Tam yirmi yıl sonra TBMM’nin tarihi 1 Mart tezkere oylamasına bakınca

Dün 1 Mart 2023’tü. Yani tezkerenin TBMM Genel Kurulu’nun tarihi oturumunda yapılan oylamada reddedilmesi hadisesinin yirminci yıldönümü.

Haberin Devamı

Tezkere kabul edilmiş olsaydı, Türkiye, ABD’nin Irak’ı işgal etmek amacıyla kendi toprakları üzerinden “Kuzey Cephesi”ni açmasına izin verecek, on binlerce ABD askeri Türkiye güzergâhından Irak’a girecekti. Bu durum Türkiye’yi açıktan savaşın bir parçası haline getirecek, Türkiye toprakları ABD ordusu için bir harekât alanı haline gelecekti.

TBMM’nin gizli oturumunda yapılan oylamada ABD askerlerinin Türkiye topraklarını kullanmasına izin verilmesini öngören tezkere için 264 lehte, 250 aleyhte ve 19 çekimser oy kullanıldı. Bu arada 13 kadar milletvekili de katılmamıştı oturuma.

Gizli oturumdan sızan ilk bilgiler tezkerenin  kabul edildiği yolundaydı. Ancak hemen ardından tezkerenin Anayasa’nın “TBMM toplantıya katılanların salt çoğunluğu ile karar verir” hükmünü taşıyan 96’ncı maddesine takıldığı ortaya çıktı. Oylamaya 533 milletvekili katılmıştı. Bu durumda karar için gerekli salt çoğunluk eşiği 267’ydi. Lehte oylar bunun üç eksiğiydi.

Haberin Devamı

O tarihte TBMM’de AK Parti’nin 362, CHP’nin 177 üyesi vardı. Ayrıca 6 bağımsız ve bağımsız seçilip DYP’ye katılmış iki milletvekili bulunuyordu. Siirt seçimi iptal edildiği için TBMM’nin üye toplamı 3 kayıpla 550’den 547’ye düşmüştü.

Her halükarda AK Parti’nin 362 milletvekiline sahip olduğu dikkate alındığında, kabul oylarının 264’te kalmış olması grupta 100’e yakın bir fire verildiğini gösteriyordu. Bunların önemli bir bölümü “ret” oyu  vermiş, bir bölümü çekimser oy kullanmış, bir grup ise oylamaya katılmamıştı.

*

Peki hangi faktörler TBMM’de bu sonucun alınmasında rol oynamıştı? Yirmi yıl sonra geriye baktığımızda birçok faktörün bir araya gelmesinin tetiklediği basıncın TBMM’de alınan bu sonucu doğurduğunu söylemek mümkün. Bu faktörleri herhangi bir önem derecesi atfetmeden sıralayarak şu şekilde özetleyebiliriz:

ABDULLAH GÜL GÖNÜLSÜZDÜ: Oylama, 9 Mart’ta yapılacak ve AK Parti lideri Recep Tayyip Erdoğan’ın milletvekili olabilmesinin kapısını açacak olan Siirt seçiminin bir hafta öncesine denk geliyordu. Başbakanlık koltuğunda Abdullah Gül oturuyordu. ABD ile tezkere oylamasına uzanan yoğun müzakere süreci Gül’ün başbakanlığı altında yürütülmüştü. Bu sürecin sonunda bir dizi anlaşma sonuçlandırılmıştı. Varılan mutabakatların uygulanabilmesi tezkerenin TBMM’de onaylanmasına bağlıydı. Müzakereleri bu noktaya getirmiş olmakla birlikte, Gül’ün tezkerenin geçmesinin yaratacağı sonuçlar konusunda ciddi tereddütleri vardı. Kabine dışında olan Erdoğan tezkerenin geçmesi için ağırlığını koyarken, Gül partideki yaygın rahatsızlığın baskısını hissediyordu. Birçok bakan tezkereye açıkça muhalefet ediyordu. Gül’ün savaş ihtimalini önlemek için Saddam Hüseyin yönetimini adım atması yönünde ısrarlı ikna çabaları sonuçsuz kalmıştı.

Haberin Devamı

KABİNE BÖLÜNÜNCE: Tezkerenin takılmasında önemli bir etmen kabinenin ikiye bölünmesi oldu. Başbakan Yardımcısı Ertuğrul Yalçınbayır, Kültür Bakanı Hüseyin Çelik gibi isimler tezkerenin reddedilmesinden yana olduklarını kamuoyuna açıkça duyuruyorlardı. Buna karşılık Erdoğan’ın yakın çevresinden gelen Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan gibi isimler ve ayrıca Adalet Bakanı Cemil Çiçek, İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu gibi ANAP kökenli bakanlar tezkerenin geçmesinden yana tavır alıyorlardı. Tezkerenin TBMM’ye sevki için 24 Şubat 2003 Pazartesi günü yapılan Bakanlar Kurulu toplantısı elektrikli bir ortamda geçti, ciddi bir çekişme yaşandı. İmzalar zorlukla tamamlanabildi.

Haberin Devamı

AK PARTİ GRUBUNDA RAHATSIZLIK: Bakanlar Kurulu’ndaki hava AK Parti’nin Meclis grubunda da aynen geçerliydi. Cumartesi günü yapılacak oylama öncesinde hafta içinde AK Parti’nin Meclis grubunda düzenlenen toplantılarda azımsanmayacak bir direnç belirdi. Pek çok milletvekili kürsüye çıkıp rahatsızlığını dile getirdi.

BÜLENT ARINÇ FAKTÖRÜ: TBMM Başkanı Bülent Arınç’ın tezkereye muhalefetini kamuoyu karşısında açıkça kayda geçirmesi de AK Parti içindeki havayı etkiliyordu. Örneğin Arınç’ın, tezkerenin oylamasından bir gün önce yani cuma günü, Beşiktaş’ın bir süre önce İstanbul’da Slavia Prag’ı 4-2 yenmiş olmasına atıf yapması dikkat çekiciydi. Arınç’ın “Nasıl Beşiktaş Slavia Prag’ın eline tezkereyi verdiyse, olabilir ki yarın...” diye noktasını koymadığı cümledeki mesaj yeteri kadar açıktı. Ayrıca, hemen ertesi günü 1 Mart’ta TBMM’nin gizli oturumunu yöneten Arınç’ın başta Deniz Baykal olmak üzere CHP temsilcilerine zaman açısından kürsüyü rahat bir şekilde kullanabilmelerini mümkün kılan hoşgörülü bir yönetim tarzı sergilediği biliniyor. Arınç, ayrıca oylamadan sonra “Meclis kendine yakışanı yaptı” diyerek memnuniyetini ifade etmiştir.

Haberin Devamı

BAYKAL VE CHP GRUBU: Ana muhalefet partisi başından itibaren tezkereye şiddetle muhalefet etmiştir. 1 Mart’ta TBMM’den çıkan 250 “hayır” oyunun ana gövdesini CHP oyları oluşturmuştur. Mazereti olan 4 üye dışında CHP grubu bir bütün olarak “hayır” oyu kullanmıştır. Bu arada Deniz Baykal’ın kürsüden oldukça kuvvetli bir üslupla tezkerenin reddedilmesini savunan uzun konuşması da genel kuruldaki atmosferin şekillenmesinde etkili olmuştur.

AHMET NECDET SEZER’İN DİRENCİ: Bütün bu süreçte Ankara’da karar alma mekanizması içinde başından itibaren tezkereye en kararlı muhalefeti sergileyen isim Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’dir. Tezkerenin geçebilmesi için BM’den çıkartılacak bir kararın sağlayacağı meşruiyetin zorunlu olduğunu savunan Sezer, Cumhurbaşkanı olarak elindeki yetkileri tezkerenin engellenmesi yönünde kullanmakta tereddüt etmemiştir. Örneğin, oylamadan bir gün önce kendisinin başkanlığında toplanan Milli Güvenlik Kurulu sonunda yayımlanacak bildiriye, tezkerenin desteklendiğine ilişkin kuvvetli ifadeler konulması yolunda hükümet kanadından gelen talebi geri çevirmiştir.

Haberin Devamı

ORGENERAL HİLMİ ÖZKÖK’ÜN TUTUMU: Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, tezkerenin geçmesinden yanaydı. Ancak bu konuda yüksek sesli bir tutum sergilemekten uzak durmuştur. Tezkereyi desteklemekle birlikte inisiyatifi önemli ölçüde sivil otoriteye bırakmıştır. Bunun sonucu geçmişte her seferinde sivil otoriteye müdahale etmekle suçlanan TSK, bu kez neden pasif kaldığı konusunda eleştirilere uğramıştır. Ayrıca ABD Savunma Bakanlığı,  bu süreçte “kendisinden beklenen güçlü liderliği sergilemediği” gerekçesiyle TSK’yı açıkça eleştirmiş, ertesinde iki ülkenin orduları arasında ciddi bir güven bunalımı belirmiş, bunun ertesinde 4 Temmuz 2003’te Kuzey Irak Süleymaniye’deki “çuval hadisesi” gibi olaylar yaşanabilmiştir.

ORGENERAL AYTAÇ YALMAN’IN HAMLESİ: TSK cephesinde Özkök’ün tutumundan farklılaşan bir durum dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Aytaç Yalman’ın yaptığı çıkış olmuştur. Tezkereye dönük iklime etki eden önemli bir olay 26 Şubat Çarşamba günü Milliyet gazetesinin attığı “Asker Rahatsız” manşetidir. Milliyet’in Ankara Temsilcisi Fikret Bila’nın imzasını taşıyan bu yazıda, “Askeri kaynaklara” atfen ABD ile yürütülen pazarlıkta elde edilen kazanımların yetersiz olduğu vurgulanıyordu. Bu haber tezkere konusunda isteksiz olan AK Parti içindeki muhaliflerin rahatsızlığını büyütmüştür. Yalman, yıllar sonra hatıratında “Şartların uygun olmadığını bir gazeteci ile paylaştım” diyerek Fikret Bila’nın kaynağının kendisi olduğunu açıklamıştır. Yalman’ın bu çıkışının o dönemde aslında TSK içindeki önemli bir kesimin rahatsızlığını yansıttığı anlaşılıyor.

TÜRK KAMUOYUNUN RAHATSIZLIĞI: Tezkere oylamasına giden süreçte herhalde bütün bu faktörlerin yanı sıra başat düzeyde bir başka dinamiğin özellikle altını çizmemiz gerekiyor. Türk toplumunun çok geniş bir kesimi, Türkiye topraklarının komşu ülkeye saldıracak bir işgal ordusu tarafından kullanılacak olmasından, böylelikle Türkiye’nin Ortadoğu’daki bir kaosun ortasına sürüklenme ihtimalinden büyük bir rahatsızlık duymuştur. Bu rahatsızlık 1 Mart günü TBMM gizli oturumu açıldığında genel kurul salonunda kendisini bütün ağırlığıyla hissettirmiştir.

Sonuçta tezkerenin reddedilmesinin gerisinde Cumhuriyet tarihinin en geniş ve özgün koalisyonlarından birinin şekillendiğini söyleyebiliriz.

Yazarın Tüm Yazıları