Tren kazasında suç yalnızca makas görevlisinde mi?

MAKASÇI Osman Yıldırım, Ankara’ya Samsun’dan geçici görevle gönderilmiş. Hakkında tutuklama kararı veren hâkime ifadesinde, Ankara’da 20 Ekim’de işbaşı yaptığını anlatıyor. Yani Yıldırım, makasçı olarak ‘yüksek hızlı tren’ (YHT) sistemi ile Ankara’da karşılaşmış.

Haberin Devamı

Mesut Hasan Benli’nin Hürriyet’te geçen salı günü yayımladığı mahkeme tutanağından, Yıldırım’ın Ankara’da işe başlarken YHT konusunda ciddi bir eğitim eksikliği bulunduğunu öğreniyoruz.

Nitekim Yıldırım, Ankara Sekizinci Sulh Ceza Hâkimliği’ne ifadesinde şunları söylüyor:

İlk gün bana Ankara YHT batı makasında yapılacak işlemleri gösterdiler. Bunun dışında herhangi bir oryantasyon eğitimi almadım.

İfadesinin başka bir bölümünde “Ben panodan elektrik kontrollü makasın işleyişini daha önce görmemiştim, eğitimini de almadım” diye konuşuyor.

*

Bitmedi. Yine Yıldırım’ın ifadesinden anlıyoruz ki, uygulamada geçici görevlilere ‘gece görevi’ yazılmamaktadır. “Beni devamlı gündüze yazıyorlardı. Gece vardiyasını geçici görevlilere yaptırmadıklarını söylemişlerdidiye anlatıyor sulh ceza hâkimine Yıldırım.

Haberin Devamı

Oysa kazanın meydana geldiği geçen perşembe günü Osman Yıldırım gece görevine yazılmıştır, üstelik tek başına...

*

Şimdi Yıldırım’ın “Eğitimini almadım” dediği pano konusuna geçelim. YHT’de trenlerin gideceği hatların düzenlenmesi elektronik bir pano sistemi üzerinden yapılıyor. Ankara’da hızlı trenin kullandığı iki hat bulunuyor. H1, genellikle çıkışta kullanılan kuzey hattıdır. H2, Ankara’ya girişte kullanılan güzergâhtır.

“S makası”, manuel değil elektronik kontrollü makas sistemidir. Panodaki butonlara basarak verilecek komutla, makas hareket ettirilerek tren H1 ya da H2 hattına sevk ediliyor.

Yıldırım, Ankara’ya geldikten sonra Servis Müdür Yardımcısı Ergün Bey’e bu makasın kontrolünü bilmediğini anlatır.

Ergün Bey, kendisine “Sen S makasın işleyişini yapamazsın, öbür makaslara bakarsın” karşılığını verir. YıldırımBen de ‘ne olur ne olmaz’ diye yine de kendisine sordum. O da bana (...) anlattı” diye konuşuyor.

Buna göre, panodaki iki butondan yeşil renkli olana basıldığında makas treni H1’e, kırmızı renkli butona basıldığında ise H2’ye yönlendirmektedir.

Tutanağa göre, Ergün Bey ile Osman Yıldırım arasında kırmızı ve yeşil butonun işlevlerine dönük bu konuşma 8 Aralık tarihinde gerçekleşmiştir. Yani kazadan 6 gün önce.

*

Haberin Devamı

Burada önemli bir ayrıntı var. Ergün Bey, 8 Aralık tarihinde -onun isteği üzerine- Yıldırım’a kırmızı ve yeşil butonları anlatırken kendisinin gece tek başına nöbete kalacağını bilmemektedir.

Yıldırım, hâkime ifadesinde bu durumu şöyle anlatıyor: “Ergün Bey bana gece nöbetinde tek başına kalınca ne olacağı konusunda herhangi bir şey söylemedi. Zira o gece nöbetinin tek kişi tutulduğunu bilmiyordu.

*

Gelelim kazanın olduğu 13 Aralık sabahına. “Yeşil renkli butona basarak H1’e geçirdiğimi hatırlıyorum. Ancak yoğunluk nedeniyle hareket memuru Sinan Yavuz’a bunu yaptığımı teyit ettiğimi hatırlamıyorum” diye konuşuyor Yıldırım.

Yıldırım, Konya’ya hareket eden hızlı treni H1 hattına yönlendirdiğini zannetse de aslında tren H2 hattında gitmektedir. Bu sırada H2 hattında yol kontrolünden dönmekte olan kılavuz lokomotif ters yönden hızlı trene doğru yaklaşmaktadır.

Haberin Devamı

Hızlı tren ile kılavuz lokomotif Yenimahalle Çiftlik’te bulunan Marşandiz İstasyonu’nda çarpışır. Kazada 9 vatandaşımız hayatını kaybederken 86 kişi yaralanmıştır.

*

Buraya kadar olan anlatım, bu facianın yalnızca makas memurunun ifadesi üzerinden görünen yüzüne ışık tutuyor.

Peki kazanın sorumluluğunu kime atfedeceğiz? Sorumluluk, doğru dürüst eğitimini almadan kendisini panonun başında bulan makas memuru Osman Yıldırımda mı?

Yoksa, ciddi bir eğitim vermeden onu YHT’nin kritik bir noktasında görevlendiren ve böyle bir hatayı önleyecek bir kontrol mekanizmasını sistemin işleyişinde kuramamış olan TCDD yönetiminde mi?

Sorumluluğu ve soruları kademe kademe genişletebilirsiniz.   

 

Yazarın Tüm Yazıları