Paylaş
Önce ‘cumhur ittifakı’ bileşenlerinin 24 Haziran sonucuna bakalım. AK Parti, genel seçimde yaklaşık 3 milyon 882 bin, MHP ise 757 bin oy almıştı. İkisinin toplamı 4 milyon 640 bin oya ulaşıyordu. Yerel seçimde ise ‘cumhur ittifakı’nın İstanbul adayı Binali Yıldırım’ın aldığı oy miktarı, kesinleşen sonuca göre 4 milyon 156 bin kadardır.
Buradan çıkaracağımız birinci sonuç, ‘cumhur ittifakı’nın dokuz ay sonraki yerel seçimde İstanbul toplamında 484 bin oy kadar bir gerileme yaşamış olmasıdır. ‘Cumhur ittifakı’, bu anlamda potansiyelinin tümünü sandığa tahvil edememiştir. İktidar partisinin büyüklüğü nedeniyle bu durumun daha çok AK Parti seçmeninden kaynaklandığını düşünebiliriz.
Bu arada, 31 Mart’ta İstanbul’da belediye başkanlığı dışında ilçe belediye meclisleri için kullanılan oylara baktığımızda AK Parti’nin 3 milyon 889 bin, MHP’nin de 184 bin 51 oy aldığını görüyoruz. MHP, ittifak çerçevesinde İstanbul’un 3 ilçesinde (Maltepe, Silivri, Beşiktaş) kendisi aday çıkartmış, kalan 36 ilçede AK Partili adayları desteklemiştir. Dolayısıyla ilçelerde MHP oylarının önemli bir bölümünün AK Parti’nin toplamı içinde yer aldığını kabul etmemiz gerekir. İlçe belediye meclislerindeki AKP+MHP toplamı 4 milyon 74 bine geliyor. Bu rakam Binali Yıldırım’ın belediye başkanlığı için İstanbul’da aldığı oyun (4 milyon 156 bin) 83 bin kadar altındadır.
Bu noktada İstanbul denklemindeki kritik bir ayrıntıya dikkat çekelim. Büyük Birlik Partisi (BBP) büyükşehirlerde belediyelerde ‘cumhur ittifakı’nı desteklemiştir. Dolayısıyla Binali Yıldırım’ın aldığı oy toplamı içinde BBP’den gelen oyların da bulunması akla yatkındır. BBP, büyükşehirde Yıldırım’ı desteklemekle birlikte, 39 ilçeden 32’sinde belediye meclislerine aday çıkartarak kendi gücünü de ortaya koymuştur. BBP’nin İstanbul’da ilçe belediyelerinde aldığı oy toplamı 98 bin civarındadır. Kaldı ki, Yıldırım’a pekâlâ SP’den ve ayrıca diğer küçük partilerden de belli miktarlarda oy gelmiş olması muhtemeldir.
*
İstanbul seçimini tam olarak anlamak istiyorsak, katılım oranındaki düşüşü muhakkak hesaba katmalıyız. 24 Haziran 2018 seçiminde İstanbul’da 10 milyon 573 bin kayıtlı seçmenden 9 milyon 304 bini sandığa gitmişti. Bu seçimde ise seçmen sayısı 10 milyon 570 bine düşmüş, yani neredeyse sabit kalmış, buna karşılık 8 milyon 865 bin kişi sandığa gitmiştir. Oy vermeye gitmeyenlerin sayısı 24 Haziran’a kıyasla yaklaşık 439 bindir.
Bu, neresinden bakılırsa bakılsın çok yüksek bir miktardır ve katılım oranını da yüzde 87.9’dan 83.86’ya doğru tam 4.13 puan aşağı çekmiştir. Binali Yıldırım’ın kaybetmesinde sandığa gitmeyen AK Parti seçmeninin de önemli bir faktör olduğunu kabul etmeliyiz.
Bunun gibi İstanbul’da ‘geçersiz’ oyların 24 Haziran’da 149 bin dolayındayken, bu kez 315 bine çıkması üzerinde durulması gereken durumlardan biridir. Bu artışta kısmen tavrını geçersiz oy kullanarak gösteren bir seçmen kitlesinin rol oynamış olması da muhtemeldir.
*
Sonucu aynı yöntemle Ekrem İmamoğlu açısından analiz ettiğimizde şu tespitleri yapabiliriz: ‘Millet ittifakı’ bileşenleri CHP ile İYİ Parti’nin 24 Haziran seçiminde sandıktaki oylarının toplamı 3 milyon 192 bin eşiğindedir. İmamoğlu, 31 Mart’ta 4 milyon 169 bin oy almıştır. Bu durumda adayın iki partinin potansiyellerinin üzerine neredeyse 1 milyon kadar oy ekleyebildiğini görüyoruz.
İmamoğlu, bu noktada diğer partilerin seçmenlerinden de önemli destekler alabilmiştir. HDP’nin 24 Haziran’da İstanbul’da 1 milyon 146 bin dolayında oy aldığı bu çerçevede hatırlatılabilir. Ancak katılma oranının düşmesinin belli ölçülerde bu üç partiyi de etkilemiş olduğunu düşünmeliyiz.
O zaman sonucu ilçe belediye meclislerinde kullanılan oylar üzerinden okumaya çalışalım. İlçe belediye meclislerinde CHP’ye 3 milyon 286 bin, İYİ Parti’ye ise 296 bin oy çıkmıştır. Bu iki parti bazı ilçelerde ittifak yapmış, bazı ilçelerde ise yarışmıştır. CHP’nin oy toplamı içinde İYİ Parti oyu da var.
Her halükârda iki partinin oylarını topladığımızda 3 milyon 582 bin ediyor. Buna ilçe belediye meclislerinde HDP’ye verilen 342 bin oyu eklediğimizde ancak 3 milyon 923 bine geliyoruz. Bu rakam İmamoğlu’nun belediye başkanlığında aldığı 4 milyon 169 bin oyun 246 bin kadar altında kalıyor. Bundan İmamoğlu’na söz konusu üç parti dışında kalan partilerden de anlamlı oy geçişleri olduğunu anlamalıyız.
Örneğin DSP’ye ilçe belediye meclislerinde yaklaşık 89 bin oy çıkmasına karşılık, belediye başkanı adayı Muammer Aydın’a 30 bin oy verilmiştir. Bu durumda ilçelerde DSP için oy kullanan seçmenlerin yaklaşık 60 bininin belediyede İmamoğlu’na yöneldiği düşünülebilir.
En ilginç durumlardan biri SP’de yaşanıyor. İlçe belediye meclislerinde SP’ye 224 bin oy çıkarken, partinin belediye başkan adayı Necdet Gökçınar’ın oyları 103 binle sınırlı kalmıştır. Kalan 121 bin dolayındaki SP seçmen belediye başkanlığında farklı adaylara, muhtemelen İmamoğlu’na da yönelmiş olmalıdır.
*
Sonuçta rakamların yansıttığı yönelişler, İmamoğlu’nun Ankara’da Mansur Yavaş örneğinde görüldüğü gibi çok farklı kesimlerden oy alabilme yeteneğini sergilediğini gösteriyor. Hatta sınırlı bir miktarda da olsa AK Parti’den oy almış olabileceğini düşünebiliriz.
Nihai bir gözlem olarak seçime katılım oranının düşmesinin İstanbul’daki seçim sonucunun bindelik bir farkla belli olmasında belirleyici bir etki yaptığını belirtmeliyiz.
Paylaş