Rock festivallerinde limonata

BİR “catering” firması işletiyorsunuz. Düğün ve davetlere yemek servisi yaparken, içkiyi de siz sağlıyorsunuz.

Oğlunu evlendiren Ahmet Bey’in konağının bahçesinde düzenlediği düğüne de yemek ve içki servisi yapacaksınız.
Resmi Gazete’nin geçen cuma günü yayımlanan nüshasındaki 27808 sayılı “Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkilerin Satışına ve Sunumuna İlişkin Usul ve Esaslar Hakkındaki Yönetmelik” çerçevesinde Ahmet Bey’in düğününe içki götürmeniz artık kurallara tabidir.
Bir kere, mevzuattaki tanımına göre arz ambalajı açılmak suretiyle açık alkollü içki sunumu yapacağınız için önceden bir “açık alkollü satış belgesi”ne sahip olmanız şart. Ayrıca bu partide şarap satmak için ikinci bir izin almanız da gerekebilecektir.
Burada verdiğimiz örnek, söz konusu yönetmeliğin karşımıza çıkardığı sayısız meseleden biridir.
KİLİT NOKTA 15-24 YAŞ SINIRI
Bu yönetmelik, daha önce zaten yürürlüğe konulmuş olan yasakların önemli bir bölümünü tekrarlarken, içki tüketimi ve bunun özendirilmesini güçleştiren bir dizi yeni sınırlama da getiriyor. Yönetmeliğin, ana felsefe olarak alkollü içki tüketimi konusunda genel bir caydırıcılık yaratmayı hedeflediği söylenebilir.
En önemli yeniliklerden biri, içki tüketimi ile ilgili olarak mevzuata “genç” kavramının getirilmiş olmasıdır. Yönetmelik, “genç” sınırını 15-24 yaşları arasında belirliyor. Birleşmiş Milletler ve Dünya Sağlık Örgütü’nün her konuda “genç” kategorisini tanımlamak için bu yaş sınırlarını kullandığını belirtmeliyiz.
Yönetmeliğin pek çok yerinde “genç” kavramına atıf yapılarak önemli yasaklamalar getiriliyor. Örneğin 24’üncü maddenin bir fıkrasında, “Çocukları ve gençleri hedef alan veya bu kişilerin ilgi alanına giren etkinlikler ile etkinliklerin tanıtımında ve etkinliğin gerçekleştirileceği mekanlarda alkollü içki markaları kullanılamaz ve bu etkinliklerde satış ve sunum yapılamaz” deniliyor.
Bu düzenleme, rock festivallerini ciddi bir şekilde tehlikeye sokuyor, ayrıca içkinin üniversite kapısından içeri girmesine set çekiyor.
Yine 24’üncü maddedeki “Çocukları ve gençleri hedef alarak ve sportif faaliyetle bağ kurulmak suretiyle reklam yapılamaz” hükmü çerçevesinde Türk basketboluna yıllarca büyük katkılar yapmış olan Efes Pilsen’in adının bir spor kulübü kimliğinde kullanılabilmesi sıkıntılı bir hale geliyor.
KARPUZ FESTİVALİNDE BİRA İÇİLEBİLİR Mİ?
Sınırlamalar çok geniş bir alana yayılıyor. Fuar, festival ve şenlik gibi geçici etkinliklerde kurulacak stantlarda alkollü içki satışı ya da sunumuna izin alınması zorunluluğu çarpıcı bir örnek olarak gösterilebilir.
Bu çerçevede bir açık hava mekânında düzenlenecek bir müzik festivalinde içki ikramı için izin alınması gerekecektir. Ya da Kanarya Sevenler Derneği bir “Şarap ve Makarna Günü” düzenlemeye karar verirse, bu olay şenlik kategorisine girdiği için yine önceden izin başvurusu yapılacaktır. Keza “Karpuz Festivali”nde bira sunulacaksa, bu da izne tabi olacaktır.
Yine 24’üncü maddedeki “alkollü içkiler bedelsiz, hediye, yardım, ödül, eşantiyon veya promosyon olarak dağıtılamaz” hükmü de başağrısı yaratmaya aday. Bir kurum adına yılbaşı kutlaması olarak, içinde bir şişe şampanyanın olduğu bir hediye paketi göndermek “mevzuat ihlali” olarak görülebilir..
TOPLUMSAL İHTİYAÇTA DENGEYİ BULABİLMEK
Yönetmelikle içki satış belgesi izni alabilmek için getirilen formalitelerin artması ve Ankara’da bulunan Tütün ve Alkol Piyasası Kurumu’nun bu izinleri verecek merkezi makam olarak geniş yetkiler tanınarak görevlendirilmesi uygulamaya muazzam bir bürokrasi getiriyor. Kurumun bugünkü örgüt yapısıyla bu yükü kaldırabilmesi zaten kolay gözükmüyor.
Ancak hepsinden önemlisi uygulamadır. Kamu görevlilerinin yönetmeliği katı bir şekilde yorumlamaları uygulamada ciddi sorunlar yaratabilir. Bu yönetmelik, Ankara’da çok yakın tarihte bir lokantayı basıp “alkol içiliyor” diye içerdeki küçük çocukların nüfus kâğıtlarını toplayan bir “zihniyet”in elinde büyük işgüzarlıklara yol açabilir.
Kuşkusuz, çocukları alkolden korumak, gençleri alkole özendirmemek Dünya Sağlık Örgütü’nün de benimsediği bir hedeftir ve toplumsal sorumluluğun da gereğidir. Ancak bir toplumsal ihtiyaca karşılık verilmek istenirken, makul bir dengenin kurulamadığı ve koyu muhafazakâr bir bakışın yönetmeliğe damgasını vurduğu aşikârdır.
Yazarın Tüm Yazıları