Diyarbakır’da bir öğle vakti

MEHMET Özgül, “Beni karşına alma. Ben bir vatandaşım, bir halkım. Dünyada halkı karşısına alan bütün liderler hep kaybetmiştir. Hep sert şeyler söylendi” dedikten sonra soruyor:

“Ne kazandınız bugüne dek?”
Özgül (57) ile Diyarbakır’ın Melik Ahmet Caddesi’nde ayakkabı toptancılığı yaptığı dükkânının önünde önceki gün taburelerin üzerinde oturmuş, çay içip sohbet ediyoruz.

BUNDAN SONRASI UÇURUM

Daha önce ayakkabı imalathanesi işletirken 2001 ekonomik krizinde batmış ve al-sat’a dönmüş Özgül. İstanbul Eğitim Enstitüsü’nde bitirdiği halde öğretmenlik yapmayıp ticarete atılmış. Kızı işletmeden mezun. İki oğlu da Anadolu lisesine gidiyor.
Özgül de önceki gün Diyarbakır’da konuştuğumuz pek çok Kürt gibi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın son dönemdeki sert üslubundan şikâyetçi.
Ancak bütün sert çıkışlarına karşılık Erdoğan’ın seçimden sonra tutumunu yumuşatacağı konusunda iyimser: “Diyalog mümkün. Bu seçim boşuna mı yapılıyor? En güzel yer parlamento. Şiddet dışında her şey söylenebilsin, her talep dile getirilsin. Bu olacak. Ben hiç umutsuzluğa kapılmadım, umutluyum... Bu adamlar kalem istiyor, silah istemiyor. Bir de bunu dene...”
Özgül, bütün iyimserliğine karşılık, risklere de dikkat çekmekten geri kalmıyor: “Bundan sonrası uçurum... Herkes bu uçurumu görüyor... Bu uçurumu ne Tayyip göze alabilir, ne de BDP...”
Seçim tahmini yaparken de, “Yüzde 10 barajı olmasaydı BDP Diyarbakır’da tulum çıkarırdı” diye konuşuyor.

OYUNLA EYLEMİ AYIRAN ÇİZGİ

Özgül’ün yanından ayrılıp Melik Ahmet Caddesi boyunca Urfa Kapısı’na doğru yürürken, 80-100 metre kadar ileride yolun tam ortasında yanan bir araba lastiği görüyorum. Çevresine taşlar konulmuş.
Bir grup çocuk içinden dumanlar çıkan lastiğin çevresinde gidip geliyor, oyun oynuyor. İçlerinden biri yeni bir lastik getiriyor. Herhalde onu da ateşe verecekler. Sonra lastiği geri götürüyorlar. Caddede seyir halindeki otomobiller yanan lastiği, taşları ve caddenin üzerinde hareket halindeki çocukları görünce ya sağa ya da sola kırıp yola devam ediyor. Trafik, bu minik kaos ortamından etkilenmeden akıp gidiyor. Çocuklar da ateşin çevresinde oyunlarını sürdürüyor. Hepsi ilkokul çağında. Bir yüksek enerji kitlesi halinde bir aşağı bir yukarı hareket ediyorlar.
Caddede lastiğin yandığı bölümdeki dükkânlar kapalı. Çoğu yeni kapanmış. Kepenklerin lastiğin ateşe verilmesinden sonra indiğini anlıyorum.
Birden çocuklar farklı istikametlere kaçışmaya başlıyor. Durumda bir olağanüstülük var. İki zırhlı polis kariyeri olay yerine geliyor. Biri 13 (Bitlis), diğeri 23 (Elazığ) plakalı.
‘Akrep’ denilen polis araçlarından biri yolun sağ, diğeri sol tarafına park ediyor. Kariyerlerin arka kapısından güneş gözlüklü sivil polisler çıkıyor. Çok soğukkanlı bir şekilde hareket ediyorlar. Polislerden birinin elinde namlusu silindir şeklindeki biber gazı sıkan silah var. Belki de eylemcilerden biri olan küçük bir çocuk polisin yanında durup, bu değişik görüntülü silahı büyük bir merak ve ilgiyle uzun uzun inceliyor.
Polisler 10 dakika kadar sonra gidiyor. Gitmeleriyle birlikte çocuklar geri geliyor. Daha dikkatli bir şekilde inceliyorum. Birinin üzerinde Galatasaray, diğerinin üzerinde Beşiktaş forması var. Çocuklardan biri elinde lacivert bir top tutuyor.
Her an yeni bir lastik yakabilirler ya da çift kale maça geçebilirler. Oyun nerede başlıyor, nerede eyleme geçiyor? Aradaki sınır kaybolmuş. Ama kendilerine güvendikleri ve eğlendikleri aşikâr.

VE ESNAFIN KIZGINLIĞI

Bulunduğum köşede bütün bu manzarayı seyreden üç kişi var. Kendileriyle sohbete başladığımda üçünün de lastik yakılmasından sonra olay çıkabileceği endişesiyle dükkânlarını kapatan esnaftan olduklarını öğreniyorum. Çocuklara kızgınlar. Bir an önce dükkânlarını açıp, işlerinin başına dönmek istiyorlar.
“Bundan sonrası uçurum” saptamasına sahne olan sohbet, lastik yakan çocukların kaçışı, polislerin gelişi, kepenklerin inişi... Hepsi 100 metre mesafe içinde ve aynı saat dilimi içinde cereyan ediyor.
Melik Ahmet Caddesi’ndeki bu kısa yolculuk önceki gün Başbakan Erdoğan’ın mitingini izlemek üzere gittiğim Diyarbakır’da Kürt sorununun kazanmış olduğu zor ve karmaşık boyutları gösteren çok öğretici bir laboratuvar gibi...
Yazarın Tüm Yazıları