YARGITAY Başkanı Eraslan Özkaya, önceki gün başında bulunduğu kurumun adaletin gerçekleştirilmesi yolundaki çalışmalarını ‘üstün bir başarıyla sürdürdüğünü’ açıklarken, hemen yanında Yargıtay Birinci Başkanvekili Mater Kaban oturmaktaydı.Ne garip bir tesadüf. Kaban, Özkaya hakkındaki iddiaların görüşüldüğü iki hafta önceki Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu’na başkanlık eden ve yapılan oylamada Özkaya hakkında disiplin soruşturması açılmasını isteyen üyedir.Kaban’ın karşı oy gerekçesi, muhtemelen şu görüşe dayanıyor:Soruşturmada Özkaya’nın menfaat sağladığına ilişkin hiçbir delil bulunamamıştır; ama hákim etiğinin ihlalini oluşturan bir durum söz konusudur.İLİŞKİ NEDEN HEMEN KESİLMEDİ?Özkaya’nın Bodrum’daki kooperatif evinin inşaatını tamamlayan müteahhit Hakkı Süha Şen’in Alaatin Çakıcı organizasyonu ile bağlantılı bir kişi olduğu ortaya çıkmıştır. Ve bu kişi, Çakıcı’nın Yargıtay’daki dosyasının akıbeti hakkında Özkaya nezdindeki bir sondaja aracılık da etmiştir. Özkaya, sonradan, Şen’in Çakıcı’nın yurtdışına kaçışına yardımcı olduğu iddiasıyla polis tarafından gözaltına alındığını gazeteden öğrenmiştir. Ancak Özkaya’nın Şen ile ilişkisini kesmesi, bu olayı öğrenmesinden yaklaşık bir ay sonra gerçekleşmiştir. Mater Kaban’a göre, ilişkinin sürdürülmesi hákim etiğine aykırıdır ve gösterilen dikkatsizlik, disiplin soruşturmasını gerekli kılmaktadır.Buna karşılık, kurulun diğer 8 üyesi disiplin soruşturması açılmasına bir gerek görmemiştir.Kuşkusuz, yüksek kurulun bu kararını saygıyla karşılamak durumundayız.BAŞKANLIK KURULU’NUN TARTIŞMALI KARARI Özkaya’nın okuduğu bildiri, yargının ‘sütten çıkmış bir ak kaşık olduğu’ düşüncesine dayanıyor. Ancak buradaki ‘aklığı’ gölgeleyen olayların uzun bir listesi verilebilir. Örneğin, akla hemen Özkaya’nın sağ kolu olan Yargıtay Genel Sekreter Yardımcısı Ercan Yalçınkaya’nın nahoş ilişkilerinin yarattığı tepkiler nedeniyle geçirmekte olduğu soruşturma ve Yargıtay’daki görevinden ayrılmak zorunda kalışı geliyor. Meseleye daha ilginç bir açıdan yaklaşalım. Ünlü Neşter-2 skandalına adları karışan Yargıtay üyeleri hakkında ‘muhakkik’ kimliğiyle Yargıtay Onuncu Ceza Dairesi Başkanı Şener Güngör tarafından bir soruşturma raporu hazırlanmıştır. Güngör, raporunda iki üyenin yargılanmaları talebinde bulunmuştur. Özkaya’nın başkanlık ettiği Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu, dolaylı dinleme kayıtlarının delil oluşturamayacağı gerekçesiyle yargılanmalarını reddetmiş, yalnızca disiplin soruşturması açılmasını yeterli görmüştür. Oysa kurula sunulan dosyada, yalnızca dinleme kayıtları değil, bazı hákimlerin suçlanan Yargıtay üyelerinin kendilerine tavassutta bulunduğuna ilişkin Göngör’e verdikleri imzalı ifadeleri de vardı. Kurul, bu yöndeki delilleri dikkate almamıştır ve bunu da saygıyla karşılamak durumundayız. HUKUKA GİRİŞİN TEMEL İLKELERİAncak mızrak çuvala sığmıyor. Başkanlık Kurulu’nun dikkate almadığı bu ifadeler, geçen perşembe günü yapılan Neşter-2 duruşmasında tanık olarak dinlenen hákimler tarafından mahkeme hákimine tekrarlanmış ve gazetelerde çarşaf çarşaf yayımlanmıştır.Hákimlerin ifadelerine göre, Yargıtay üyesi Ergül Güryel, avukat olan oğlunun da ilgilendiği bir davada hákime belli bir yönde oy kullanması karşılığında kendisini Yargıtay’a seçtirme vaadinde bulunmuştur. Güryel, Hákimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) eski başkanvekilidir ve bugünkü HSYK üyelerinin bir bölümü ile de yakın ilişkiler içindedir. Burada karşımıza bir kalıp çıkıyor: Demek ki, hákimlerin mesleklerinde en yüksek ideal olan Yargıtay üyeliğine seçilebilmeleri için hatır mekanizmaları işletiliyor. Bir başka nokta, basının da kişisel ikbal ya da ekonomik çıkarlar için Yargıtay’ı yıpratma çabasına girdiğinin ‘saptandığının’ belirtilmesidir. Hukuk kavramları içinde konuşursak, bu yönde kuvvetli bir kanaatin belirtilebilmesi için çok kesin delillerin ortaya konması gerekir.Hiçbir delil ortaya konmadan bu şekilde suçlamalara kalkışmak, hukuk fakültelerinin birinci sınıflarında okutulan ‘Hukukun Temel İlkeleri’ ile bağdaşan bir tutum değildir.(Not: Arkası gelecek)