Paylaş
Tartışmanın odağında Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü bünyesinde bir bilimsel değerlendirme komisyonunun oluşturulması ve bu birime -devlet ya da vakıf- bütün üniversitelerin COVID-19 konusunda yürütecekleri bilimsel araştırmalar üzerinde önceden ‘değerlendirme’ yetkisi tanınması yatıyor.
*
Bu konudaki gelişmeler 28 Nisan tarihinde Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı ve 81 ilin valiliklerine bağlı il sağlık müdürlüklerine gönderilen bir yazıyla başladı.
Bu yazıda, bakanlığın bilim adamlarının COVID-19 üzerine yapacağı araştırmaları teşvik etmek ve desteklemek arzusunda olduğu belirtildi. Araştırmalarda ihtiyaç duyulacak veriye ulaşımın kolaylaştırılması, gerektiğinde büyük seriler oluşturabilecek network kullanılmasına destek verilmesi, çalışmaları karşılaştırılabilir kılacak kavram birliğinin tesisi için Genel Müdürlük bünyesinde ‘COVID-19 Bilimsel Araştırma Değerlendirme Komisyonu’ oluşturulduğu açıklandı.
Bu konuda gönderilen yazıda, “COVID-19 hastalığı ile ilgili olarak araştırmacılar tarafından başlatılması ve yürütülmesi planlanan klinik araştırmalar dahil insanlar üzerinde yürütülecek tüm bilimsel çalışmalar ve retrospektif araştırmalar için etik kurul başvurusundan önce bu Komisyona bildirim yapılması gerekmektedir. Daha önce etik kurul izni almış COVID-19 konusundaki araştırmalar için de en geç 10 gün içerisinde Komisyona başvuru yapılmalıdır” denildi.
Yazıya göre, araştırma yapmak isteyen başvurucular verilen bir internet adresine girerek komisyon bildirim formlarını online dolduracaklar. Araştırma başvuruları, komisyon tarafından en fazla beş işgünü içinde değerlendirilerek geri dönüş sağlanacak.
Genel Müdürlüğün yazısında, durumun her ildeki devlet ve vakıf üniversitelerine, tüm sağlık kuruluşlarına ve bilimsel araştırma etik kurullarına duyurulması istendi.
*
Bu girişime ilk itiraz, bilimsel liyakat, özgürlük ve dürüstlük ilkelerini bağımsız bir sivil toplum kuruluşu olarak tanıtmak ve gözetmek amacıyla kurulmuş olan Bilim Akademisi’nden geldi.
Geçen hafta Akademi tarafından yapılan açıklamada, getirilen yaklaşımın bilimsel araştırmanın özüne, amacına ve temel ilkelerine ters ve sakıncalı olduğu belirtilerek, “Sadece COVID-19 gibi güncel ve hayati önem taşıyan konularda değil her konuda araştırma ön izinden ve önyargıdan bağımsız olmalıdır ki, bilinmeyeni, öngörülemeyeni serbestçe araştırabilsin, doğru ve işe yarar bilgiye ulaşabilsin. Bilimsel araştırmanın tek nihai yargıcı doğa, toplum ve insanla ilgili kanıtlanabilen gerçektir” denildi.
Açıklamada vurgulanan bir nokta, bilimsel araştırma süreçlerinde değerlendirme yapacak kurul, panel ve hakemlerin sadece bilimsel liyakate göre seçilmeleri ve çalışmalarının esas olduğunun kaydedilmesi oldu. Bu çerçevede “Bu süreçler bürokratik ve siyasi kararlarla yönetilirse sonuç verimsizliğe, yanlış bilgiye ya da doğru bilginin üretilmemesine, engellenmesine veya görmezden gelinmesine yol açar” şeklindeki kaygılar dile getirildi.
İlk uygulamalarda komisyona yapılan bazı başvurulara “uygun görülmediği” şeklinde dönüşlerin de söz konusu olduğu bildirilen açıklamaya göre, sosyal bilim saha araştırmalarının da bu birimin ön iznine tabi kılındığı anlaşılıyor.
*
Bilim Akademisi’nin ardından Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi ile Türkiye’de tıp alanındaki 26 uzmanlık derneğinin ortak açıklaması geldi. Bu açıklamaya katılanlar arasında COVID-19’la mücadelede ön planda olan doktorların uzmanlık alanlarındaki Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği, Türk Yoğun Bakım Derneği, Türk Toraks Derneği ve Halk Sağlığı Uzmanları Derneği de yer alıyor.
Bu açıklamada bilimsel araştırma yapılmasıyla ilgili hakların hukuki düzenlemelerle güvence altına alındığı, buna karşılık ilk kez çok farklı bir tutumla Sağlık Bakanlığı’nın bilimsel araştırmaları kendi iznine tabi tuttuğu belirtildi. Açıklamada, bilimsel araştırma süreçlerinin yıllardır etik kurullar tarafından başarılı bir şekilde yönetildiği kaydedilerek, bakanlığın bu süreçlere müdahale etmemesi, zorlaştırıcı, engelleyici koşulları bir an önce kaldırması da talep edildi.
Dikkat çekici bir nokta, açıklamada ‘çok merkezli bilimsel çalışmalar’ yapmak isteyen araştırmacılara “Bakanlıkça belirlenen ve tek yürütücünün görevlendirildiği bir çalışmaya veri verme yolu ile katılabilecekleri, aksi takdirde çalışma yapamayacakları”nın bildirildiğinin ileri sürülmesi oldu. Açıklamada bu tutumun kısıtlayıcı olduğu ifade edildi.
*
Gerek Bilim Akademisi’nin gerek tıp alanındaki önde gelen uzmanlık kuruluşlarının birbirini izleyen bu açıklamaları, Sağlık Bakanlığı’nın bilimsel araştırma değerlendirme komisyonu kurmasının bu çevrelerde ciddi ölçülerde bir hassasiyet yarattığını gösteriyor.
Bu konudaki tartışmaların kazanmakta olduğu boyutlara bakıldığında, Sağlık Bakanlığı bünyesinde COVID-19’la mücadele için kurulan Bilim Kurulu’nun ne düşündüğü de kuşkusuz önem kazanmaktadır.
Paylaş