDAN NİSAN... “Balkanlardan gelen soğuk hava dalgası Türkiye’de hayata sekte vurdu. Artan don olaylarından Antalya, Muğla ve Mersin gibi güney illeri de etkiledi. Sera ürünleri zarar görürken, domates, salatalık, biber ve taze soğanın fiyatları arttı. İstanbul meyve ve sebze halinde domatesin bedeli 1,20 lirayı bulurken, salatalık 1,30 liraya, taze soğan ise 3,50 liraya dayandı.”
YIL 2015. AYLARDAN NİSAN... “Soğuk hava sebze-meyve fiyatlarını artırdı. Havaların soğumasıyla birlikte meyve-sebze üretimi azaldı, fiyatlar arttı. Zamlanan ürünlerden biri de domates. Pazarda 1 kilosu 4 liraya yükseldi, marketlerde salkım domatesin kilosu 7 liraya kadar çıkıyor.”
YIL 2015. AYLARDAN TEMMUZ... “Yayla sezonu başladı, domatesin fiyatı arttı. Yaz sezonunun gelmesiyle sera üretiminin sona erdiği Antalya’da, yayla ürünleri piyasaya çıkmaya başladı. Mutfak ve salata masasının vazgeçilmezi domates, halde 1 ila 3.5 TL arasında işlem görüyor.”
YIL 2016. AYLARDAN MAYIS... “Seradan tarlaya geçiş dönemi olması ve hava sıcaklıkları nedeniyle domatesin fiyatı, 3 haftada 1-1,5 liradan 3-4 liraya ulaştı.”
YIL YİNE 2016. BU KEZ AYLARDAN ARALIK... “Ağır kış koşulları, tarım arazilerinde yaşanan afetler, dolayısıyla domates fiyatları yüzde 50’ye kadar arttı. Sofralık normal domates fiyatı 1 lira civarından 1,5 liraya yükselirken salkım domates ise dalında 2 liradan alıcı buldu. Türk ve Rus yetkililerin bir araya gelmesinin ardından uygulanan kotanın da kalkacağı ümit edilirken, ihracatın açılmasıyla birlikte fiyatların daha da yükselmesi bekleniyor.”
DEMEÇLER HEP AYNI
Aradan yıllar geçti Mayıs-Temmuz-Aralık aylarındaki haberler hiç değişmedi. Her yıl aynı aylarda inadına yükseliyor domates fiyatları. Türk yetkililerin konuyla ilgili araştırmaları ise sürüyor. Fiyat artışı haberleri nasıl benzeşse de konuyla ilgili verilen demeçler neredeyse birbirinin aynı...
* “Gıda fiyatlarındaki oynaklığı ortadan kaldırmaya yönelik yoğun çalışma içerisindeyiz.”
* “2 TL’ye çiftçinin tarlasından çıkan domates eğer 8 TL’ye satılıyorsa çiftçiden çıkan domatesin nerelere uğradığına bakmak gerekiyor.”
* “Çiftçinin emeğini sömüren aracıların sonunu getireceğiz.”
* “Gıda komitesi bunu çözmeye çalışıyor. Tarladaki 2 TL’lik domates nasıl 8 TL oluyor? Çözülmesi gereken bu ortadaki 6 TL’nin hangi alın teri karşılığında verilip verilmemesi meselesidir.”
* “Suni fiyatların önlenmesi için alternatif ürünler ortaya konulacak. Hal Yasası ile aracılar azalacak. Ürün firesi düşürülürken, vergisel avantajlar gelecek. Önlemlerle sebze ve meyvenin yaklaşık yüzde 45 ucuzlaması bekleniyor.”
KADER HİÇ DEĞİŞMİYOR
Özetle, gıda komiteleri kurulur, etiketlere künye zorunluluğu getirilir, hal yasası değiştirilir ama domatesin kaderi değişmez. Her yıl aynı dönemde fiyatlar tırmanır. Haberler, incelemeler, demeçler birbirini izler. Oysa hakkında bu kadar çok konuşulan zavallı domates arz-talep dengesinin kurbanıdır. Bilgiler yıllardır seracılık yapan Kumlucalı üretici Ramazan Hoyrazlı’dan... Her yıl nisan ayının sonunda mayıs ayının ilk haftalarında seralardan hasat edilen domatesler azalır. Çünkü sera üreticisi tarla domatesinin piyasaya çıkacağı fiyatların düşeceği kaygısıyla alternatif ürünlere yönelir. Havalar biraz kötü gittiğinde açık havada yani tarlada, bahçede üretilen domatesler gecikince işler karışır. Soğuk hava aralıkta, ihracat temmuzda piyasadaki domatesi azaltınca da benzer bir fiyat yükselişi görülür. Piyasaya sunulan ürün miktarı (arz) azalıp talep aynı kalınca fiyat üreticiden tüketiciye bir zincir içinde tırmanır. Olayı fırsat biln simsarlar sayesinde de uçar gider.
FİYATI DÜŞÜRMEK İÇİN 2 YOL VAR
Pahalıya domates almamak için sabredilmesi gereken dönem taş çatlasa 20-25 gündür. Fiyat tırmanışına karşı her yıl bu 20-25 günde tercih edilebilecek iki yol vardır.
1- TALEBİ AZALTMAK: Tarihte, piyasadaki bir mal için gösterilen taleple o malın fiyatı arasındaki ters yönlü ilişkiye değindiği bilinen ilk kişi İbrahim ibn Edhem’dir (718-782). İbrahim ibn Edhem bir gün bir malın fiyatını sordu ve fiyatın pahalı olduğundan kendisine şikâyet edilmesi üzerine şöyle demiştir; “Almamakla onu ucuzlatınız.” Özetle 1300 yıllık tavsiyeyi dinleyip bu 20-25 günde daha az domates tüketmeyi deneyebiliriz. Yani talebi kısabiliriz.
2- ARZI ARTIRMAK: Önceden planlama yapıp bazı teşvikleri de devreye alıp seracıların üretim tarihlerini kaydırmayı deneyebiliriz. Türk domatesinin yerini tutmaz ama, hiç olmazsa çok kısa bir süre için ihtiyaç kadar ithalatı bile göze alabiliriz. Tercih bizim...
HALDE 70 KURUŞ, MARKETTE 1.75 TL
SON dönemde fiyatıyla çok tartışılan, market ve pazarda kilogramı 10 lirayı bulan domates Demre Toptancı Hali’nde 70 kuruşa kadar düştü. Türkiye’nin en önemli domates üretim merkezlerinden biri olan Demre’deki Toptancı Hali’nde hafta başında 2 lira olan 1 kilo domates, kalitesine göre 70 kuruş ile 1.20 TL arasında işlem gördü. Salkım kokteyl domates 1 lira, salkito kokteyl 1 lira, oval domates 1 lira, elika domatesin 1 liradan işlem gördüğü halde yalnızca yüksek kesimlerdeki seralarda yeni çıkan domatesin kilosu 1.5 liraya kadar alıcı buluyor.Demre Komisyoncular Derneği Başkanı Fahri Duran, “Son günlerde hava ısındı. Hale gelen domates ve diğer ürünlerin miktarı arttı. Çok fazla ihracat olmayınca iç piyasada fiyatlar birden düştü. Bir hafta sonra domates elde kalırsa, salça fabrikalarına gitmeye başlarsa hiç şaşırmayalım” dedi.Antalya halinde de domatesin kilogram fiyatı dün en düşük 1.30 TL’den en yüksek 2.80 TL’den işlem gördü. İstanbul’da dün market ve pazarda ise domates fiyatları hemen hemen aynı seviyelerdeydi. Fiyatların semtine ve domatesin kalitesine göre 1,75 TL ile 5 TL arasında değiştiğini gözlemledik.
8 LİRAYA ÇAY 3,5 LİRAYA SU!
GEÇTİĞİMİZ günlerde bana iki ayrı okurumdan iki ayrı belge ulaştı. İlk belge bir sinemanın kafeteryasından yapılan alışverişe ait fiş. Sadece bir küçük su alınmış. Yani 0.5 lt’lik ambalajda satılanlardan.
Bu suların market fiyatı sadece 70 kuruş civarında. Bayisinden alırsanız daha da ucuz. Oysa sinemanın kafeteryası bu suyu tam 3,5 TL’ye satmış. Kiralar pahalı giderler çok olabilir anlıyorum da... Tam 5 kat fiyat farkını anlayamadım. Bana ulaşan ikinci belge ise Bebek’te bir pastanenin adisyon fişi. 4 kişi ince belli bardakta çay içmiş. Bedeli tam 32 TL. Yani bardak başı 8 TL. Okurum soruyor: “Her kuruluşun istediği gibi fiyat belirlemesi mümkün müdür?
Verdiğim paraya değil alt tarafı bir çay icin verdiğim bu haksız paraya yanıyorum. Çünkü özel bir ürün ya da yemek değil.” Hani bazı ürünlerin fiyatını, enflasyona etkisini tartışıp duruyoruz ya... Sanırım liste uzayıp gidecek...
DEMİRCİDEN İTİRAZ VAR!
EMLAK muhabirimiz Gülistan Alagöz yazdı. ‘Demir krizi var, inşaatlar durma noktasına geldi, fiyatlar tırmanıyor.’ Hafta boyunca konu tartışıldı. Türkiye’nin en büyük demir-çelik üreticilerinden Fuat Tosyalı önce krizin nedenini açıkladı:
“Referandum öncesi inşaatlar neredeyse tamamen durdu. Hatta birçok taşeron işçi köyüne oy kullanmaya gitti. Talep gelmedi. Biz üreticiler günde 100 bin ton mal veriyoruz piyasaya. Bunu koyacak yer yok. Doğal olarak biz ihracat bağlantıları yaptık. Referandum sonrası ise inşaatçıların hepsi birden yüklendi piyasaya. Şimdi ihracata fren yaptık fiyatlar düşüşe geçti...” Tosyalı ardından bir de itirazda bulundu: “Bazı inşaatçılar demir krizi nedeniyle ev fiyatlarının artacağını söylüyor. İnsafsız olmak gerekir. En iyi hesaplama ile inşaatta metrekarede 60 kilo demir kullanılır. Biz demirin tonunu 470 dolara satıyoruz. Demir en düşük olduğu dönemde Ocak ayında 425 dolardı şimdi konjonktürel olarak 50 dolar arttı fiyatı. Yani metrekaredeki maliyeti vergileri de koy 15 TL artmış demirin.”
Umarım demirdeki artıştan ev alacak vatandaş zarar görmez.
Paylaş