Paylaş
Ankara’dan bu ağır eleştiriyi alan rapor, aslında hazırlanan ilk taslağın “yumuşatılmış” haliydi. Rapor komisyonun genel kurulundan taslağın ilk haliyle geçmiş olsaydı, hükümet kanadından “nükleer” bir karşılık alabilirdi.
Aralarında Polonya’nın eski Başbakanı Hanna Suchoka, ABD’deki Columbia Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Prof. Sarah Cleveland gibi isimlerin de bulunduğu altı kişilik heyetin hazırladığı raporun ilk taslağında, değişikliklerle ilgili çok ağır ifadelerin yanı sıra referandumun bizzat “ertelenmesi” çağrısına bile yer verilmişti. Bu talebin gerekçesi, olağanüstü hal uygulamaları sürerken referandum yapılmasının özgür, demokratik bir tartışma ortamını engellediği görüşüydü. Yapılan bir dizi müdahaleyle bu gibi bölümler komisyon genel kuruluna gelmeden metinden çıkartıldı.
Sonuçta rapor komisyonun Venedik’te geçen hafta 10-11 Mart tarihlerinde yaptığı ve değişiklikleri Ankara’den gelen Adalet Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Selahattin Menteş’in savunduğu bir saati aşkın süren bir müzakereye sahne oldu. Konuşmalardan sonra rapor oylamaya sunuldu ve itiraz gelmeyince genel kurulda hazır bulunan 60 dolayında üyenin oybirliği ile kabul edilmiş oldu. Yani komisyonun tam bir mutabakatına dayanıyor.
* * *
Ne kadar yumuşatılmış olsa da toplam 30 sayfa tutan bu mütalaa içinde TBMM’den geçen anayasa değişiklikleriyle ilgili olumlu bir değerlendirme neredeyse yok gibi.
Raporda olumlu olarak kayda geçirilen yalnızca iki konu var. Bunlardan biri, askeri mahkemelerin değişiklikler geçtiği takdirde kaldırılacak olması. Bir diğeri, Cumhurbaşkanı’nın olağanüstü hal döneminde çıkartacağı kanun hükmündeki kararnamelerin -TBMM tarafından 3 ay içinde onaylanmaması halinde- kendiliğinden yürürlükten kalkacak olması.
Bu ikisi dışında rapor ağırlıklı olarak önerilen değişiklikleri eleştiriyor. Ana kurgusuna bakıldığında, raporda önce yöntem ve değişikliğin yapıldığı koşullar değerlendiriliyor, ardından değişiklikler tek ele alınarak ayrıntılı bir şekilde mercek altına yatırılıyor. Ve nihayetinde bütün bu değişikliklerin demokrasi ve hukuk devleti açısından ne anlama geleceği tartışılıyor.
Yöntemle başlarsak, TBMM’deki oylamada Anayasa’nın “gizli oy” ilkesinin ihlal edilmiş olması bir olumsuzluk olarak gösteriliyor, hatta bu durumun “reforma desteğin sahiciliği üzerine şüphe düşürdüğü” belirtiliyor.
Keza HDP’li 11 milletvekilinin TBMM’deki görüşmeler sırasında tutuklu olması, dolayısıyla tartışmaya ve oylamaya katılamaması süreç açısından “sorunlu” ve “üzüntü verici” bir durum olarak nitelendiriliyor.
Venedik Komisyonu, TBMM’deki görüşmelerin ve referandumun olağanüstü hal döneminde yapılmış olması meselesine tam dört sayfa ayırmış. Bu da komisyonun bu durumu ne kadar sorunlu gördüğünün bir ifadesi. Raporda, referandumun OHAL altında yapılmasının “sonuçların inandırıcılığını gölgeleyeceği” ifade ediliyor.
* * *
Komisyonu en çok kaygılandıran alanlardan biri de Cumhurbaşkanı’na tanınan geniş yetkiler. Burada özellikle Cumhurbaşkanı yardımcılarının seçilmemiş olmalarına rağmen yetki kullanabilmesine özel bir vurgu yapılıyor.
Cumhurbaşkanı’na parlamentoyu fesih yetkisinin tanınması da demokratik başkanlık sistemlerine temel olarak “yabancı” bir düzenleme olarak nitelendiriliyor.
Ayrıca, düzenlemelerin Türkiye’de yargıyı güçlendirmeyeceği aksine zayıflatacağı ileri sürülüyor. Cumhurbaşkanı’nın HSYK üzerinde sahip olacağı etki üzerinden Anayasa Mahkemesi üzerinde de kontrolünü kuvvetlendireceği tezi işleniyor.
Komisyon’un sonuçta vardığı nokta şudur:
“Önerilen değişiklikler, Türkiye’ye otoriter bir rejime dönüşmesinin önlenebilmesi için gerekli olan denetleme ve dengeleme mekanizmalarından yoksun bir başkanlık rejimi getirecektir... Venedik Komisyonu, önerilen sistemin otoriter ve şahsi bir rejime dönüşmesinin tehlikelerini vurgulamak istemektedir.”
Neresinden bakılırsa bakılsın Avrupa kurumlarının önümüzdeki dönemde anayasa değişikliklerini değerlendirmek için referans alacakları kaynak bu metin olacaktır. Rapor, bu yönüyle -anayasa paketi referandumdan geçtiği takdirde- Türkiye ile Batı dünyası arasında patlak vermesi muhtemel büyük bir gerilimin habercisidir şimdiden.
(Venedik Komisyonu raporunun orijinalini okumak için tıklayınız)
Paylaş