Paylaş
Turizmci Zafer Alkaya’dan bahsediyorum. Bilmeyenler için küçük bir hatırlatma. Her şey dahil sistemini hayatımıza 1990’lı yılların başında Magic Life’ın kurucusu Dr. Cem Kınay kazandırmıştı. Türkiye bu sayede turizmde önemli atılımlar yaptı, kazançlar elde etti. Zafer Alkaya da Cem Kınay’ın o dönemdeki ekibindeki isimlerden biriydi. Geçtiğimiz günlerde bir araya geldiğimizde konu dönüp dolaşıp her şey dahil sistemine geldiğinde Alkaya şunları söyledi:
“Her şey dahil sistemi yıllar önce gelişme ve atılım sürecinde olan turizm hareketimiz için çok önemli çıkış yolu olmuştur. Bu sayede elde ettiğimiz başarılı sonuçlar elbette yadsınamaz.
Ancak yıllar sonra içinden geçtiğimiz bu yeni süreçte samimiyetle masaya yatırılarak yeniden tartışılmalıdır. Sistemde bütünüyle ısrar etmek ise bizi gelecekte yeni sıkıntılarla karşılaşma noktasına getirebilir. Sonuç olarak artık “her şey dahil “ sistemini bir tabu olarak görmemek gerekmektedir. Öte yandan turist aldığımız pazarlar anlamında yelpazemizi mutlaka genişletmek zorunda olduğumuz ise sektörümüzün bir başka çok önemli gerçeğidir. Hep bildiğimiz, alıştığımız pazarlarla yol yürüme kolaycılığını kesinlikle terk etmemiz gerekmektedir.”
HERKES YAKINIYOR
Turizm paydaşı olan kiminle konuşsanız yıllardır ‘her şey dahil’ sisteminden yakınır. Otel sahibi, sivil toplum örgütleri, acenta, esnaf, belediye başkanı, politikacı hatta bakanlar bile... İş düğmeye basmaya geldiğinde etraf bir anda boşalır.
Bir dönem her şey dahilden kazanımlar elde eden Türkiye’nin yeni fırsatlara yelken açması gerekiyor. Üstelik bunun belki de tam zamanı... Niye mi?
Bu yıl turizm tesislerinin doluluk oranlarında problem var. Alkaya’nın tespitleri şöyle:
Bölge turizmi için gerek doluluk ve gerek gelir anlamında en önemli aylardan biri olan Temmuz geçtiğimiz yıllarda düzenli olarak maksimum kapasitelere ulaştığımız çok önemli bir aydır. Ancak bu yıl doluluklar maalesef beklentilerin altında kalmıştır.
Söz konusu sıkıntının kaynağı muhteliftir ve kesinlikle sadece fiyat olarak görülmemelidir.
Özellikle üst segment ürün ve hizmet sunan Belek bölgemizde yer alan tesislerimiz hem nitelikli mimarisi ve hem de gelişmiş operasyon kabiliyeti anlamında gerçekten son derece başarılı tesislerdir ve elbette haklı olarak bunun karşılığı olan bir fiyat talep eder.
Söz konusu bu fiyat ürün ve hizmet kalitesine eş değer DOĞRU FİYAT olmak zorundadır.
Üst düzey ürün ve hizmet talep eden turist doğal olarak bunun karşılığı olan bedeli ödemeye hazırdır. Burada önemli olan ise uzak/yakın turizm coğrafyamızda bu turiste ulaşabilme meselesidir.
SERPME KAHVALTI GİBİ
Açık söyleyeyim ben ‘her şey dahil’ sistemini ‘serpme kahvaltı’ya benzetiyorum. Aklıma ilk gelen kelimeyi sorsalar ‘israf’ derim. Otellerin tüm yiyecek içeceği israf edilenler de dahil fiyatlarına yedirmek zorunda olduğuna şüphe yok. Sizce bu artık bizi rekabette geri düşürmüyor mu? Bakın kurların yerinde sayması ve maliyetlerin artması nedeniyle oteller kur bazında zamlar yapmak zorunda kaldı. Yükselen fiyatlar bizi bir üst lige tırmandırınca rakiplerimiz de değişti. Türkiye’ye gelecek olan yabancı tesislerin yeni fiyatları rakip ülkelerdeki fiyatlarla kıyaslıyor. Bu noktada gelin yine sözü Alkaya’ya bırakalım:
Akdeniz çanağında rekabet içerisinde olduğumuz rakip ülkelere göre elbette bazı dezavantajlarımız vardır.
Öncelikle onlar kadar rahat bir coğrafyada yer almadığımızı iyi biliyoruz. Yıllardır Avrupa Birliği içerisinde olmanın ortak avantajlarını sonuna dek kullanıyorlar.
Dünyaya mal olmuş önemli markalarını turizm alanında da en üst düzeyde kullandıklarını iyi biliyoruz. Belli pazarlara bizim kadar sıkı sıkıya bağlı olmaksızın ürünlerini tüm dünyaya rahatlıkla pazarlayabildiklerini iyi biliyoruz.
Aynı coğrafyada içerisinde her türlü ulaşım alternatiflerini kullanabilme şansına sahip olduklarını iyi biliyoruz.
Bütün bunlara karşın elbette ülkemiz turizmi adına sahip olduğumuz bazı önemli avantajlarımızdan da söz edebiliriz. En önemlisi ise kuşkusuz ürün ve hizmet kalitesinde ulaştığımız başarılı çizgidir.
Rakiplerimizin aksine asla mekanik olmayan ve gönülden verilen hizmet anlayışı ile ön plana çıkan turizm çalışanımız son yıllarda istihdam anlamında yaşadığımız sıkıntılara rağmen hala en önemli avantajımızdır.
Bu eşsiz gücümüzü ileriye dönük koruyabilme adına gerekli tüm adımları ayrıca atmak zorunda olduğumuz gerçeğini asla unutmamalıyız.
Alkaya’nın sözleri sonrasında özetlersem; turizmde dönemsel olarak yeni bir evreye girmişiz gibi gözüküyor. Yeni bir strateji belirlemek ve bulunduğumuz noktayı fırsata çevirmek için sanki tam zamanı. Tüm paydaşların bir araya gelmesi, bir masa etrafında toplanması ve her şey dahil olsa mı olmasa mı tartışması iyi olmaz mı?
FİYAT İNDİRİMİ YANLIŞ OLUR
“Bu yıl temmuz ayı için bölgemizdeki doluluklar büyük ölçüde yüzde 50-80 arasında değişkenlik göstermektedir. Bu ise elbette bölgemizin alışkın olduğu ideal doluluk oranları değildir” deyince
Hürriyet’in Akdeniz ilavesinde yaklaşık 2 yıl köşe yazarlığı yapan ve Cornelia Diamond Golf Resort&SPA Oteli Genel Müdürü Zafer Alkaya’ya sordum:
Turizmin son dönemdeki sıkıntılarını aşmak için fiyat indirimi çare olur mu?
Alkaya’nın aşağıdaki sözlerinden anladığım, böyle bir tercih turizmimizi telafisi güç sıkıntılara sokabilir: “Burada dikkat edilmesi gereken en temel nokta fiyatlarımızda haddini aşan indirimlere giderek doluluk sağlama telaşıdır. Turizm hareketimizin geleceği adına en kritik yanlış kuşkusuz bu anlayışla dolulukları arttırma yaklaşımı olacaktır. Zaten bu denli artış gösteren işletme maliyetleri ve de kur baskısı bu yaklaşımı neredeyse imkânsız kılmaktadır. ‘Nitelikli turizm’ bilinci ile hareket ederek hak ettiğimiz DOĞRU FİYAT ile nitelikli hizmet talep eden turiste bir şekilde ulaşabimek dışında bir şansımızın bulunma-dığı açıktır. Bu noktada sonuç alabilme anlamında bölge olarak tüm eksikleri-mizi tamam-layarak cazibemizi kalıcı olarak arttırmamız gerek-mektedir.”
Paylaş