Gül’ün çağrısı boşlukta kaldı

TBMM Genel Kurulu Anayasa değişikliği paketini görüşmeye başlarken, gelinen nokta Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ü de oldukça sıkışık bir duruma sokmuş bulunuyor.

Haberin Devamı

Bu sıkışıklığın gerisinde Gül’ün, A) hükümete ve muhalefete yaptığı diyalog çağrısının sonuç getirmemesi, B) Referandum aşamasında paketin bölünmesi konusunda zor bir kararın kendisini beklemesi ve C) Başkanlık tartışmasının kendisine dönük muhtemel sonuçları yatıyor.

GÜL UZLAŞI İSTİYOR

Cumhurbaşkanı Gül’ün tutumunu değerlendirebilmek için biraz geriye gidelim ve bu konudaki ilk açıklamasına bakalım. Anayasa değişikliği tartışması gündeme geldiğinde 18 Şubat’ta şunları söylemiş Cumhurbaşkanı:

“Çok süratli bir yargı reformu yapmak gerekir. Ama yargı reformu yapılırken bu çıkmaz sokak ya da kısırdöngü daha çok derinleştirici bir şekilde olmamalıdır. Daha çok politize olucu, daha çok tartışıcı ve daha çok kutuplaşıcı bir şekilde asla olmamalıdır. Buna kesinlikle fırsat verilmemelidir.”
Gül’ün bu sözleriyle, Anayasa değişikliğinin yöntemi ve üslubu konusunda bugünkü çatışma ortamından çok daha farklı bir beklentiyi ifade ettiği, uzlaşıya dayalı bir çerçeveyi öngördüğü aşikâr.

Bu arada CHP lideri Deniz Baykal’ın paketin bölünmesi önerisinin de Cumhurbaşkanı’nı hükümet ile muhalefet arasında diyalog kurulabileceği hususunda cesaretlendirdiği söylenebilir.

Nitekim Gül, geçen pazartesi günü Umman’a giderken 18 Mart tarihli “Politize olmadan yapılsın” açıklamasının arkasında durduğunu vurgulayarak şunları söylemişti:

“Görüyorum ki, iktidar ve muhalefet arasında gerçekten çok iyi niyetli çabalar var. Muhalefette de gayretler gördüm katılım içerisinde olma... Herkesin bir araya gelmesi ve katılımcı bir şekilde yapılmasını söylüyorum. Demek ki hâlâ konuşma fırsatı var. Açıkçası, konuşun derim...”

ERDOĞAN OYUN PLANINI DEĞİŞTİRMEYİNCE


Gül, bu beklentisini TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin’e de iletmiş, kendisinden hükümetle CHP arasında “mekik diplomasisi” yürütmesini istemiştir.
Beklenti, Gül’ün bu çıkışının ardından tarafların frene basmalarıyla birlikte bir diplomasisi sürecinin işlemesiydi. Ancak Başbakan Erdoğan, yaptığı açıklamalarla Gül’ün çıkışına rağmen oyun planını hiçbir şekilde değiştirme çabası içinde olmadığını ortaya koydu.

Meclis Başkanı Şahin ise “Zaten benim yapabileceğim şeyler sınırlı. Gruplardan bana yapmam gereken bir görev verilirse paylaşırım. Ama bunu ihtimal dahilinde görmüyorum” diyerek devreye girme niyetinde olmadığını gösterdi.

Sonuçta gelen bu yanıtlarla Cumhurbaşkanı’nın önceden uzlaşı sağlanması yolundaki çağrısının sonuç getirmediği, boşlukta kaldığı söylenebilir.

Gül’ün önceki gün “Çoğulcu demokrasilerde anayasa değişiklikleri her zaman büyük konsensüsle olmuyor” demesi aslında duyduğu hayal kırıklığının ifadesi olarak görülebilir. Ancak Gül’ün “her zaman yakınlaşma ihtimali bulunduğunu” belirterek, “Ümit ediyorum ki daha çok işbirliği, daha çok istişare ve neticede fikirlerin birleştiği bir süreç gerçekleşir” şeklindeki sözleri aslında hâlâ başlangıçtaki uzlaşı tercihine dayanan tutumunu koruduğunu gösteriyor Cumhurbaşkanı’nın.
GÜL’ÜN ZOR SEÇİMİ
Gül’ün uzlaşı arayışının gerisinde yatan önemli bir faktör var. CHP, HSYK, Anayasa Mahkemesi ve siyasi partilere kapatma davasıyla ilgili üç kritik madde dışında paketin tümüne destek verdiği ve kalan maddelerin 367 üzerindeki bir eşikle geçmesini sağladığı takdirde, paketin tümünü mü yoksa yalnızca 3 maddesini mi referanduma sunması gerektiği gibi çok kritik bir kararla karşı karşıya kalabilir Cumhurbaşkanı.

Başbakan, paketin bölünmeden bir bütün olarak referanduma sokulmasını istiyor. Bu durumda, yapacağı tercihin Gül açısından kolay bir karar olmayacağı söylenebilir.

Tabii bu tartışma olurken en önemli gelişme, Başbakan Erdoğan’ın başkanlık sistemini tartışmaya açmasıdır. Böylelikle Anayasa değişikliği hamlesinin niteliği de önemli ölçüde değişmekte, paketin demokratikleşmeden çok Erdoğan’ın başkanlık sistemine geçişinin altyapısını kurmaya dönük bir adım olduğu ortaya çıkmaktadır.

Ancak başkanlık tartışması da Cumhurbaşkanı Gül’ün görev süresini ve siyasi kariyerinin geleceğine ilişkin pek çok sorunun yanıtını da bilinmezlik içine sokuyor.

Yazarın Tüm Yazıları