Paylaş
Almanya’nın kamu yayıncısı Deutsche Welle’nin “ifade özgürlüğü ödülü” bu yıl ABD Başkanı Donald Trump’ın basını hedef alan çıkışları karşısındaki kararlı duruşuyla takdir toplayan Beyaz Saray Muhabirleri Derneği’nin oldu.
Ödülün gerekçesi üzerine konuşan Alman Federal Basın Konferansı’nın başkanı gazeteci Gregor Mayntz, “Ben burada ne yapıyorum, bir yanlış anlama olmasın” diye espriyle söze başladıktan sonra ifade özgürlüğü ödülünün daha önceki sahiplerini hatırlattı. İlk ödülü 2015 yılında Suudi Arabistan’da hâlâ tutuklu bulunan blog yazarı ve aktivist Raif Bedevi almıştı. Geçen yılki ödül de Hürriyet merkezine yapılan saldırıların ardından gazetenin o tarihteki genel yayın yönetmeni olarak bu satırların yazarına verilmişti.
Mayntz, bu atıflardan sonra sözü kendisi açısından şaşırtıcı olan unsura getirdi: “İfade özgürlüğü ödülünü bu kez özgürlükler ülkesinden meslektaşlara veriyor olmak... İnanması güç...”
Ödül, Beyaz Saray Muhabirleri Derneği’nin başkanı Jeff Mason’a verildi. Reuters haber ajansının Beyaz Saray muhabiri olan Jeff Mason, ödülü aldıktan sonra yaptığı kabul konuşmasında durumun biraz garip gözüktüğünü ifade etmekten kendini alıkoyamadı. “Geçmişte dernek olarak ifade özgürlüğü ödülü almamız düşünülemezdi herhalde...” diye söze girdi ve şöyle sordu “Nasıl oluyor da Beyaz Saray Muhabirleri Derneği olarak bize böyle bir ödül verilmesinin düşünüldüğü bir noktaya geldik?”
‘BİZ ÇAKMA HABER DEĞİLİZ’
Mason’ın başında olduğu dernek, Beyaz Saray’da ABD Başkanı’nı izleyen muhabirleri bir araya getiriyor. Basın brifing odası ve gazetecilerin küçük çalışma alanı, Beyaz Saray’ın batı bölümünde Başkan’ın özel kaleminin bulunduğu koridorun hemen bitişiğinde.
ABD’de gazetecilik dendiğinde ilk akla gelen kuruluşlardan biri Başkan’ı izleyen gazetecilerin örgütü Beyaz Saray Muhabirleri Derneği oluyor. Ve Başkan Trump onların Beyaz Saray’daki varlığından hiç de hoşnut değil.
“Seçildikten sonra ilk gelen haber, bizi Beyaz Saray’dan atmak istediğiydi” dedi Mason, ödülü aldıktan sonra yaptığı konuşmada ve ardından Beyaz Saray’dan çıkmamak için yürüttükleri mücadeleyi anlattı.
Beyaz Saray’da basına öfkeli, her vesileyle gazetecilere çatan, onları yüksek ses perdesinden “uydurma haber yazmakla” suçlayan, akreditasyonlarını iptal etmekle tehdit eden bir başkan oturunca, Jeff Mason da Beyaz Saray Muhabirleri Derneği’nin başkanı olarak kendisini birden Trump’ın medyaya açtığı savaşta karşı cephenin en ön hattında buldu.
Mason’ın derneğin geçen nisan ayında düzenlediği geleneksel baloda Trump’ın basını hedef alan saldırılarına verdiği “Bizim işimiz olgular üzerinden haber yapmak. Biz çakma haber değiliz. Basın özgürlüğü bir demokrasinin temel taşıdır. Gazetecileri gayrimeşru göstererek onu zayıflatmanız sağlıklı bir cumhuriyet için tehlikelidir” şeklindeki yanıt şimdiden bir Amerikan gazetecilik klasiği haline gelmiş bulunuyor.
GÜÇLÜ, YERLEŞMİŞ BİR DEMOKRASİDE BİLE...
İşte Başkan Trump karşısında alttan almayan bu dik duruşu, Beyaz Saray Muhabirleri Derneği’ni ve başkanını Amerikan basınının verdiği mücadelenin de sembollerinden biri haline getirdi.
Mason’ın konuşmasının en çarpıcı noktası, ABD Anayasası’na 1789 yılında eklenen “Kongre, özgür ifadeden yararlanılmasını yasaklayan; ya da ifade ya da basın özgürlüğünü; ya da kişilerin barışıcı biçimde toplanma, veya hükümete şikâyetlere çözüm bulunması için dilekçe verme hakkını kısıtlayan hiçbir yasa çıkaramaz” şeklindeki birinci ek maddeyi okumasıydı.
Amerikalı gazetecinin ardından “Eğer bu ödülün alınması dünyada basın özgürlüğünün önemine ışık tutacaksa, eğer Deutsche Welle’nin bu tercihi güçlü, yerleşmiş bir demokraside bile muhabirlerin hakları için mücadele edilmesi gerektiğini vurgulayacaksa... bu anlayışla dernek adına ödülü kabul ediyorum” sözleriyle kürsüden ayrıldı.
Deutsche Welle’nin düzenlediği Küresel Medya Forumu’na katılmak üzere dünyanın dört bir tarafından gelmiş yüzlerce gazetecinin önceki akşam Almanya’nın eski parlamento binasında Mason’ı uzun süre coşkuyla ayakta alkışlaması, etkileyici bir uluslararası mesleki dayanışma anıydı.
Evet artık “özgürlüklerin ülkesi” ABD’de bile gazetecilerin hakları için mücadele etmeleri gereken bir dönemden geçiyoruz.
Kim bilir daha neler göreceğiz?
Paylaş