Yeniçeriler Takiyüddin'in rasathanesini neden yıktılar?
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
TAKİYÜDDİN (1526-1585), İslam bilim tarihinin en parlak isimlerinden biri olarak kabul ediliyor.
Kahire'de uzun yıllar gökbilim üzerine çalışan, astronomi ve optik alanında pek çok esere imza atan Takiyüddin, fıkıh alanında da uzmandır.
Kahire'den ayrılır ve imparatorluğun başkenti İstanbul'a gelir. Padişah İkinci Sultan Selim, Takiyüddin'i 1571 yılında Müneccim Başı olarak atar.
Artık, padişahın astronomi ve astroloji alanındaki başdanışmanıdır. Bu konumuyla sarayın en önemli bilim otoritesi olduğunu söyleyebiliriz.
Takiyüddin'in aklı gökyüzünde, yıldızlardadır. Modern bir rasathane kurulmasının gereği üzerinde İkinci Selim'den sonra tahta çıkan Sultan Üçüncü Murad'ı ikna etmeyi başarır.
Padişahın onayıyla, Takiyüddin'in çağdaşı ve en önemli rakibi olan Danimarkalı Tycho Brahe'nin rasathanesindeki teknik donanımın aynısı İstanbul'a getirilir, Brahe'nin yanında çalışan uzman kadro ayarında bir ekip oluşturulur.
Gelgelelim, bir süre sonra Şeyhülislam'ın verdiği bir fetva ve padişahın emriyle Yeniçeriler Galata'daki rasathaneyi basıp, yerle bir ederler.
Brahe'nin rasathanesi ve burada başlatılan gelenek, sonraki dönemde astronomi bilimindeki en önemli buluşların merkezi ve kaynağı olacaktır.
Osmanlı'nın Takiyüddin'in yıkılan rasathanesinin bir benzerini kurabilmesi için modernleşme hareketlerinin başlaması, yani en az iki yüzyıllık bir zaman süresinin geçmesi gerekecektir.
* * *
16. yüzyılda meydana gelen bu olay, dünyaca ünlü Osmanlı tarihçisi Prof. Bernard Lewis'in büyük yankı yaratan son kitabı ‘‘What Went Wrong?’’ (Yanlış Giden Ne Oldu?) başlıklı kitabında önemli bir yer tutuyor.
Prof. Lewis, bu kitabında Osmanlı İmparatorluğu'nun, genelde İslam'ın Batı karşısında geri kalmasının nedenlerini irdeliyor.
Amerikalı tarihçi, Osmanlı'nın temel hatalarını, askeri teknolojide üstünlüğün kaybedilmesi, uluslararası ticaretteki gelişmelerin zamanında fark edilememesi, din-devlet işlerinin birbirinden ayrılamaması gibi pek çok başlıkta irdeliyor.
Prof. Lewis'e göre, faktörlerden biri de Osmanlı'nın bilimsel alandaki gelişmeleri, yenilikleri izleyememesi, bunun önemini idrak edememesidir.
Doğu ile Batı arasında bilimsel alandaki açık giderek büyümeye başlar ve Osmanlı'nın çöküşünü hazırlayan başlıca etkenlerden biri olur.
Türkiye'nin AB tam üyeliğinin artılarının, eksilerinin yaygın bir şekilde tartışıldığı bir dönemde, soruna bilimsel gelişme açısından yaklaşmakta da yarar olabilir.
Örneğin, şu soruya da açık sözlülükle yanıt aramalıyız:
Türkiye, Avrupa'daki kümelenmenin dışında kalıp farklı bir kulvara sürüklendiği takdirde, Batı ile bilim alanında arasında zaten var olan açığın daha da derinleşmesi ne gibi sonuçlar doğuracaktır?