Sedat Ergin: Derviş'in koordinasyon sorunu






Sedat ERGİN
Haberin Devamı

HAZİNEDEN Sorumlu Devlet Bakanı Kemal Derviş'in geçen ay sonunda ABD dönüşü günübirlik Paris'e uğrayarak yaptığı temaslar sırasında önemli bir nokta dikkatlerden kaçtı.

Derviş, Paris'te Ekonomi Bakanı Laurent Fabius ve Hazine Müsteşarı Jean Pierre Juillet ile bir araya gelerek hazırlamakta olduğu istikrar programına destek istedi.

Paris randevuları, Fransız Ulusal Meclisi'nin ‘‘Ermeni soykırımı’’ tasarısını kabulü nedeniyle Türk hükümetinin Fransa ile siyasi temasları yaklaşık iki buçuk aydır askıda tuttuğu bir dönemde gerçekleşti.

Derviş, Paris'e ayak bastığında, Türkiye'nin Paris Büyükelçisi Sönmez Köksal Ankara'nın Fransa'yı protesto siyaseti çerçevesinde İstanbul'da ikamet etmekteydi.

Ancak, Başbakan Bülent Ecevit'in G-7 grubuna üye ülkelerin başbakanlarına ve bu çerçevede Fransa Başbakanı Lionel Jospin'e de mektup göndererek ekonomik destek istemesinden sonra bu çelişkinin artık önemini kaybettiğini düşünebilirsiniz.

* * *

Derviş'in dış temaslarına ilişkin bir başka ilginç durum, önceki sabah Yunanistan Dışişleri Bakanı Yorgo Papandreu ile görüşmesinde yaşanmıştır.

Papandreu'nun açıklamasına göre, görüşme talebi ‘‘bizzat’’ Derviş'ten gelmiştir. Papandreu, Derviş'ten gelen bu talep üzerine kendisiyle görüşmeden önce Türk karşıtı İsmail Cem'i arayıp, bilgi vermek durumunda kalmıştır.

Derviş'in yakın çevresine göre ise görüşme talebi kendisine doğrudan DEİK (Dış Ekonomik İlişkiler Konseyi) tarafından iletilmiş, kendisi de yararlı olur düşüncesiyle kabul etmiştir.

En hafifinden, bir karambolün yaşandığı aşikárdır. Derviş, Papandreu ile görüşmeye tek başına gitmiş, Türk tarafınca görüşme zaptı tutulmamıştır.

* * *

Her iki olay da, ciddi bir devlet tecrübesi bulunmayan Derviş'in özellikle dış temaslarını yürütürken Dışişleri Bakanlığı ile daha yakın bir işbirliği yürütmesi ihtiyacını göstermektedir.

Derviş'in, artık Ankara'da görev yaptığına ve bütün kamuoyunun gözü kendi üzerinde olduğuna göre, siyasi açıdan bazı hassasiyetleri ve ayarları gözetmek konusunda dikkatli bir tutum içinde olması gerekiyor.

Örneğin, İnşaat ve Tesisat Müteahhitleri İşveren Sendikası'nın öğle yemeğine konuşmacı olarak katılan Derviş'in, ekonominin durumu konusunda Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni bilgilendirmeye henüz zaman bulamamasındaki dikkat eksikliği gibi...

Görevinde yeni olması, Ankara'yı hiç tanımaması, üzerindeki iş hacminin baskısı Derviş'in bu hassasiyetleri ‘‘atlamasına’’ yol açmış olabilir.

Bütün mesele, Derviş'e gösterilecek hoşgörünün sınırları noktasında düğümleniyor.

Geçmişte ve bugün başka siyasetçilerin çok daha vahim hataları ya da tutumları görmezlikten gelinirken, bu hoşgörünün Derviş'ten esirgenmesi ise meselenin bir başka boyutudur.

Yazarın Tüm Yazıları