Kim söylüyor bunu? Türkiye’nin anlı şanlı özel okullarından birinin yöneticisi. Kime söylüyor? Çocuğunu bu özel okulda okutan bir veliye.
Hikayeyi başa saralım. Türkiye’de yüzbinlerce veli her yıl çocuğunu hangi okula göndersem telaşı yaşıyor. Devlet okulları bir seçenek. Ancak son zamanlarda sayıları hızla artan özel okullar da önemli bir alternatif durumunda. Tam ismini neden vermediğimi daha sonra anlayacağız bir çift de çocukları ile ilgili büyük bir kararsızlık yaşıyor. İlkokul sonrası devlet okuluna devam mı, yoksa özel okul mu? Sonuçta elden avuçtan kısıp belki biraz daha çalışıp, hatta borçlanıp özel okulda karar kılıyorlar. Tercihleri biraz pahalı da olsa üniversite sınavlarında başarısıyla nam salmış bir özel okul oluyor. Okul başlıyor. İlk yıl çocukları orta halli bir başarı sergiliyor. Dersleri ne çok iyi ne çok kötü. İkinci yılın ortalarına doğru işler değişiyor. Öğrencinin not performansı düşüyor. Evde çalışmasına rağmen sınavlardan aldığı notlar aileyi telaşlandırıyor.
Soluğu okulda alan anne babanın karşısına müdür yardımcısı çıkıyor. Öğrencilere kaliteli eğitim verdiklerini, amaçlarının üniversite sınavlarına hazırlık olduğunu söylüyor. Bu öğrencinin notlarının düştüğünü ve üniversite sınavında başarısız olacağını iddia eden müdür yardımcısı aynen şunları söylüyor:
“Öğrenci başarısız. Ben öğretmenleriyle de konuştum. Çok gelecek görmüyorlar. Size tavsiyem öğrenciyi bu okuldan alın. Ben benzer durumdaki velilerle de görüşeceğim. Notları düşük, üniversitede başarısız olacağını düşündüğümüz öğrencileri okuldan almalarını tavsiye ediyoruz. Bu okulun üniversite sınavlarında geçmişte bir başarı ortalaması var. Bu ortalamanın düşmesine müsaade edemeyiz.”
BAŞARISIZI GÖNDER
Başkan yeni stadın inşaatına başladıkları için mutlu. Iron Maiden konseri için yıkım işine kısa bir mola vermişler. Yemeğin hemen başında bir arkadaşımızın “Yıkım sırasında tarihi eser bulunmuş, fotoğrafları çıktı. İnşaat durursa ne yapacaksınız” sorusu üzerine Başkan şunları söyledi: “Bu tamamen yanlış bir haber. Bulunan eser falan yok. Biz daha kazı çalışmasına başlamadık ki. Sadece tribünleri yıktık. Tribün molozundan ne tarihi eser çıkar. Stat zeminini deseniz daha önce genişlete çalışmasında zaten kazıldı.”
Fikret Orman daha önceki yönetimin kendilerine bıraktığı en büyük mirasın borç yükü değil düşük sponsorluk gelirleri olduğuna dikkat çekiyor ve şunları söylüyor: “Galatasaray’la aramızda Şampiyonlar Ligi geliri hariç 100 milyon dolarlık gelir farkı var. Çok düşük sponsorluk anlaşmaları imzalanmıştı. Geçmişte sadece o günü kurtarmak için vahim anlaşmalara imza atılmış.”
Başkan yeni stat ile birlikte rakiplerle bu alandaki mesafeyi kapatacaklarını düşünüyor. Beşiktaş İnşaat A.Ş. tarafından yapımına başlanan ‘Vodafone Arena’yla Türk spor tarihinin ‘en büyük sponsorluk’ anlaşmalarına imza atacaklarını belirten Orman, yeni statta 41 bin 903 koltuk, 144 loca olacağına dikkat çekiyor. Gişe gelirinde hedef yıllık 60 milyon doları bulmak. Başkan Orman’ın anlattıklarına göre Vodafone ile Beşiktaş arasındaki nihai imza önümüzdeki atılacak.
SADECE FUTBOL ARENASI DEĞİL
YENİ stat bittiğinde hedef sadece maç oynayıp gelir sağlamak değil. Stadın yerinin avantajından yararlanmak isteyen Beşiktaş yeni stadını aynı zamanda dev bir konser alanı olarak planlıyor. Orman, “Vodafone Arena’da stat gelirinde rakiplerimizin üzerine çıkarız. Orası bir futbol arenası olmanın dışında hem moda hem de konser merkezine dönüşecek. İstanbul’un en gözde mekanını yaratıyoruz. Vodafone sponsorluğunda yaz kış konserler düzenlenecek. Konser gelirleri de tamamen kulübe kalacak.”
Bugün yapılacak Iron Maiden konserini de hatırlatan Başkan Orman, “Yıkım esnasında bile konser yapılan bir yerden söz ediyoruz. Orası artık bir konser merkezi. Eskiden Kuruçeşme’de Turkcell Arena vardı. Şimdi oranın işlevini burası görecek. IMG dünyanın en büyük moda management şirketidir. İstanbul’un moda merkezi de yeni stat olacak. IMG Doğuş ile yaptığımız anlaşmanın parçalarıdır bunlar. Stat planlaması da buna göre yapılıyor zaten” ifadelerini kullandı.
BAŞBAKANA DAVET
BAŞKAN bunları anlatırken araya girip “Gezi olayları ve Çarşı protestoları”nı nasıl yorumladığını sorduk, şunları anlattı: “Beşiktaş için en önemli şey stadı yapmak. Bu noktada kurumsal olarak baktığımda Beşiktaş, Çarşı-gezi protestoları beni hiç ilgilendirmiyor. Stadın yenilenme projesi Sayın Başbakan’ın şahsi desteği mümkün değildi. Bunu yapamazdık. Temel atma törenine Sayın Başbakan’ı davet edeceğiz. Bu rüya stadın temelini Başbakanımızın atmasını arzu ediyoruz.”
Şimdi ise büyük fonların satışı sürdüreceği, fiyatların daha da gerileyeceği beklentisi vatandaşa ulaşmış. Düşen fiyata rağmen talep yok.
ÇOK değil nisan ayının ortalarında uluslararası piyasalarda altın fiyatları 5 günde yüzde 12 düşmüştü. Türkiye’de de bir süre önce gramı 94 TL’yi aşan altın birden 80 TL’ye gerilemişti. İşte bu düşüş vatandaşta ‘altına hücum’ duygusuna neden olmuş herkes soluğu kuyumcuda almıştı. Hatırlayın, talep öylesine çoktu ki kuyumcularda çeyrek altın resmen karaborsaya düşmüştü. Karaborsa diyorum çünkü Darphane ekstra mesaiye rağmen çeyrek altın talebini karşılayamamış, kuyumcular da çeyrek altınları piyasa fiyatının üzerinde satmaya başlamıştı. Aradan üç aya yakın bir süreç geçti. Ne oldu? O gün dip fiyattan altın alanlar bile bugün zararda. Türkiye’de altının gram fiyatı 76 TL’ye kadar geriledi. Ancak bu düşüşte 3 ay önceki düşüşe göre çok belirgin bir fark var. Meslektaşım, büyüğüm Güngor Uras’ın ekonomi basınına kazandırdığı müthiş bir karakter var; Ayşe Teyze. Ayşe Teyze ve niceleri nisan ayındaki düşüşte kuyumculara koşmuş altın almıştı. Oysa şimdiki sert düşüşe rağmen altına öyle bir talep yok. Çünkü vatandaş bu son düşüşte altın fiyatlarının daha da düşeceğine ikna olmuş durumda. Bu yüzden parasını kaptırmaya niyeti yok gibi gözüküyor.
BÜYÜK FONLAR SATIYOR
Dün, AA finans analisti Mehmet Ali Yıldırımtürk ile altın fiyatlarının geleceğini konuştuk. Fed’in parasal genişlemeye son vereceği sinyaliyle birlikte büyük fonların altın satmaya başlaması piyasayı da yönlendiriyor. Uluslararası piyasalarda 1180 dolara kadar gerileyen fiyattaki her yükseliş hareketi büyük fonlar tarafından satış fırsatı olarak görülüyor. Fonların satışı ise fiyatı yeniden aşağı çekiyor. Tüm yorumlarda dile getirilen altın fiyatlarının daha da düşeceğine ilişkin beklentiler ise vatandaşa ulaşmış durumda. Bu da altın talebini düğün, sünnet gibi zorunlu haller dışında kısıtlı tutuyor. Yani yatırım için altın düşünenler bugünlerde kuyumculardan uzak duruyor.
Türkiye’nin önde gelen iş insanlarının toplu halde Cizre’ye gitmesi, Cizrelilerin onları karşılayışı çözüm süreci ile birlikte Türkiye’nin yeni bir döneme girdiğini ortaya koydu. Muharrem Yılmaz başkanlığındaki TÜSİAD şimdi aynı kadroyla yeni bir adrese gidiyor. Dev kadro 10-11 Ekim’de ABD’ye çıkarma yapacak. TÜSİAD’ın Washington’daki temsilciliğinin 15. yılı nedeniyle düzenlenecek seyahatin iki amacı var. Birincisi AB-ABD arasındaki serbest ticaret anlaşması nedeniyle Türkiye’nin uğrayacağı kayıplara engel olmak. TÜSİAD bunu anlatmak ve Türkiye’nin zarara uğramasına engel olmak için lobi yapacak. İkinci amaç ise stratejik müttefikimiz ABD ile ticaretin gelişmesi için temaslarda bulunmak.
KERRY AĞIRLAYACAK
Seyahate TÜSİAD’ın kurucu üyelerinin yanı sıra, yönetim kurulu ve iş dünyasının önde gelen isimleri katılacak. ABD tarafı da seyahate büyük önem veriyor. Bu yüzden başta Dışişleri Bakanı John Kerry olmak dışişlerinden önemli isimler, bakan yardımcıları, Senato ve Temsilciler Meclisi’nden milletvekilleri geniş bir kadro ile TÜSİAD’ı ağırlayacak. Tüm görüşmeler ABD Ticaret Odası Başkanı ve yönetim kurulu üyelerinin ev sahipliğinde gerçekleşecek. TÜSİAD Heyeti
ayırca Brookings Institution, Washington Institute ve Cato Institute gibi düşünce kuruluşlarıyla da geniş katılımlı yemeklli toplantılara katılacak.
TÜSİAD’ın Güneydoğu ziyaretleri sürecek
14. yüzyıldan kalma Kırmızı Medrese’nin bahçesindeki toplantıya öylesine bir ilgi vardı ki misafirler tezahürat ve karanfiller eşliğinde alana zorlukla giriş yaptı.
Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç, Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı, Doğan Holding CEO’su Yahya Üzdiyen, TÜSİAD eski Başkanı Ümit Boyner, Akfen Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Akın, Limak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Özdemir, Boyner Sanayi Mensucat CEO’su Osman Boyner ve iş dünyasından daha pek çok isim çözüm sürecine destek için toplantıda yerine aldı. İş dünyasının önde gelen isimlerinin katıldığı zirvede bölgenin kalkınması için duyulan arzu bire bir paylaşıldı. İş insanları zirvede beklendiği gibi çok büyük miktarlarda yatırım kararı açıklamadılar. Bunda en büyük etken çözüm sürecinin henüz çok başında olmamız ve yatırım kararlarının alınması için zamana ihtiyaç duyulmasıydı. Dün konuştuğum iş insanları ciddi sabit yatırımlar için tesis edilen barış ortamının kalıcı olması gerektiğine dikkat çektiler.
TÜSİAD Başkanı’nın şu sözleri çok önemliydi: “Bu sürecin ufku barıştır. Sona eren şiddetin ardından ülkemizi ileriye taşıyacak demokratik reformların, idari yapılanma adımlarının atılmasını bekliyoruz. Biz de çözüme yatırım için buradayız.”
TÜSİAD Genel Sekreteri Zafer Yavan’ın yaptığı sunum çözüm sürecinin başarıya ulaşması halinde hem bölgenin çok ciddi şekilde kalkınacağını hem de ortaya çıkan ekonomik iyileşmenin Türkiye’nin büyümesine önemli bir katkı sağlayacağını gösterdi. Unutmayalım bir işe başlamak, başarmanın yarısıdır. Bu kez olacak galiba!
TÜSİAD yarın tarihinin en anlamlı en önemli ziyaretlerinden birini gerçekleştirecek. Yaklaşık 100 iş insanı ile birlikte Cizre’ye çıkarma yapacak olan TÜSİAD’ta üyelerin çok önemli yatırım kararları açıklaması bekleniyor. Hükümet hem bölgeye özel avantajlar sağlayan bir teşvik sistemini hayata geçirerek hem de bölgedeki terör sorununu bitirecek çözüm sürecini başlatarak önemli adımlar attı. Ben de Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’a bu çerçeveden baktığında TÜSİAD’ın yarın yapacağı bu önemli ziyareti nasıl değerlendirdiğini söyledim. Çağlayan söze, “TÜSİAD’ın Cizre’de yapacağı toplantıyı ve TÜSİAD üyelerinin açıklayacağı yatırımları son derece anlamlı buluyorum. Kendilerini kutluyorum. Bir işe başlamak işin yarısıdır. İnşallah bu yatırımlar nihayete de ulaşır, sonuçlar bizim de istediğimiz noktaya gelir” diyerek başladı.
SOSYAL SORUMLUK PROJESİ
Zafer Bey bölgeye yatırımı bir kardeşlik projesi olarak görüyor ve ekliyor: “Şimdi başta TÜSİAD Başkanı Muharrem Yılmaz Bey olmak üzere birçok TÜSİAD üyesi Güneydoğulu kardeşleri için bölgeye yatırım yapacak. TÜSİAD’ın yapacağı yatırım toplantısını adeta bir sosyal sorumluluk projesi gibi görüyorum. Bu yüzden kendilerine bakanlıktan personel dahil istedikleri her türlü desteği vereceğimizi söyledim. TİM ile de benzer ziyaretlerde bulunduk. Muş’a Şanlıurfa’ya, Diyarbakır’a Van’a gittik. Teşvik konusunda yerel birimleri harekete geçirdik.”
EN CÖMERT TEŞVİK
Bu noktada Bakan Çağlayan hükümetin hayata geçirdiği teşvik sisteminin önemine dikkat çekerek bölgeye yatırım yapanların tümünün kazanacağına olan inancını paylaşıyor: “Bu gelmiş geçmiş en cömert teşvik sistemi. Yatırım yapan kredi aldığında 500 bin TL’lik faizi de ödediğimizi hatırlatmam da fayda var. 1100 TL’lik asgari ücretin yüzde 40’ını biz karşılıyoruz, hem de 10 yıl süre ile. Hele yatırımınız organize sanayi bölgesindeyse (OSB) teşvik süresi 12 yıla kadar çıkıyor. İşverene neredeyse yaklaşık 400 dolar olan net ücret kalıyor. Bu 400 dolar çok önemli. Daha önce işverenin üzerindeki maliyet 600-700 doları buluyordu. Bu da başta Tayvan olmak üzere önemli teşviklere sahip ülkeler ile rekabetimizi güçleştiriyordu. Şimdi bir iş insanı 6. Bölgede yatırım yaptığında o ülkelerle de rekabet şansı yakalayabilecek. Çin’de artık 500 dolara işçi arasan bulamıyorsun. Bu rekabette bize çok büyük avantaj sağlayacak. Buraya giden sivil toplum kuruluşlarının üyelerini özendireceği bir durum var. Bu çözüm sürecinin barış ve kardeşlik boyutu.”
Çözüm süreciyle talep patladı
Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan geçtiğimiz hafta Diyarbakır’da teşviklerin birinci yılı nedeniyle bir toplantı gerçekleştirdi. Bu toplantıya TOBB, TÜSİAD, MÜSİAD, TUSKON, TİM, ASKON, TÜMSİAD, TÜGİAD, TİKAD gibi sivil toplum kuruluşları başkanlar düzeyinde ilgi gösterdi. Çağlayan bu durumdan duyduğu memnuniyeti dile getirip şunları söyledi: “Orada açıkladığımız sonuçlar gösterdi ki teşviklere rağmen çözüm süreci öncesi yatırım için ilgi alaka çok düşüktü. Çünkü bir yerde huzur yoksa istediğiniz teşviki açıklayın yatırım çekemezsiniz. Ama bu yılbaşı itibariyle patlama oldu. Mesela pek çok ilde organize sanayi bölgelerine itibar edilmemişti. Ama şimdi OSB’lere 12 yıl teşvik olunca ilgi coştu. Güneydoğu’da şimdi pek çok ilde OSB’de yer bulamıyorsunuz. 2012’ye göre 4 kat artış var. Diyarbakır’da 50 kişi sırada bekliyor.”
İnsanlar doğdukları yerde doyacaklar
Ancak son 6 yıllık kâr-faiz ilişkisi bankaların faiz düşüşünde kârlarını arttırdığını ortaya koyuyor. Bu tablo, ‘faiz lobisi bankalar’ tanımını da güçleştiriyor.
GERİDE bıraktığımız son iki hafta Gezi Parkı protestolarıyla başlayan olaylar siyaset kadar ekonomiyi de etkiledi. Olayların doruğa piyasaların dibe vurduğu bir dönemde hükümet cephesinden ‘protestoların arkasında aralarında bazı bankaların da bulunduğu faiz lobisinin olduğu’ iddiaları geldi.
RAKAMLAR KONUŞSUN
Son yıllarda bazı kesimler tarafından, iş dünyasından zaman zaman gelen eleştirilerin varoluş sebebi olarak gösterilen faiz lobisi, gerçekten bu olayların da startını veren bir gizli oluşum muydu?
Gerçekten faiz lobisinin baş aktörü olarak ima edilen bazı bankalar daha fazla kâr elde etmek için düğmeye basmış ve malum protestoları mı başlatmıştı?
Çeçen Grubu çevreye etkiyi azaltmak için 3 köprü bağlantı yollarını orman alanından mümkün olduğu kadar uzağa taşıdı. Doğal yaşamın korunması için viyadükler ve 1 adet ekolojik köprü projeye dahil edildi.
İSTANBUL’un kuzeyinde hummalı bir çalışma var. Geçtiğimiz hafta temeli atılan İstanbul Boğazı’nın üçüncü köprüsünün temelinin yanısıra bu köprüye bağlanacak yollar için de hazırlık var. Başbakan, Meclis Başkanı ve Cumhurbaşkanı’nın katıldığı törende Yavuz Sultan Selim (YSS) adı verilen köprü, hem Türkiye hem de dünya açısından bir çok ‘ilk’i bünyesinde barındıracak. Boğaziçi Köprüsü'nde 3 gidiş, 3 geliş 6 şerit ve Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nde 4 geliş, 4 gidiş 8 şerit bulunurken yeni köprüde 4 gidiş 4 geliş 8 şerite ek olarak 2 şerit de tren geçişi için raylı sistem bulunacak.
Herkes köprüye odaklanmış durumda. Ancak köprü kadar her iki kıtadan köprüye çıkacak yollarda çok önemli. Özellikle Avrupa Yakası’nda İstanbul’un can damarları arasında gösterilen ormanların bölgesinden açılacak yol çevre açısından büyük önem taşıyor. Köprü ve çevre yolları finansman açısından da kritik öneme sahip. Hatırlarsanız ihaleyi kazanan Çeçen Grubu projenin finansmanı için uzun süre bankalar ile görüşmüştü. Finansman anlaşmasındaki gecikmenin Çeçen Grubu’ndan değil aslında proje güzergahından kaynaklandığı ortaya çıktı. İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamada proje güzargâhının değişmesi sonrasında finansman açısından bir problem kalmadığını açıkladı.
ÇEÇEN AYRINTILARI ANLATTI
Temel atma töreninden bir gün sonra inşaat alanında biraraya geldiğimiz Çeçen Holding Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Çeçen, Başkan Yardımcısı Fırat Çeçen ve Turizm Başkanı Serhat Çeçen hem yeni köprüyü hem de çevre açısından proje güzargâhında nasıl bir değişiklik yapıldığını ayrıntılarıyla anlattı.
Önce köprüden başlayalım. 59 metre genişliğe sahip olacak köprünün bir yakadan diğer yakaya uzunluğunun