Paylaş
Geçen hafta Güneydoğu'ya yaptığımız geziden sonra kaleme aldığımız bir yazıda, bölgede görev yapan subayların Ankara'ya dönük önemli bir yakınmasını aktarmıştık.
Komutanlara dayandırdığımız bu eleştiri, asker ve polis bir tarafa bırakılırsa, devletin diğer birimlerinin bölgede yeterli düzeyde temsil edilmediği olgusunu konu alıyordu.
Bunun en çarpıcı kanıtı, bölgedeki pek çok ilçede muhtelif bakanlıklara bağlı müdürlüklerin asaleten değil, alt kademe memurlar tarafından ‘‘vekaleten’’ yürütülmesi. Çünkü, bölgeye atanan memurların çoğu rapor alarak ya da siyasi bağlantıları devreye sokarak işbaşı yapmıyorlar.
Milli İstihbarat Teşkilatı'nı bu değerlendirmenin dışında tutuyoruz.
Yazımız, bölgede görev yapan savcı ve hâkimler arasında rahatsızlığa yol açtı. Bir haksızlığa yol açmamak ve muhtemel yanlış anlamaları önlemek için onların görüşlerini de aktarmamız gerekiyor.
Bölgedeki ilçelerden birinde cumhuriyet savcısı olarak görev yapan bir yargı mensubu (ismi bizde saklı) mektubuna, askerlerin genel teşhisine, yani vekalet olgusuna katıldığını belirterek başlıyor.
* * *
Cumhuriyet Savcısı ardından, polis örgütünün bu sorunun dışında olmadığını anlatıyor, ‘‘Bölgedeki ilçe emniyet amirlikleri de çoğunlukla bir başkomiserin vekaletinde yürütülmektedir’’ diye ekliyor.
Mektupta, mülki idare teşkilatına dönük bir eleştiriye de yer veriliyor:
‘‘Bilmekteyiz ki, gerek bölgede, gerekse ülkemiz genelinde birçok ilçede kaymakamlık makamı da vekaletle yönetilmektedir.’’
Ardından yargının farklılığına dikkat çekiliyor:
‘‘TC'nin adli birimlerinin başında vekil görevliler bulunmamaktadır. Bu yasal olarak imkânsızdır. Bu durum ülkemizin bütününde geçerlidir. Savcılar ve hâkimler her yerde görevlerinin başındadır. Kararnameleri çıktıktan sonra görevleri başına gelirler. Bir yolunu bulup bölgeye gelememezlik edemezler.’’
‘‘Bir gerçek vardır ki’’ diye devam ediyor mektubun sahibi:
‘‘Bu da, bölgede görevli yargı mensupları özveri ile görevlerinin başındadırlar. Yargı mekanizmasını işletmekte, kamu düzenini sağlamakta, yargılama işlevini yerine getirmekte ve infaz rejiminin devamlılığını sağlamaktadırlar. Bu da devletin devlet olma ölçüsüdür ve sağlanmaktadır.’’
* * *
Mektup sahibinin bir eleştirisi daha var. Savcı, ‘‘Terör örgütü mensuplarını sorgulayan, yargılayan, cezaevlerinde cezalarını infaz eden savcı ve hâkimlerin ayrıcalıkları özellikle kaymakamlara kıyasla zayıf kalmaktadır’’ dedikten sonra şu noktalara dikkat çekiyor:
Kaymakamlar tam olarak donatılmışlardır. Güvenlikleri açısından koruma polisleri bulunmakta, araç ve gereç yönünden ise eksiklikleri bulunmamaktadır. Aynı durum savcı ve hâkimler açısından geçerli değildir. Ayrıca telsiz cihazları yoktur.
Hizmet aracı adliyelerin hepsinde bulunmamaktadır. Müstakil adliye binaları bulunmamaktadır. Ancak, mülki amirler köylere hizmet götürme bütçesinden alınan lüks arabalarla görevlerini yerine getirmektedirler.
Cumhuriyet Savcısı, ‘‘bu sorunların varlığına rağmen görevlerinin başında azimle, özveriyle çalıştıklarını ve çalışmaya devam edeceklerini’’ belirterek sözlerini noktalıyor.
Paylaş