Sedef Batı

Sigarayı bıraktıktan sonra hasar alan organların eski haline dönmesi tam 25 yıl sürüyor

17 Kasım 2024
Sigara içen birinin ciğerleri, damarları sigara içtikten sonra hiç sigara içememiş biri gibi olabilir mi yoksa illa bir hasar alır mı? Yeni bir çalışma, bir kişinin sigarayı bıraktıktan sonra kalp hastalığı riskinin ortalamaya düşmesinin yirmi yıldan fazla sürebileceğini, kardiyovasküler sisteminin hiç sigara içmemiş birine benzemesinin 25 yıl süreceğini söylüyor. 

Daily Mail’de yer alan habere göre Güney Kore 'deki araştırmacılar, eski bir sigara tiryakisinin kardiyovasküler sisteminin hiç sigara içmemiş birine benzemesinin tam olarak ne kadar sürdüğünü buldu.Bu süre tam tamına 25 yıl. Amerikan Tıp Derneği tarafından çıkarılan JAMA dergisinde yayınlanan araştırmanın bulguları aynı zamanda 8 yıldan uzun süredir sigara içen ama sigarayı bırakan kişilerin, hala sigara içenlerle benzer bir kalp krizi veya felç riskine sahip olduğunu ortaya koydu.

Yayınlanan çalışmada araştırmacılar, 100.000'den fazla sigarayı bırakmış eski tiryakilerin ve 4 milyondan fazla hiç sigara içmemiş kişinin sağlık verilerini inceledi. Önceden sigara içenler, sigarayı bıraktıktan on yıl sonra takip edilmişti. Sigaraya başladıklarında kaç yaşında oldukları, günde kaç sigara içtikleri ve bıraktıklarında kaç yaşında oldukları gibi diğer ayrıntılar da not edildi.

ETKİSİ TÜKETİLEN DOZA GÖRE DEĞİŞİYOR

Çalışma, sigara ile kardiyovasküler hastalık riski arasındaki bağlantının tüketilen doza bağlı olduğunu ortaya koyuyor. Hafif düzeyde sigara içenlerin riskleri, sigarayı bıraktıktan kısa bir süre sonra nispeten düşük olur.Ancak araştırmacılar, en az sekiz yıl boyunca sigara içmiş olan daha ağır sigara tiryakilerinin sigarayı bıraktıktan sonra kalp krizi ve felç riskinin hiç sigara içmemiş birinin kadar olmasının 25 yıl alabileceği sonucuna vardı. Çalışmanın yazarları bu konuda şunları söyledi: 'Ağır eski sigara içicilerinin, sigara içmeye devam eden hastalara eşdeğer bir kardiyovasküler hastalık riskine sahip olduğu düşünülmelidir.”

KALBİ BESLEYEN KAN DAMARLARINA ZARAR VERİYOR

Bugüne kadar yapılmış düzinelerce çalışma, sigara içmenin kalp yetmezliği ile bağlantılı olduğunu gösteriyor. Kalp kası, genellikle çok zayıf veya sert olduğu için kanı vücuda gerektiği kadar iyi pompalayamadığında, vücudun organ ve dokularına normal çalışması için gereken oksijen ve hayati besinleri sağlayamaz.

Yazının Devamını Oku

Mutfağımıza yeni giren teknolojik ürünler tencerelerin yapamadığı neyi yapıyor? 

14 Kasım 2024
Mutfak teknolojileri sürekli gelişiyor ve yeni trendler ortaya çıkıyor. Son yıllarda popülerlik kazanan airfryer'lar, sağlıklı pişirme yöntemleriyle dikkat çekerken, şimdi de slow cooker'lar ön plana çıkmaya başladı. Airfryer'lar hızlı ve az yağlı pişirme teknikleriyle kalp dostu tarifler sunarken, slow cooker'lar ise düşük ısıda uzun süreli pişirme yöntemiyle yemeğin lezzetini artırıyor ve besin değerlerini koruyor. Sağlıklı yaşam trendleri doğrultusunda, her iki cihaz da mutfaklarda vazgeçilmezi haline geldi.

Peki eskiden kullandığımız tencerelerin nesi var? Neden bu teknolojilere ihtiyaç duyuluyor? Hangisi daha sağlıklı? Avantajları ve dezavantajları nedir? Düdüklü tencere ve çelik tencereler hepsini döver mi?İç Hastalıkları uzmanı Uzman Dr. Aytaç Karadağ ile yeni mutfak trendlerini mercek altına aldık.

Öncelikle birkaç yıldır adını duymaya başladığımız ‘Air fryer’ ve ‘Slow cooker teknolojilerine bir göz atalım.

AİRFRYER 

Airfryer’lar sıcak havanın bir fan yardımıyla yiyeceklerin etrafında dolaşması ile daha az yağ, daha az enerji ve daha az vakit kullanarak pişirmeyi amaçlayan, yağsız ve sağlıklı olmaları, yağ sarfiyatı olmaması nedeniyle aynı zamanda çevreci olan mutfak aletidir.

SLOW COOKER

Düşük ısıda ve uzun saatler içinde yemeğin pişmesini sağlayan slow cooker ürünler, geleneksel fırında veya ocakta pişirmeye alternatif olarak karşımıza çıkıyor. Bu aletlerde yemekler kendi suyunda piştiği için yemek lezzetini koruyor ve daha aromatik bir tat ortaya çıkarıyor, yavaş yavaş piştiğinden dolayı daha yumuşak oluyor ve besin değerini koruyor.

Bu iki cihazın farklı pişirme yöntemlerinin sağlık üzerindeki etkileri neler?

Yazının Devamını Oku

Salgın gibi yayılıyor! Neden genç yaşlı demeden herkesin sırtı ağrıyor?

13 Kasım 2024
Günümüzde genç yaşlı demeden pek çok insan sırt ağrısından mustarip… Uzmanlar, modern yaşam tarzı, çalışma koşulları ve en önemlisi hareketsiz yaşamın bu yaygın sağlık sorununu tetiklediğini belirtiyor. Uzun saatler masa başında çalışmak, kötü duruş alışkanlıkları ve yetersiz fiziksel aktivite, sırt ağrısının başlıca nedenleri arasında. Bazen de burkulma, fıtık, siyatik vb. gibi sağlık sorunları nedeniyle sırt ağrıları yaşanır. Bu ağrılar yaşam kalitesini olumsuz etkiliyor ve ciddi sağlık sorunlarına yol açabiliyor.

 Kimi bu ağrıları için doktor doktor geziyor, kimi ağrıyan yerini streç filmle sarıyor, doğal kurutma makinesi ile ısıtıyor.

Çoğu durumda sırt ağrıları; kasları, tendonları veya bağları etkileyen bir zorlanmadan kaynaklanan kısa süreli bir sorun olabilir ama yardım kuruluşu Arthritis Research UK'ye göre İngiltere'de yaklaşık dokuz milyon kişi sırt ağrısı ile yaşamaktadır.

Daily Mail’e konuşan fizyoterapistlik Sammy Margo, bu sorunun giderek yaygınlaştığını ve bunun başlıca nedeninin hareketsiz yaşam tarzının olduğunu söyledi ve ekledi: “İnsanlar eskiden bir şeyler yaparken sırt ağrısı çekerlerdi, şimdi ise bir şeyler yapmadıkları için çekiyorlar” 

Artık işe gidip gelmeyen ama bütün gün oturan evden çalışan, gazete almak ya da alışveriş yapmak için evden çıkmayan insanlar çoğunlukta. Geçmişte daha çok kas yırtılması gibi akut yaralanmaları olan insanlar ağrı yaşıyordu. Şimdi ise teknik boyun ya da bütün gün masa başında oturmaktan kaynaklanan kronik bel ağrıları daha yaygın görülüyor.

Dr. Margo, hareketsiz kalmanın omurgaya giden kan akışını azaltıp zayıflattığını, bunun da fizyoterapistlerin bir pozisyonda uzun süre kaldığımızda oluşan basınç için kullandıkları bir terim olan 'CREEP'i artırdığını, bu durumun dokuların elastik özelliklerinin sürekli ve tekrarlayan şekilde uzamasına neden olduğunu, bu basıncın dokuları bozup esnekliği azalttığını söyledi.

AKTİF KALIN VE HAREKET ETMEKTEN KORKMAYIN

Fizyoterapist Mehmet Gem, iyi haberin vakaların büyük çoğunluğunda 

Yazının Devamını Oku

Bu basit test size biyolojik yaşınızı 30 saniyede söylüyor

6 Kasım 2024
Mayo Clinic'ten araştırmacılar biyolojik yaşı belirlemenin kolay ve ekipmansız bir yolunu keşfetti. Ekip, tek ayak üzerinde dengede durabildiğiniz sürenin sinir, kemik ve kas gücünün kritik bir göstergesi olduğunu, özellikle de baskın olmayan bacağınızın üzerinde ne kadar süre durabildiğiniz yaşlılığın bir işareti olduğunu söylüyor. 

Ses getiren çalışmaya göre, 50 yaşındaki bir kişi yaklaşık 9 saniye dengede kalabiliyorken, 80 yaşındaki biri yalnızca 3 saniye dengede kalabiliyor.

Araştırmacılar, bir kişinin tek ayak üzerinde dengede durma becerisinin yaşla birlikte yürüme, kavrama ve diz gücü ölçümlerinden daha hızlı kötüleştiğini tespit etti. Yaşları 52 ila 83 arasında değişen katılımcılar, kesitsel bir çalışmada birbirleriyle karşılaştırıldı.

 

Rochester, Minnesota'daki Mayo Clinic'te kas-iskelet sistemi araştırma profesörü olan Kenton Kaufman, “Dengeniz zayıfsa, düşme olasılığınız daha yüksektir.” dedi ve ekledi. “Tek ayak üzerinde dengede durabilme becerisi, kişinin düşme riskinin önemli bir belirleyicisidir.” 

Kaufman, “Eğer 5 saniye boyunca tek bacağınızın üzerinde duramıyorsanız, düşme riski altındasınız demektir. Bir kişi 30 saniye boyunca bacağının üzerinde durabiliyorsa, özellikle de yaşlıysa, gerçekten iyi gidiyor demektir." dedi.

Uzmanlar, eğer gözleriniz kapalıyken 10 saniye boyunca tek ayak üzerinde dik bir şekilde ayakta durabiliyorsanız, yaşınız kaç olursa olsun sağlıklı olduğunuzu söyledi.

Ulusal Yaşlanma Enstitüsü'ne göre,

Yazının Devamını Oku

'Basit bir küf' deyip geçmeyin! Ölümlere dahi neden oluyor

5 Kasım 2024
Nem oranının yüksek olduğu havasız ortamlarda meydana gelen küf sorunu hem evlerimizde kötü görüntüye neden oluyor hem de her soluk alışımızda sağlığımıza zarar veriyor. Özellikle yatak odaları, banyo ve mutfakta karşımıza çıkan ancak bazen çok da önemsenmeyen bu sorun uzun vadede ölüme kadar giden ciddi sonuçlara neden olabiliyor.

UZUN VADEDE SAĞLIĞI OLUMSUZ ETKİLİYOR

Florida Sağlık Bakanlığı İletişim Direktörü Jae Williams, küfün çevrenin doğal bir parçası olduğunu, ancak iç mekanlarda bir sağlık sorunu olduğunu söyledi ve ekledi: “Küfün sizi 24 saat içinde öldürmesi gerekmez, ancak yaşam kaliteniz ve iç organlarınızın sağlığı üzerinde oldukça önemli bir etkisi olabilir.” 

Uzmanlar, iklim değişikliği sel ve fırtına olaylarının sıklığı ve yoğunluğunu artırdıkça, küfün artan bir sağlık riski olduğunu söylüyor. Peki küfün sağlık üzerine etkileri konusunda epidemiyologlar ve diğer sağlık uzmanları ne diyor?

Küf ne kadar tehlikeli?

Washington Post’a konuşan Lawrence Berkeley Ulusal Laboratuvarı'nda Epidemiyolog Mark Mendell, küfü görmenin veya koklamanın astım gelişimi, astımın şiddetlenmesi, nefes almada zorluk ve hapşırma, öksürme veya tıkanıklık gibi üst solunum yolu semptomları ile ilişkili olduğunu söyledi. Bununla birlikte, araştırmacıların hala sağlık risklerinin tam kapsamını anlamak için çalıştıklarını ifade etti.

Mendell, bazı insanlar için semptomların küfün kendisine karşı alerjiden kaynaklandığını, ancak alerjisi olmayanların yine de sağlık sorunları yaşayabileceğini söyledi. 

Cleveland Clinic'te Gögüs Hastalıkları uzmanı Neha Solanki, küfe maruz kalmanın

Yazının Devamını Oku

Baza kazalarında artan ölümler ve alınacak önlemler

31 Ekim 2024
Geçtiğimiz haftalarda iki yetişkin kişi yatak bazasının altında kalarak hayatını kaybetti ve bu trajik kazalar basında geniş yer buldu. Daha önceden genelde çocukların ölümüne neden olan bu korkunç kazalar maalesef her yaşta insanın hayatını tehdit ediyor, bu konuda farkındalık artmazsa maalesef yaşanmaya da devam edecek.

Geçtiğimiz haftalarda Şişli’de yaşayan bir kadın, temizlik yaptığı sırada açtığı bazanın üzerine devrilmesi sonucu, sıkıştığı yerde hayatını kaybetti. Aynı hafta İngiltere’de yaşana 39 yaşındaki Helen Davey, bazanın altına sıkışarak nefessiz kalması sonucu trajik bir şekilde hayatını kaybetti. 19 yaşındaki kız Elizabeth mahkemede verdiği ifadede, “Yukarı çıktım, annemin yatak odasının kapısı sonuna kadar açıktı ve onu sırtüstü yatarken, kafası yatağın altına sıkışmış halde buldum” dedi. Kızının ifadesine göre, Helen Davey’in bacakları sanki kalkmaya çalışıyormuş gibi bükülmüş durumdaydı.

Annesinin yatağını arızalı olduğunu belirten Elizabeth, yatağın üst kısmını annesinin kafasından kaldırmaya çalıştoğını, yatağı kaldırmanın çok zor olduğunu, ayakları ile destekleyerek kaldırabildiğini, ancak annesinin o zamana kadar ölmüş olduğunu fark etti.

Adli tıp uzmanı Jeremy Chipperfield, İngiltere İş Dünyası Bakanı Jonathan Reynolds’a yazdığı mektupta, gaz pistonlu yatak mekanizmalarının arızalarının hayati risk oluşturabileceğini ve bu konuda önlem alınmazsa benzer ölümlerin yaşanabileceğini vurguladı.

Bazalı yataklarda bulunan amortisör sistemi zamanla bozulabiliyor ve baza açıkken aniden düşebiliyor. Böyle durumlarda kazalar kaçınılmaz bir hâl alıyor. Güvenlik uzmanları, baza amortisörlerinin düzenli olarak kontrol edilmesi, arızalı parçaların hemen değiştirilmesi gerektiğini, periyodik bakımın bu tür trajik olayların önlenmesine yardımcı olduğunu söylüyor.

Peki, yaşanan bu kazalar nasıl ölümle sonuçlanıyor?
Yetişkinler kendi ağırlıkları ile kapağı itemiyorlar mi?
Böyle bir durum yaşandığında ilk yardım olarak ne yapılmalı?

Yazının Devamını Oku

Ünlü fenomen 25 yaşında addison hastalığından hayatını kaybetti

29 Ekim 2024
TikTok yıldızı Taylor Rousseau Grigg'in ölümünü, eşi Cameron Grigg, Instagram’da 'ani ve beklenmedik'bir ölüm' olarak duyurdu.Çoğu kişinin adını duymadığı bu hastalık merak konusu oldu.

Addison hastalığı adrenal bezlerin nadir görülen ve ölümcül olabilen kronik bir hastalığıdır. Yetişkinler arasında, 2022 yılında dünya çapında yılda milyonda 4 ila 6 vaka görüldüğü bildirilmiştir. Birçok vakada Addison hastalığına, vücudun bağışıklık sisteminin sağlıklı hücrelere, organlara ve dokulara saldırdığı otoimmünite neden oluyor.

Washington Post’a konuşan endokrinologlar, Addison hastalığının belirtilerini, nedenleri ve tedavisi hakkında bilgi verdi. İşte 7 Soruda Addison hastalığı...

1- ADDİSON HASTALIĞI NEDİR?

Vücudumuzda her böbreğin üzerinde bulunan, kortizol ve aldosteron olmak üzere birçok hormon üreten iki adrenal bez bulunur. Vücudun birincil stres hormonu olan kortizol, beyin fonksiyonları için gerekli olan glikozun kanımızda yeterli miktarda bulunmasına yardımcı olur. Aldosteron ise kan basıncını ve hacmini korumak için gerekli bir mineral olan sodyum kaybına karşı vücudumuzu korur.

Birincil adrenal yetmezlik olarak da bilinen Addison hastalığı, Ulusal Adrenal Hastalıklar Vakfı'na göre adrenal bezlerin kısmen veya tamamen tahrip olduğu nadir bir hastalıktır. Adrenal bezler, kortizol ve aldosteron üretemez veya bezler bunları düşük miktarlarda üretir. Bu da glukokortikoid ve mineralokortikoid eksikliğine yol açar.

Endokrinolog ve Ulusal Adrenal Hastalıklar Vakfı'nın tıbbi direktörü Paul Margulies, Addison hastalığının ciddi ve potansiyel olarak yaşamı tehdit eden bir hastalık olduğunu, bağışıklık sisteminin böbreküstü bezlerine zarar verdiği için tipik olarak haftalar, aylar, hatta yıllar boyunca oldukça yavaş bir şekilde ortaya çıktığını, ancak bazen çok daha hızlı bir şekilde, birkaç ay gibi kısa bir süre içinde ortaya çıkabileceğini belirtti.

2- ADDİSON HASTALIĞININ NEDENLERİ NELERDİR?

Yazının Devamını Oku

Kolu kırılmasa kemik kanseri olduğunu anlaşılmayacaktı

24 Ekim 2024
Jessica Lane, beş aylık hamileyken omzunda ve kolunda ağrı hissetmeye başladı. Doktora gittiğinde bunun kas ağrısı olduğunu söyledi. Hamileliği boyunca bu ağrıları yaşadı ve doğum yaptı. Bir gün oğlunu araba koltuğuna yerleştirirken kolunda bir çıtırdı duydu. Hastaneye gittiğinde ise kemik kanseri olduğunu öğrendi. Belki de kolu kırılmasa kanser olduğunu daha uzun süre öğrenemeyecekti. İşte Jessica Lane'in hikayesi...

Jessica Lane’in Mart 2022'de oğlu Theo'ya hamileyken kolunun sol üst tarafında ve omzunda dokunulduğunda sıcak olan ve hareket etmesini zorlaştıran garip bir ağrı hissetmeye başladı. Doktora gittiğinde Jessica’ya bunun hamilelik sırasındaki kas ağrılarıyla ilgili olabileceği ve doğumdan sonra muhtemelen ağrılarının azalacağı söylendi.

Daily Mail’e konuşan Jessica “Ağrılarım dayanılmazdı ve kimsenin ne kadar kötü olduğuma inandığını sanmıyorum” dedi. 4 ay sonra bebeği Theo'yu dünyaya getirdi ancak ağrıları geçmemişti.

Jessica, doğumdan beş hafta sonra Theo’nun koltuğunu arabaya yerleştirmeye çalışırken tüm gücüyle itti ve üst kolunda onu acı içinde bırakan korkunç bir 'çıtırtı' duydu. Acıdan ağlayarak sağlık görevlilerinden yardım istedi ama eve gelen sağlık görevlileri ona sadece ağrı kesici verdiler.

“Çok sevimliydiler ama kolu kırılmış biri gibi göründüğümü düşünmediler, muhtemelen ciddi bir kas ağrısı yaşadığımı düşündüler. Gerçekten acıdığını söyleyerek neredeyse onları kolumun kırık olduğuna inandırmaya çalıştığımı hatırlıyorum, ancak öyle olduğunu düşünmediler ve bazı ilaçların ağrımı azaltmaya yardımcı olacağını düşündüler.” diyen Jessica görevlilerin söylediği gibi ağrı kesici almaya başladı. Tabii ilaç aldığı için emzirmeyi bırakmak zorunda kaldı ve doktorunu tekrar ziyaret etmeden önce yaklaşık bir hafta boyunca kırık bir kolla yaşamaya çalıştı.

O bir hafta boyunca acı çeken, sol kolunu kullanması gerektiren aktiviteleri yaparken acıdan ağlayan Jessica’nın günler sonra röntgeni çekildi. Yapılan taramalar sonunda kolda bir kemik olan humerusunun gerçekten de kırıldığı tespit edildi. İşin tuhaf tarafı bu kemik herhangi bir dış faktörden ziyade, yaklaşık bir fincan tabağı genişliğinde 13 cm uzunluğunda bir kemik tümörünün baskısından kaynaklanmıştı.

O yılın Eylül ayında kendisine bir tür kemik kanseri olan osteosarkom teşhisi kondu.

Yazının Devamını Oku