Tazminat komisyonu İtalya’da yürümedi, ya Türkiye’de?

GEÇEN şubat ayında Adalet Bakanlığı’nın web sayfasında yayımlanan bir açıklamada, “uzun yargılama süresi”nden dolayı Türkiye’yi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) şikâyet etmiş olan vatandaşların başvurularını Ankara’da yeni kurulan Tazminat Komisyonu’na yapabilecekleri belirtildi.

Haberin Devamı

Açıklamada, gönderilecek dilekçeler için Adalet Bakanlığı’nın Ankara’da Söğütözü’ndeki ek binasının adresi de verildi.
Bakanlıktan aldığım bilgiye göre, dilekçelerin kabul edilmeye başlandığı 20 Şubat 2013 tarihinden bugüne dek geçen iki aylık süre içinde 850 dolayında başvuru yapıldı komisyona. Uzun yargılamalar nedeniyle AİHM’de yığılmış olan dosyaların sayısının 3 bin 500 dolayında olduğu hesaba katılırsa, başvuru sahiplerinin yaklaşık dörtte birinin zaman kaybetmeksizin komisyonun kapısını çaldığı anlaşılıyor.

* * *

AİHM’nin geçen hafta açıkladığı “Müdür Turgut/Türkiye” kararında, Türkiye’den uzun yargılama nedeniyle yapılmış bütün şikâyetler için öncelikle iç hukuk yolu olarak 6384 sayılı yasayla kurulan Tazminat Komisyonu’na gidilmesi istendiği için, başvuru sahiplerinin bu aşamada başka bir seçenekleri bulunmuyor.
Komisyonun önünde başvuruları sonuçlandırmak için tam 9 aylık bir süresi var. Adalet Bakanı’nın atadığı 4 hâkim ve Maliye Bakanı’nın atadığı 1 temsilciden oluşan komisyon bu süre içinde şikâyeti haklı bulursa, bir tazminat miktarına karar vererek dosyayı sonuca bağlayacak. Bu tazminat ödemelerinin karşılanması için Maliye Bakanlığı’nın 2013 genel bütçesinden Adalet Bakanlığı’na bir kaynak aktaracağı anlaşılıyor.
Tabii burada “kıssadan hisse” olarak not etmemiz gereken, devletin kusurundan dolayı ceza olarak tahakkuk eden bir tazminatı bir kez daha Türk vergi mükelleflerinin finanse edecek olmasıdır.
Kuşkusuz, komisyonun vatandaşa tazminat ödemeyi kabul etmesi, devletin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni ihlal ettiğini, kusurlu olduğunu itiraf etmesi anlamında yine de önemlidir.

* * *

Haberin Devamı

Adalet Bakanı Sadullah Ergin, bu komisyonun başkanlığına son dönemde 2 yıl süreyle AİHM’de uzman olarak görev yapmış, İngiltere’deki Essex Üniversitesi’nden yüksek lisanslı bir hâkim olan Orhan Arslan’ı atamış bulunuyor.
Bu komisyonun şikâyet dosyalarını AİHM içtihatlarını esas alarak sonuçlandırması gerekiyor. Ancak çıkacak karardan tatmin olmamaları halinde vatandaşların önce Bölge İdare Mahkemesi’nde temyize gitme, daha sonra da Anayasa Mahkemesi ve en son aşamada yine AİHM’ye başvurma yolları açıktır.
Buradaki kritik soru, AİHM’nin komisyonun mesaisini nasıl değerlendireceği konusunda düğümleniyor. Mahkeme Türkiye’ye bu yolu tavsiye etmekle birlikte, bunun “etkili” bir şekilde işletilip işletilmediğine ancak uygulamayı gördükten sonra karar verecektir.
Türkiye’nin 2004 yılında yine AİHM’nin beklentisi üzerine kurduğu Güneydoğu’da terörle mücadeleden doğan zararların tazminiyle görevli komisyon, etkili bir hukuk yolu olarak kabul edilmişti mahkeme tarafından.

* * *

Haberin Devamı

Gelgelelim, uzun yargılamaların tazminine ilişkin geçmişten göze çarpan bazı başarısızlık örnekleri de var. Örneğin İtalya’da benzer bir ihtiyaca karşılık vermek amacıyla 2001 tarihli Pinto Yasası çıkarılmış, ancak kurulan tazminat komisyonu iyi işlemediği için büyük bir başarısızlık yaşanmış ve yeniden başa dönülmüştü.
Bu komisyonun tahakkuk ettirdiği tazminat miktarlarını “gülünç” bulan bir grup İtalyan vatandaşı yeniden AİHM’ye başvurmuş ve mahkeme 2006 tarihli ünlü “Scordino/İtalya” kararında başvurucuları haklı bulmuştur. AİHM bu kararında, Pinto Yasası’nın uygulamada toplam 9 İtalyan vatandaşının uzun yargılamalardan kaynaklanan mağduriyetlerini gidermekte yetersiz kaldığına hükmetmiştir.
Bir başka anlatımla, İtalya bu kez tazminat komisyonunun kararlarındaki isabetsizlik nedeniyle AİHM’de mahkûm olmuştur.
Sonuçta İtalya’dan uzun yargılamayla ilgili binlerce başvuru Strasbourg’a geri gelmiş ve bu ülke AİHM’de en çok şikayet edilenler listesinde Rusya ve Türkiye’nin ardından üçüncülüğe yükselmiştir.
Tazminat Komisyonu’nun başarılı olabilmesi büyük ölçüde AİHM’yi ikna etmesinden geçiyor. İkna edemezse bütün yollar yine Strasbourg’a çıkıyor.

Yazarın Tüm Yazıları