Paylaş
Birincisiyle başlayalım. Düzenlemenin en çok rahatsızlık yaratan yönü, “özel hayatın gizliliği” gerekçesiyle hükümete tanınan sınırlama yetkisidir. Bu sınırlama uygulamada iki ayrı düzlemde işleyecektir.
***
Mekanizmalardan birincisi, vatandaşların girişimi üzerine harekete geçecektir. İnternet ortamında yapılan yayının içeriği nedeniyle özel hayatının gizliliğinin ihlal edildiğini iddia eden vatandaşlar, tüzelkişiler ya da kurumlar, “Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’na (TİB) doğrudan başvurarak”, içeriğe erişimin engellenmesini talep edebileceklerdir.
Yasaya göre, TİB, kendisine gelen bu talebi uygulanmak üzere “derhal” –bu yasayla oluşturulacak olan- Erişim Sağlayıcıları Birliği’ne bildirecek. Birlik de TİB’den gelen tedbir talebini en geç dört saat içinde yerine getirecek.
Ancak başvurucular için bir zorunluluk var. Şikâyet sahipleri, TİB’e talepte bulunduktan sonraki 24 saat içinde sulh ceza hâkimine başvurmak zorundalar. Böylelikle ilk aşamada hemen alınan idari tedbirin, ikinci aşamada mahkeme kararıyla bir hukuki dayanağa oturması hedefleniyor. Hâkim, 48 saat içinde ihlal olup olmadığını değerlendirip bir karar vermek durumunda. Hâkimden onay çıkmadığı takdirde, TİB’in tedbir kararı kendiliğinden kalkıyor.
Buradaki temel sorun, TİB’e şikâyetler karşısında tanınmış olan geniş takdir yetkisidir. TİB, otomatik bir şekilde her talebe olumlu karşılık verip yayını durdurma yetkisine sahip. Buradaki yetki genişliği basın özgürlüğü açısından uygulamada ciddi sıkıntılar yaratabilir.
***
Daha vahim bir durum, sonraki bir fıkrada, TİB’e, daha doğrusu Ulaştırma Bakanlığı üzerinden hükümete, re’sen yayın durdurma yetkisi veren düzenlemede karşımıza çıkıyor. Buna göre, -özel hayatın gizliliğinin veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerine bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde- “doğrudan (TİB) Başkan ve Başkanlığın ilişkili olduğu Bakanın (Ulaştırma) emri üzerine, erişim engellenmesi Başkanlık tarafından yapılır” deniliyor yasa metninde.
Vatandaş şikâyeti üzerine işleyen birinci mekanizmada yasaklama için erişim sağlayıcıları (ttnet gibi) devreye sokuluyor. İkinci mekanizmada ise engellemeyi yapan TİB Başkanlığı’dır, yani hükümettir.
Neresinden bakılırsa bakılsın, burada da TİB’e tanınmış olan yetki yine çok geniş tutulmuştur. Hükümet, internette çıkan ve işine gelmeyen herhangi bir haberi özel hayat gerekçesine dayandırarak yasaklama yoluna gidebilir.
Şimdi işin püf noktasına geçelim. Vatandaşlar için TİB’e başvurduktan sonra mahkemeden de bir karar çıkarma zorunluluğu var. Oysa ikinci şıkta hükümetin doğrudan erişimi engellediği idari tasarruflar için böyle bir zorunluluk getirilmemiş. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin bu konudaki açıklamasında isabetle vurgulandığı gibi, “TİB, yasa ile ayrıcalıklı bir konuma getirilmiştir.”
Muhalefetin bu yasanın iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurması halinde dayanacağı en önemli hukuki görüşlerden biri, erişimin yargı kararı olmaksızın engellenmesinin Anayasa’ya aykırılığı olacaktır.
***
Bir başka sakınca, internet ortamındaki erişim sağlayıcılarına “hizmetlere ilişkin trafik bilgilerini” iki yıl saklama yükümlülüğünü getirmesidir. Burada düşündürücü olan, yasada yer alan “Yer sağlayıcı, başkanlığın talep ettiği bilgileri talep edilen şekilde Başkanlığa teslim etmekle ve Başkanlıkça bildirilen tedbirleri almakla yükümlüdür” ifadesidir.
Yani hepimizin bilgisayarımızın başına geçip internette çıktığımız gezintilerin trafik bilgileri servis sağlayıcılarınca saklanacak ve TİB isterse bunları talep edip alabilecektir. Dolayısıyla, vatandaşların internetteki bütün trafik bilgilerinin siyasal otoritenin bilgisine -hiçbir sınırlama olmaksızın- açılması mümkün kılınmaktadır. Devletin vatandaşların telefon kayıtlarına erişimi için mahkeme kararı gerekirken, internet kayıtları için mahkeme kararı gerekmemesi hukuken çelişkilidir.
Dokuz yıl süreyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM) yargıçlık yapan CHP Milletvekili Rıza Türmen, bu yasayla ilgili TBMM’de yaptığı konuşmada şöyle:
“Bütün kişisel veriler TİB’e verilirken bireyin, kullanıcının bundan haberi bile yok. Bu gibi bilgilerin TİB’e verilmesi özel yaşamın gizliliğinin ihlalidir, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 8’inci maddesinin ve Anayasa’nın 20’nci maddesinin ihlalidir.”
Cumhurbaşkanı Gül’ün yasayla ilgili vereceği kararı kestiremiyoruz. Ancak bu yasanın Anayasa Mahkemesi ya da AİHM’den dönme ihtimali kuvvetli gözüküyor.
Paylaş