Paylaş
MECLİS'te 101. madde için yapılan ikinci oylama bitmiş, sayıma geçilmişti. Sayımın yapıldığı sıranın çevresine yığılmış meraklı milletvekilleri etten bir duvar örmüştü.
Birden bir hareketlenme oldu. Grubun içinden sıyrılan ANAP'lı bir milletvekili, ANAP sıralarına doğru döndü ve sağ elinin baş parmağını yukarı kaldırarak ‘‘iş tamam’’ işareti yaptı.
Bu işaret, ‘‘Demirel'i biçtik’’ mesajını taşıyordu.
Biçilen, aynı zamanda Genel Başkanı Mesut Yılmaz'ın inandırıcılığıydı oysa...
Daha sonra, ANAP grubunda Demirel ‘‘biçildiği’’ için birbirini coşkuyla kutlayan milletvekilleri görülecekti.
Kuliste bir ANAP milletvekili, ‘‘Kaç kişi Demirel'e oy verdi? 20'nin üzerine çıktı mı?’’ şeklindeki sorumuza, muzaffer bir edayla ‘‘Ne yirmisi? On beş, en çok on beş...’’ karşılığını verecekti.
ANAP grubu, sistematik bir şekilde Süleyman Demirel'in görev süresinin uzatımını engelleme yönünde bir irade sergilemişti.
Aktardığımız bu görüntüler, ANAP Lideri Mesut Yılmaz'ın Anayasa değişikliği egzersizinde samimi davranmadığı izlenimini kuvvetlendiren işaretlerden yalnızca birkaçıdır.
Yılmaz, ne kadar aksini söylerse söylesin, kamuoyunun geniş bir kesimindeki kanaat, Demirel'in görev süresinin uzatılması konusunda verdiği sözün, yaptığı taahhüdün arkasında durmadığıdır.
Çoğunluk inanmaktadır ki Yılmaz, kendi cumhurbaşkanlığı adaylığını zorlayacak bir strateji izlemiş, son ana kadar şans kapısının aralanmasını beklemiştir.
Ancak bu kapı, Başbakan Bülent Ecevit ve Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli tarafından son dakikaya kadar inatla kapalı tutulmuştur.
* * *
Cumhurbaşkanlığı seçiminde Yılmaz gibi inandırıcılık testinde takılan bir diğer siyasetçi, merkez sağın diğer patronu Tansu Çiller'dir.
Çiller, sürecin başlangıcından itibaren sözel düzeyde Demirel'in görev süresinin uzatılması yönünde kuvvetli bir tutum almıştır.
Hatta, bir dönem Yılmaz'a kıyasla çok daha inandırıcı bulunmuştur.
Ancak, iş eyleme geldiğinde bu sözünün arkasında durduğuna ilişkin işaretler çok değildir.
Çiller, aksine, sanki bütün bu egzersizi hükümet içinde bir çatlak yaratıp, mümkünse koalisyona kapağı atabilmek amacıyla taktiksel manevralar için ideal bir zemin olarak değerlendirme yoluna gitmiştir.
Anayasa Mahkemesi Başkanı Ahmet Necdet Sezer'in adaylığına diğer dört liderle birlikte imza attıktan sonra da benzer taktik arayışların sürdüğü kimsenin dikkatinden kaçmamıştır.
Herhalde onların zannettiklerinin aksine, bu davranışlar kamuoyunun çoğunluğu tarafından fark edildiğinden olsa gerektir ki, her ikisinin partisi de kamuoyu yoklamalarında barajın altında seyretmektedir bugünlerde.
Paylaş